Hint kökenli, Uganda doğumlu, New York’ta büyümüş bir sosyalist olan Mamdani, belediye seçimlerinde sosyal medyada başarıyla yürüttüğü kampanyasını New York’taki gençlerin en büyük dertleri üzerine bina etti. İki temel vaadi vardı: Kiraları dondurmak ve her mahallede belediyeye ait tanzim satış mağazası kurup gıda fiyatlarını ucuzlatmak.
Zohran Mamdani, New York belediye başkanlık seçimlerini kazandı. Böylece Londra’dan sonra dünyanın diğer finans başkentinin de belediye başkanı bir Hintli Müslüman oldu. Bugün Mamdani’nin hikâyesinin küresel ekonomi politik için ne anlattığına bakacağız.
Zohran Mamdani’nin babası İngiliz yönetiminde Hindistan’dan Uganda’ya göçenlerin soyundan gelen bir Müslüman ve üniversite hocası. İdi Amin Uganda’dan Hintlileri kovunca Mahmud Mamdani bir süre ülkesinden uzakta yaşamış, 1979’da Uganda’ya geri dönmüş. Annesi Hindistanlı bir film yönetmeni. Uganda’ya çekime geldiğinde Zohran’ın babası ile tanışıp evlenmiş. Zohran Mamdani de 1991’de Uganda’da dünyaya gelmiş. Birkaç sene sonra aile New York’a taşınmış. Baba Mamdani Columbia Üniversitesi’nde hoca olmuş. Zohran Mamdani 2008’de Amerikan vatandaşlığı almış. Periferdeki bir ülkede entelektüel bir ailede dünyaya gelip küreselleşen biri.
“Adam koskoca New York Belediye Başkanı olmuş, bize neden anasını babasını anlatıyorsun?”, derseniz, sebebi Zohran Mamdani’nin pek bir kariyerinin olmaması. Mamdani, üniversitede “Afrika çalışmaları” okumuş. Zaten iyi bildiği bir konu olsa gerek! Bir süre sivil toplum kuruluşlarında çalıştıktan sonra belediye meclisi azası olmuş. Mamdani, bu hafta gerçekleşen belediye seçimlerinde sosyal medyada başarıyla yürüttüğü kampanyasını New York’taki gençlerin en büyük dertleri üzerine bina etti. İki temel vaadi vardı: Kiraları dondurmak ve her mahallede belediyeye ait tanzim satış mağazası kurup gıda fiyatlarını ucuzlatmak! Mamdani’nin genç de olsa hikâyesi, küresel ekonominin yeni ruhunu anlatıyor: kimlik, eşitsizlik ve ekonomik isyanın karışımı. Hint kökenli, Uganda doğumlu, New York’ta büyümüş bir sosyalist.
New York Belediyesi biraz bizim Çankaya ya da Kadıköy belediyeleri gibi. Demokrat Parti’den aday olursanız kazanıyorsunuz. Nüfusun %65’i Demokrat Parti’ye, %11’i Cumhuriyetçi Parti’ye kayıtlı. Son Cumhuriyetçi başkan, Rudy Guilliani, ta 2001’de 11 Eylül saldırıları yapıldığı zaman görevdeydi. Michael Bloomberg ise Cumhuriyetçi Parti’den seçildi ama sonra istifa etti. ABD’deki belediye seçimlerinin bizden farkı, başkan adaylarının parti içinde ön seçimle belirleniyor olması. Marifet, Demokrat Parti’nin ön seçimini kazanabilmek. Mamdani de hayatı ucuzlatma vaadiyle bunu başardı. Ön seçimdeki rakibi 67 yaşındaki Andrew Cuomo’ydu. Cuomo en son New York valisiyken isminin bir cinsel taciz skandalına karışması nedeniyle görevden ayrılmak zorunda kalmıştı. New Yorklu bir stand-up komedyeninin dediği gibi Mamdani’nin en büyük avantajı “Jeffrey Epstein’le tanışmayacak kadar genç” olması. Yani müesses nizamdan uzak. Nitekim, Cuomo demokrat olduğu halde Trump ve Elon Musk’ın desteğini alarak seçimlere bağımsız aday olarak katıldı. Kaybetti.
New York aynı zamanda ABD’de Yahudiliğin de merkezi. New York’ta yaklaşık 1 milyon Yahudi var. Şehrin sınırlarını nereden çizdiğinize bağlı olarak Tel Aviv bu unvanı 2000’lerin başında ele geçirene dek dünyanın en büyük Yahudi şehriydi (New York’tan önce bu unvan 1910’lara kadar Selanik’e aitti.). Mamdani’nin İsrail’in Gazze’de yaptıklarına açıkça karşı çıkan bir Müslüman olması da New York’taki Yahudi finans elitini rahatsız etti. Mesela daha önce İsrail’i nasıl desteklediğini bu köşede anlattığım hedge fon yatırımcısı Bill Ackman, Mamdani’yi seçtirmemek için dünyanın parasını harcadıysa da başarılı olamadı. Hoş, Bill Ackman ve benzerlerinin Mamdani’den esas rahatsız oldukları konu, İsrail hakkındaki görüşleri mi, yoksa tanzim satış mağazaları gibi politikalarını servet vergisi ile finanse edeceğini söylemesi mi, bilmek mümkün değil.
Bu köşede hep yazdığım aşırı artan varlık -özellikle gayrimenkul- fiyatları, yeni mezun gençlerin yapay zekâ karşısında iş gücü piyasasında rekabet güçlerini kaybetmesi gibi küresel trendlerin sonucu olarak derinleşen eşitsizliklerin büyüttüğü tepkinin Mamdani’den daha iyi bir örneği olamaz. New York, ABD’de yeni üniversite mezunu oranının en yüksek olduğu yerlerden. Bu gençler artık hayata ümitle bakamıyor; adeta hamster gibi sürekli mücadele edip hiçbir yere varamıyorlar.
Siyasi çizgisi Cemal Abdül Nâsır ile Joseph Tito arasında yer alan bir siyasetçi, dünyanın en büyük finans merkezinin belediye başkanı oldu. Nâsır, Kahire’de kiraları dondurduğu için, ev sahiplerinin bakmadığı evlerin bugün şehri nasıl yaşanmaz hale getirdiğini daha önce yazmıştım. Aslında, siyasetimizin belli başlı her partisine egemen olan ve bugün New York’ta Mamdani’nin temsil ettiği düşünce tarzını en iyi biz biliyoruz. Bu, her şeyin sorumluluğunu dış güçlerde, tarihi adaletsizliklerde, “dünyayı yöneten 5 ailede” arayan; gelir adaletsizliği sonucu oluşan marjinalleşmeyi somut bir politikaya dayandırmadan siyasi erdeme dönüştürmeye çalışan üçüncü dünyacı siyaset anlayışı. ABD de hızla bir üçüncü dünya ülkesi haline geliyor!