Türkiye açısından bir senaryo olarak yine IMF anlaşması dillendiriliyor. Avrupa Birliği ile bir müzakere süreci de vurgulanıyor.
Türkiye ekonomisinde ve piyasalarında iki aydır yaşananlar nedeniyle, iktidarı destekleyenler de, muhalifler de Mehmet Şimşek’i eleştiriyor. 19 Mart’ta başlayan sürecin, ekonomi politikasıyla bir ilgisinin olmadığı açıktır. Şimşek’e yönelik tenkitler, ekonomi politikasında bu tarihe kadar yapılmayanlar üzerindendir.
Mayıs 2023’teki cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra, Türkiye’nin IMF ile anlaşma yapması gerektiğini savunanlar vardı. Seçimden sonra Şimşek göreve başladı. Maliye politikasının pek destek vermediği sert bir para politikası uygulandı. Reel sektör, çalışanlar, emekliler, iki yıldır zorlanıyorlar. Bu yılın ikinci yarısında biraz nefes alınacağı düşünülüyordu. Son iki ayda algı bozuldu. Türkiye açısından bir senaryo olarak yine IMF anlaşması dillendiriliyor. Avrupa Birliği (AB) ile bir müzakere süreci de vurgulanıyor. Rusya’nın gaz akışını kesmesiyle, ABD’nin askeri desteğini çekeceğini açıklamasıyla, Suriye’deki politik gelişmelerle, AB’de bir Türkiye sempatisi başlamıştı.
Türkiye ekonomisinin yeni bir hikâyeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Öte yandan, mevcut konjonktürde neyin olup neyin olmayacağını da görmek gerekir. Günlük haber akışından, siyasi parti liderlerinin açıklamalarından, tansiyonun düşmeyeceği anlaşılıyor. Seçimin ne zaman olacağı tartışılırken, IMF ile bir anlaşmayı zaten geçelim. AB’ye üyelik mümkün ama imkânsızdır. Enflasyonla mücadele programı tek çıpadır.