Türkiye’nin önümüzdeki günlerde en çok uğraşacağı dış politika meselesinin Ortadoğu olması muhtemel.
Gazze’deki durum malum; AK parti hükümeti “Hamas terör örgütü değildir” çıkışı nedeniyle ABD’nin, İsrail’le devam eden ticaret nedeniyle İran ve bölgedeki İran yanlısı güçlerin şimşeklerini üzerine çekmiş durumda.
İsrail Gazze’yi bombaladıkça, İran’ın bölgedeki etkinliğini arttırdığı da ortada. Bu durum son olarak Irak’taki yerel seçimlerde kendini gösterdi. Kuzey’deki Kürt otonom bölge hariç, Irak’ın bütününde 10 yıllık aradan sonra gerçekleştirilen seçimlerde İran yanlısı Şii partiler büyük başarıyla çıktılar. Bu başarıda, İran’ın etkisine karşı politikalarında “Iraklılığı” önceleyen Şii lider Muktede es Sadr’ın “boykot” kararı da etkili oldu.
KERKÜK’TE TÜRKMENLER GÜÇ KAYBETTİ
Türkiye’nin en çok ilgilendiği bölge olan Kerkük’te ise Türkmenler’in seçimlerde yaşadığı başarısızlığa dikkat etmek gerek; Türkmen ortak listesi Kerkük’te hem Kürtlerin, hem de Araplar’ın ardından, ancak 3. sırada yer alabildi. Kerkük il meclisinde KYB 5 sandalye kazanırken, diğer Kürt Partisi KDP 2 sandalyeye sahip oldu. Böylece Kürtler meclisteki 15 sandalyeden 7’sini garantiledi. Üstelik seçimlere Hristiyan kotasından girip kazanan meclis üyesi de KYB’ye yakın duran isimlerden. Seçimlerde Arap koalisyonu 3, Türkmen Cephesi 2, Arap Kaide 2 ve Arap İtikafı da 1 sandalye elde ettiler. Bu seçim sonuçları, kentteki Türkmen etkisinin giderek yok olduğunun en büyük göstergesi.
Kerkük’teki seçimlerde en büyük başarıyı gösteren KYB, İran’a yakın duruyor. KYB’nin Türkiye ile arası ise, etkin olduğu Süleymaniye bölgesinde PKK terör örgütüne gösterdiği müsamaha, hatta işbirliği nedeniyle oldukça gergin. Türkiye’nin teröre verilen destek nedeniyle 3 Ocak 2024 tarihine kadar durdurduğu Süleymaniye uçak seferleri konusunda yeni yılda alacağı yeni karar, ilişkilerin gidişatını da gösterecek.
REİSİ’NİN KRİTİK ZİYARETİ
Tüm bu tabloya bakıldığında, İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin yeni yılın ilk haftasında Ankara’ya yapacağı ziyarette de ağırlık iki konunun Gazze ve Irak olacağı muhakkak.
Masada yer alacak bir başka kritik konu ise Suriye olacak. AK Parti hükümetinin bir dönem devirmeye çalıştığı Suriye Devlet Başkanı Esad’la bugünlerde aradığı “normalleşmenin” yolu Tahran’dan geçiyor zira.
IRAK ÜZERİNDEN EKONOMİK REKABET
İran ile Türkiye arasındaki bir başka rekabet konusu ise Irak’tan geçecek ulaşım koridoru üzerine şekilleniyor.
Türkiye, Irak’ın Basra kentindeki AL-Fav limanını Türkiye’ye bağlayacak, yaklaşık 1200 km uzunluğundaki çift yönlü otoban ve demiryolunu kapsayan “Kalkınma Yolu Projesine” yatırım yapıyor. 2028 yılında tamamlanma hedefi konulan bu “Kalkınma Yolu”, Körfez ülkeleri ile Asya’dan gelen malların, Türkiye ve Irak üzerinden Avrupa’ya taşınmasını öngörüyor.
İran’ın ise ticaret yollarındaki hakimiyeti Türkiye’ye kaptırmaya pek niyeti yok; Tahran hükümetinin “alternatif ulaşım yolu” projesi ise İran’ın Şelemçe kenti ile Basra arasında bir demiryolu hattı kurulması. İranlılar, 2014 yılında ilk kez gündeme gelen, ancak bölgedeki IŞİD tehdidi nedeniyle hiç yol alınamayan bu projeyi hayata geçirmeyi diriltmek için ellerinden geleni yapıyorlar. İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı’nın Eylül’deki Bağdat ziyaretinin ana konusu bu proje idi. Projenin nihai amacı, Asya’dan ya da Körfez’den gelen malların Akdeniz’e, yine Tahran’ın yakın müttefiki olan Esad kontrolündeki Suriye üzerinden ulaştırılması.
Belli ki, AK Parti hükümeti bir yandan Tahran’ın “can düşmanı” ABD ile ilişkilerini İsveç’in NATO üyeliğine verilen onay üzerinden geliştirmeye çalışırken, diğer yandan Reisi ziyaretinde İran’la ilişkileri dengelemeye çalışacak.
Ancak Ortadoğu’nun çok değişken siyasi ikliminde, her an yıkılabilecek zor bir denge bu.