ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın son dönemde SDG yönetimiyle girdiği temas trafiği izlenmeye değer.
ABD-İsrail-İngiltere üçlüsünün "Orta Doğu'yu yeniden yapılandırmak" için attıkları adımlarda son halkalar Suriye ve İran.
İran'da İsrail eliyle, ABD'nin de fiili desteğiyle yürütülen saldırılarla Molla rejiminin kolu kanadı kırıldı. Ancak tüm Batı dünyasında o çok istenen "rejim değişikliği" gerçekleşmedi. Beklenti, İsrail'in savaş sırasında kullandığı füze savunma sistemine ilişkin depolarını doldurup, yeniden saldırması. Nitekim El Arabiya'nin haberine göre İsrail, İran'a ikinci dalga saldırıya hazırlanıyor. Belli ki Almanya Başbakanı Mertz'in "İsrail bizim pis işlerimizi yapıyor" dediği operasyonlarla, İran'ın "tümden ehlileştirilmesi" çabaları sürecek.
Suriye-İsrail normalleşmesi kapıda
Suriye ise "ehlileştirilen" bir terör örgütü eliyle yeni düzene dahil edilmeye çalışılıyor. Batı ülkelerinin hemen hepsinin -bu arada Türkiye'nin de- terör örgütleri listesinde olan HTŞ'nin lideri Colani, bir isim değişikliği ile Ahmet El Şara haline getirilip, Suriye yönetiminin tepesine oturtuldu.
Colani, El Şara kimliğine büründüğü andan itibaren, Suriye'nin güneyini işgal eden, Esad döneminden kalma askeri üsleri ve ekipmanları periyodik olarak bombalamaya devam eden İsrail'e karşı sessiz. Üstelik sadece sessiz kalmakla da yetinmiyor; yeni Suriye yönetimi, işi İsrail'in "terörist" dediği Filistinli örgütlerin Suriye'deki temsilcilerini ülkeden atmaya, gitmeyenlerini hapsetmeye kadar vardırmış durumda.
Şimdilerde Tel Aviv'de ortaya çıkan dev ilanlarla Colani/el Şara'nın da İsrail'le Arap ülkelerinin ilişkilerini normalleştirdikleri İbrahim anlaşmalarına katılacağı duyurulmaya başlandı. Olası İsrail-Suriye anlaşmasının şartlarını tahmin etmek güç değil; Golan Tepeleri'nin İsrail'e bırakılması, Suriye ordusunun etkisizleştirilip, polis gücüne çevrilmesi, bunun karşılığında da Colani/El Şara'nın şimdi "geçici" olarak oturduğu Devlet Başkanlığı koltuğunun "kalıcı" hale getirilmesi.
Amerikan Büyükelçisi'nin SDG temasları
Suriye'nin "ehlileştirilmesi" elbette tek başına Colani/El Şara'ya bırakılmayacak kadar kritik önemde. Dolayısıyla bir de "sigorta" gerekecek bu sürece. Bu "sigorta" da, ülkenin kuzeydoğusunu kontrol eden, ana omurgasını PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD-YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nden (SDG) başka bir şey değil elbette.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın son dönemde SDG yönetimiyle girdiği temas trafiği izlenmeye değer; Kuzey Irak'ta yayın yapan Rudaw televizyonuna göre, SDG'nin yönetimindeki Mazlum Abdi ile daha önce telefonla görüşen Büyükelçi Barrack, şimdi de kendisiyle Erbil'de yüzyüze görüşmeye hazırlanıyor.
Washington Başkan Biden döneminde de Mazlum Abdi ile iletişime geçmiş, Abdi ile görüşen Beyaz Saray yetkisili Brett McGurk, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından çok sert ifadelerle eleştirilmişti. Erdoğan o dönemde aynen şunları söylemişti; “Malum Amerikalı McGurk denilen bir adam var. Bu adam terör örgütlerinin adeta sevk ve idaresini yapıyor..."
Bakalım Ankara'dan Büyükelçi Barrack'ın temaslarına ses çıkacak mı?