Bir buçuk yıl önceki ‘‘Bakır, yeni petrol’’ başlıklı yazıda da, bir ay önceki ‘‘En basit yatırım bakır’’ başlıklı yazıda da, ‘‘Yenilenebilir enerji, elektrikli araçlar, yapay zekâ veri merkezleri gibi alanlardaki yoğun bakır talebine karşı, yeni yatırımlar yeterli gözükmüyor. Arz tarafı zaten sorunluydu. Kıtlık derinleşiyor.’’ vurgusunu yaptım. Belirttiğim bu tema piyasalar tarafından fiyatlanıyor. Londra’da bakır fiyatı çarşamba günü tüm zamanların zirvesine çıktı.
Bakır küresel büyümeye, özellikle de Çin’in büyümesine en duyarlı emtialardan birisidir. Çin’in ithalatı rekor seviyededir. Bakır fiyatını hem kurulan veri merkezleri hem de yeşil enerji altyapısının inşasından kaynaklanan elektrik talebi destekliyor. Piyasada yapısal bir arz açığı oluştu. Reuters’ın taze anketine göre, piyasa profesyonelleri, açığın bu yıl 125.000 ton, 2026’da 150.000 ton olacağını öngörüyorlar. Devletler yeni yatırımları teşvik etmeye çalışıyorlar. Ancak maden geliştirme süreçleri on yılı bulabiliyor.
Avrupa Birliği, bakırı stratejik hammadde olarak tanımladı. Çin, bakırı stratejik mineraller arasına yıllar önce koydu. Önemli bir emtia ülkesi olan Kanada da kırmızı metali geçen yıl kritik mineraller listesine ekledi. Türkiye bakır ve alüminyum gibi metallerde ticaret açığı veriyor. Özel sektör, yüksek faiz ortamına rağmen yatırımlarını artırıyor. Ancak kamu yatırımları yetersizdir. Devlet kendi yatırımlarını da, özel sektör teşviklerini de artırmalıdır.
 
                         
                                 
                                
 
  
  
  
  
  
 