Önceki yazıda aktüel gelişmeleri değerlendirirken “…uzunca bir zamandır ekonomik kriz içindeki geniş halk kitleleri, kendi durumundan başka bir şey düşünemez hale geldiği için şimdilik gelişmelerin gidişatını neredeyse hiç umursamıyor. Şimdilik diyorum çünkü gelişmeler ete kemiğe büründükçe kitlelerin tepkileri olumlu, olumsuz daha da billurlaşacaktır” diye yazmıştım.
Gelin isterseniz son duruma rakamlar üzerinden bakalım.
Metropoll Araştırmanın kurucusu ve yöneticisi Prof. Dr. Özer Sencar, dün Temmuz 2024 Türkiye’nin Nabzı Araştırması’ndan bir veri yayınladı. Sencar’ın paylaştığı tablo aşağıda.
Bu veri üzerinden bağımsız veri analisti Murat Kızılboğa gelinen durumu şöyle yorumluyor:
“Yerel seçim mağlubiyetinden bu yana AK Parti siyasette daha sert bir rota izliyor.
Bu sertleşmenin arkasında yalnızca kısa vadeli oy kaygısı değil, uzun vadede çok daha kritik bir mesele olduğu açık: Erdoğan sonrası AK Parti’nin geleceği.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaşı ve sağlık faktörü göz önüne alındığında, parti içinde “lider sonrası dönemde kimin gemiyi yürüteceği” sorusunu sormak çok da yanlış olmaz. Bu nedenle son aylarda hem içeride güç konsolidasyonu hem de muhalefeti zayıflatma odaklı adımlar dikkat çekiyor.
- CHP’li belediyelere operasyonlar:
Bu adımlar, yerelde muhalefetin en güçlü olduğu alanı hedef alarak hem siyasi moral üstünlüğü kırma hem de seçmen gözünde “yolsuzlukla özdeşleştirme” stratejisinin bir parçası olabilir.
- Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun AK Parti’ye geçişi:
Ege’nin CHP açısından sembolik öneme sahip bir isminin transfer edilmesi, “AK Parti hâlâ çekim merkezi” algısını canlı tutma çabasının bir ürünü olarak görülebilir. Bu hamle, partiye hem içeride hem de dışarıda moral doping sağlamayı hedefliyor.
- Temmuz anketleri (15 araştırmanın 12’sinde CHP önde):
Metropoll Araştırma’nın yalnızca aboneleriyle paylaştığı Temmuz sonuçları dikkat çekici:
%32,2 – CHP
%31,3 – AK Parti
% 7,6 – DEM Parti
% 6,7 – Zafer Partisi
% 6,7 – İYİ Parti
% 5,1 – MHP
% 2,9 – Anahtar Parti
% 2,7 – Yeniden Refah Partisi
% 4,8 – Diğerleri
AK Parti, yerel seçim sonrası içine girdiği sertleşme süreciyle hem Erdoğan sonrası döneme güçlü girmek hem de mevcut oy kaybını durdurmayı amaçlıyor.
Ancak anketler, bu stratejinin şimdilik arzulanan düzeyde karşılık bulmadığını gösteriyor.
Önümüzdeki süreç, sertleşmenin mi yoksa başta ekonomik beklentiler olmak üzere toplumun değişim isteğinin mi ağır basacağını ortaya koyacak.”
Daktilo 1984’te Armağan Öztürk, “AKP’nin sağı, CHP’nin solu” başlığı ile kaleme aldığı yazıda şöyle diyor:
“… İkili yapının siyasette yarattığı yanılsama ve yozlaşmaya karşı merkezi yeniden inşa etmeye yönelik sayısız girişim oldu. DYP-ANAP birleşmesinden İyi Partinin 3. yol çıkışına kadar her adımın hüsranla sonuçlanması, ikili düzenden memnun olmayan siyasi elitlerin toplumsal yapıyla uyumlu yeni bir liderlik inşa etmedeki eksikliğine takıldı kaldı. Merkez sağı birleştirmeye kalkan mantık organik değildi. Eski liderler eski sözlerle çıktı vatandaşın karşısına. İyi Parti yeni bir kitle mobilizasyonu kurma noktasında daha başarılı oldu. Ama o da CHP’yle olan mesafeyi en baştan itibaren iyi ayarlayamadı. İyi Parti, AKP’ye, CHP’den daha fazla karşı oldu hep. Bu durum bir zamanlar ANAP ve DYP’ye oy vermiş sağ seçmenin, yani mevcut AKP seçmen kitlesinin ağırlıklı kısmının kendisine yönelmesini sınırladı. Ayrıca Erdoğan rejimine muhalif olmak muhalefet cephesinin en önemli motivasyon kaynağı olduğundan Akşener’in Kılıçdaroğlu CHP’sine karşı çıkma girişimleri AKP’ye hizmet etme şeklinde yorumlandı. Sonuç olarak İyi Partinin hikayesi AKP ile CHP arasında sıkışıp kaldı. Ne CHP’yi aşabildi İyi Parti ne de AKP’yle yarışabildi.
Geldiğimiz yer bakımından sistemdeki bloklaşmayı çözmek ve parti düzeninin yarattığı yozlaşmayla mücadele edebilmek için ideolojiye dönüş seçeneğini ciddi olarak tartışmamız gerekiyor.”