Küresel piyasalar açısından kritik haber Fed’in faiz indirimine gitmesi değil, parasal genişlemeye tekrar başlamasıdır. Bu politika ilk olarak 2008’deki finansal krizde uygulandı. İktisatçılar bunun bir ‘‘para basma’’ operasyonu olduğunu ve çok yüksek enflasyona yol açacağını savundular. Bunun sadece bir ‘‘varlık takası’’ olduğunu, tek başına enflasyon yaratmayacağını yıllarca yazdım. O krizden Covid salgınına kadar, ABD’de düşük enflasyon yaşandı.
Fed piyasadan tahvil veya bono aldığında, özel sektör varlıklarının miktarını değil, sadece kompozisyonunu değiştiriyor. Örneğin bir bankanın elinde 100 dolarlık Hazine bonosu tuttuğunu, piyasadaki likidite sıkışıklığı sebebiyle parasal genişleme programı açıklayan Fed’in bu 100 dolarlık bonoyu bilançosuna aldığını düşünelim. Bu bir değiş tokuştur. Bankanın durumu ne daha iyi ne daha kötü olur. Banka bu süreçte daha fazla gelir elde etmemiştir. Daha fazla net finansal varlık kazanmamıştır. Bu piyasa müdahalesinin sonucunda, dolaşımdaki varlıkların yapısı değişmiş ancak miktarı değişmemiştir.
Piyasadaki net finansal varlıkların bileşimini değiştiren, genişletici maliye politikasıdır. Parasal genişleme programlarına yalnızca Covid döneminde yüklü kamu harcamaları eşlik etmiştir. Yani önümüzdeki dönemde bütçe açığı yükselirse, enflasyon riski artabilir. Fed’in yeni tahvil alım programı likidite bolluğu yaratarak hisse senetlerine ve altın gibi reel varlıklara talep yaratacak yorumu tartışmalıdır.