Şehirlerin aydınlatılması
Yılbaşı geliyor, büyük şehirlerin sokakları süsleniyor; geceleri ışıl ışıl. Işık bir uygarlık göstergesidir. Aslında cadde ve sokakların aydınlatılması estetikten öte bir güvenlik meselesidir. Yürürken önünüzü göreceksiniz ki düşmeyeceksiniz. Çünkü caddeler ve sokaklar adeta insanların düşmesi için tuzaklarla doludur. Örneğin, şair Orhan Veli 1950 yılında Ankara’da belediyenin açtığı bir çukura düşmesi sonucu beyin kanamasından ölmüştür. Karanlık, suçluların sevdiği ortamlardır. Bu nedenle, kişilerin malını ve canını korumak için aydınlatmanın eksiksiz olması gerekir.
Yurttaşın mal ve can güvenliğinin korunması ise devletin vazgeçilmez görevlerindedir. Bu bağlamda caddelerin ve sokakların aydınlatılması görevini bir düzen içinde ilk yapan Romalılar olmuş. O dönemin büyük şehirleri, örneğin Antioch (Antakya) ve Roma, yağ lambası fenerlerle aydınlatılırmış. İmparator Augustus, Roma şehirlerinin aydınlatılması ile övünürmüş. Roma’nın düşmesi ile caddeler karanlığa terk edilmiş.
Meşale çocukları
Aydınlatmanın olmadığı ya da tam gelişmediği dönemlerde Londra’da “Meşale Çocukları” (Link Boys) denen çocuklar varmış. Bunlar ellerinde “Link” denen meşaleler ile kişilere geceleri rehberlik ederlermiş. Şimdi düşünüyorum da böyle bir hizmet bize de gerekebilir. Örneğin, Beşiktaş’ın Arnavutköy mahallesinde ana caddedeki bir bloku geçerken bu hizmeti kullanabilirim.
Belediyenin hakkını yemeyeyim, temizlik işçileri bu mahalleyi temiz tutmaya çalışıyorlar. Cadde ve sokaklar eski çağların sokaklar gibi çamurlu değil. Ancak kaldırımlar sahipli ve sahipsiz köpeklerin dışkılarından arındırılamıyor. Yollarda çukur olmasa da, yarı bodrum katlarına inen merdivenler var. Merdivenler yaya kaldırımlarından alan gasp ederek yapılmış. Eğer fark etmezseniz bu merdivenler düşmeniz için tam bir tuzak. İşte bu aydınlatılması tam olmayan blokta yürürken böyle meşale çocuklarına ihtiyaç olabilir.
“Hocam, meşale çocukları diyerek abartmayın. Artık bu işler zamanımızda kolay. Elektrik dağıtım şirketlerinin çağrı merkezlerine telefon ediyorsunuz. Sokak aydınlatma sorununu bildiriyorsunuz. Sorunu çözüyorlar. Zaten sokak aydınlatmalarının parasını ceplerinden ödemiyorlar. Biz vergilerimizle ödüyoruz” diyeceksiniz. Haklısınız.
Elektrik dağıtım şirketleri
Bu elektrik dağıtım şirketlerinin çağrı merkezlerini çok seviyorum. Bir kere hiç meşgul çalmıyor. Çevrede büyük bir elektrik kesintisi yoksa telefon çalar çalmaz hemen açıyorlar. Önce kayıt sisteminden o günkü elektrik kesintisi olan semtler sıralanıyor. Bu liste her gün de bayağı yüklü bir liste oluyor. Artık kimse “elektrik kesintisi” demiyor. Sanırım başka terimlerde olduğu gibi, bu terim de güncellendi. Ya “Arızadan dolayı kesinti” diyorlar, ya da “Bakım çalışması dolayısıyla kesinti” diyorlar. Sonra telefonda bildiriminizi yapacağınız numaralar sıralanıyor. Bunlar arasında “Numara 2” de “Sokak aydınlatma işlemleri için”. Bu numaraya bastığınızda karşınıza bir müşteri temsilcisi çıkıyor. Hepsi çok enerjik ve saygılı gençler. Başvurunuzu alıyorlar ve SMS ile size başvuru numarası veriyorlar. “Bu numarayı vererek başvurunuzu takip edebilirsiniz” diyorlar. Buraya kadar her şey çok güzel, kitaplardaki gibi.
Buraya kadar her şey güzel dedim. Ama gerçekten güzel. Ama sonuç gelmiyor. Geçen aydan beri Beşiktaş Arnavutköy mahallesindeki ana caddede yanmayan lambaları bildiriyorum. Bir türlü gelip yapmıyorlar. Çağrı merkezindeki çocuklara fırsat verseler belki onlar gelip yapacaklar. Sanırım dağıtım şirketindekilerin başka düşünceleri var. Bu düşünceler için şöyle teoriler üretiyorum. Burası turistik bölge. Turistler bu caddeden boğazı ve karşıda görünen Çamlıca Camii’nin resmini çekiyorlar. Acaba birisi çıktı ve “Söndürün şu ışıkları da turistler rahat resim çeksin” mi dedi? Yoksa birisi çıktı da”Adamlar ta Çin’den geliyorlar. Karanlıkta düşüp bir yerlerini kırsınlar. Ve bu sayede bizim hastanelerimiz nasıl çalışıyor bi görsünler. Ortopedistlerimizin de ne kadar iyi olduğunu yaşasınlar” mı dedi? Bunlar benim teorilerim tabi, gerçek nedeni bilemiyorum.
Sonuç
Sokak aydınlatması konusunda yaşadığım ufak bir sorunu anlattım. Ama konuya dalınca gördüm ki, elektrik konusunda ileride daha büyük sorunlarımız olacak. Neden mi? Çünkü çözümü çok kolay bir sorunu nerdeyse bir ay geçti çözemediler. Sonuçta iki üç ampul değiştirecekler, ama İstanbul’un göbeğindeki bir semte buna bir türlü sıra gelmiyor. Demek ki, yeterince ekipmanları ya da çalışanları yok. Bunun anlamı şu: Daha büyük sorunları çözmekte daha çok zorlanacaklar.
Sokak lambası konusu ufak bir sorun. Ama bu sorunun izlenmesinde çağrı merkezine telefonlar ederken gördüm ki, daha büyük sorunlar bizi bekliyor. Kesintiler konusu daha ciddi bir sorun. Eğer kesinti planlı kesinti ve de arıza kulpu ile sunuluyorsa, enerjimiz yetmiyor demektir. Bu, önemli bir sorundur. Uzun dönemli düşünerek çözülmelidir. Eğer kesintiler arızalar nedeniyle oluyorsa bu da başka bir önemli sorunun göstergesidir. O zaman bu, bir alt-yapı sorunudur. Dağıtım sistemine yeterli yatırım yapılmamış anlamı çıkar.
Günleriniz, geceleriniz aydın olsun dileklerimle...