Kurumsal hayatta kazandığı liderlik deneyimini girişimcilik ruhuyla harmanlayan Ebru Gezer, RGG Consultancy ile markalara yalnızca operasyonel destek değil, vizyoner bir yol haritası sunuyor. ‘E-ticarette başarı, kişiselleştirme ve insan odaklı liderlikten geçiyor’ diyen Gezer, minimum bütçeyle maksimum verimlilik yaratmanın sırlarını paylaşıyor.
Amerika’da başlayan eğitim serüveninden Fransa’daki otelcilik okuluna, beş yıldızlı otellerden General Electric ve Turkcell gibi şirketlerdeki yönetici rollerine uzanan bir kariyer… Ve tüm bu birikimi girişimcilik ruhuyla harmanlayarak e-ticaret dünyasına aktaran bir kadın girişimci: Ebru Gezer.
Gezer’in kurucusu olduğu RGG Consultancy, şirketlere yalnızca operasyonel destek değil, aynı zamanda vizyoner bir yol haritası sunuyor. Onun hikâyesi, kurumsal dünyanın disiplinini, liderlik anlayışını ve ekip yönetimindeki deneyimlerini girişimcilik alanına taşıyan ilham verici bir örnek.
Bugün hızla dijitalleşen dünyada e-ticaret, markalar için sadece satış kanalı değil, dönüşümün ve sürdürülebilir büyümenin motoru. Gezer’in yaklaşımı, “minimum bütçeyle maksimum verimlilik” mottosunun ötesinde, markaların özüne dokunan ve onları kalıcı başarıya taşıyan bir stratejik yolculuğu ifade ediyor.
“E-ticarette sunduğumuz hizmetleri hiçbir zaman tek tek çözümler olarak görmüyorum. Strateji analizi, sosyal medya yönetimi, kampanya, remarketing ve dijital reklam aslında bir bütünün parçaları. Bunları entegre ettiğinizde, markanın dijital varlıkları birer araç olmaktan çıkıyor ve birbirini besleyen büyüme motorlarına dönüşüyor” diyen Gezer ile, e-ticaretin şirketler için yarattığı değeri konuştuk.
Birlikte öğrenen ve birbirini destekleyen bir ekip, en zorlu hedeflere bile ulaşabilir
Kariyerimde bir dönüm noktası ararsam, bu kesinlikle 90’ların sonu ve 2000’lerin başında adım attığım Turkcell dünyasıydı. Orası benim için yalnızca bir iş yeri değil, adeta teorik bilgilerin pratikle buluştuğu üçüncü bir üniversite oldu. Bu dinamik ortamda edindiğim en değerli kazanım, güçlü bir liderlik anlayışının ve motive bir ekibin neleri başarabileceğini bizzat deneyimlemekti. Sadece görev dağıtımı yapmak yerine, ekip üyelerinin potansiyellerini ortaya çıkarmaya, öğrenmeye ve gelişmeye açık bir kültür yaratmaya odaklandım. Her zaman inandım ki, doğru yetenekleri keşfedip onlara yatırım yapmak, sadece anlık başarılar değil, sürdürülebilir bir büyüme ve inovasyon getirir. Bu felsefe, Turkcell’den sonraki tüm kariyerim boyunca liderlik tarzımın temelini oluşturdu. Yönettiğim her projede, öncelikle ekibin gücüne ve gelişimine odaklanarak defalarca ispatladım ki, birlikte öğrenen ve birbirini destekleyen bir ekip, en zorlu hedefl ere bile ulaşabilir.”
“En makul bütçelerle maksimum değeri yaratmak”
E-ticaret ekosisteminin karmaşık ve çok katmanlı yapısı, kurumları kaçınılmaz olarak sayısız üçüncü parti iş ortağıyla çalışmaya yönlendiriyor. Altyapıdan sosyal medya yönetimine, dijital pazarlamadan pazaryeri operasyonlarına kadar her alanda yetkinliği in-house barındırmak, çoğu marka için hem maliyetli hem de sürdürülebilir bir model olmaktan çıkıyor.
Bu karmaşada en kritik strateji, bir markanın temel yetkinliklerini ne kadar iç kaynaklarla, ne kadar dışarıdan aldığı destekle yöneteceğinin ideal dengesini kurmak. Doğru ajansları ve yetkin kişileri seçerek, en makul bütçelerle maksimum değeri yaratmak, rekabetçi bir avantaj elde etmenin anahtarı. Bu seçim süreci, sadece bir hizmet alımı değil, markanın uzun vadeli hedefl erine uyum sağlayacak bir iş birliği modelinin inşasını sağlıyor. Ana partnerler belirlendikten sonraki aşama ise, her bir operasyonu markanın özgün ihtiyaçlarına göre özel olarak şekillendirmek. Bu yaklaşım, sadece operasyonel verimliliği artırmakla kalmıyor, aynı zamanda her bir yatırımın somut bir değere dönüşmesini garantileyerek, e-ticaret dünyasında başarıya giden yolu inşa ediyor.
Kişiselleştirme işin olmazsa olmazı
“E-ticarette sunduğumuz hizmetleri hiçbir zaman tek tek çözümler olarak görmüyorum. Strateji analizi, sosyal medya yönetimi, kampanya, remarketing ve dijital reklam aslında bir bütünün parçaları. Bunları entegre ettiğinizde, markanın dijital varlıkları birer araç olmaktan çıkıyor ve birbirini besleyen büyüme motorlarına dönüşüyor. Böylece dağınık operasyonlar yerine, her adımı ortak bir stratejiye hizmet eden, kârlı ve sürdürülebilir bir ekosistem ortaya çıkıyor. Kişiselleştirme ise bu ekosistemin olmazsa olmazı. Çünkü müşteriler artık yalnızca bir ürün satın almak değil, kendilerini özel hissetmek istiyor. E-ticarette farklılaşmak ve rekabette öne çıkmak için bu beklentiye yanıt veren markalar başarıya ulaşıyor. Tam da bu noktada kişiselleştirme, yani müşteriye özel dokunuşlar devreye giriyor. Kişiselleştirme; müşterinin dijital davranışlarına, tercihlerine ve alışveriş geçmişine göre ona özel bir deneyim sunmaya odaklanır. Bu deneyim; önerilen ürünlerde, kampanyalarda, e-posta içeriklerinde, web sitesi tasarımında kendini gösterebilir. En önemlisi de müşteri kendisine özel davranıldığını hissettiğinde, markaya karşı güven ve bağlılık geliştirir, bu da onu tekrar tekrar alışverişe yönlendirir. Mevcut müşteriyi elde tutmak, yeni müşteri kazanmaktan çok daha maliyetsizdir.”
İş gücünden öte: İnsan odaklı liderlik
“Liderlik yaklaşımımın temelinde, her bireyin potansiyelini keşfetmek ve bu potansiyeli en üst düzeye çıkarmak yatıyor. Bir yönetici olarak benim için en önemli unsur, çalışanların sadece birer iş gücü değil, birer birey olduğunu anlamak ve empati kurarak onların motivasyonunu ve mutluluğunu sağlamak. Zira inanıyorum ki, huzurlu bir çalışma ortamı, beraberinde kaçınılmaz olarak yüksek verimi getirecektir. Bu anlayışı pratiğe dökerken, çalışanlarıma iş verirken süreci yakından takip ederek, görevlerini neden ve nasıl yapmaları gerektiğini anlamalarını ve bu yaklaşıma ikna olmalarını önemsiyorum. Bu mentorluk süreci, genellikle bir-iki görevin ardından, ekip çalışanlarının işe olan yaklaşımını değiştirerek, daha proaktif ve yaratıcı çözümler üretmesini sağlıyor. Onların sadece talimatları uygulayan kişiler değil, işlerine değer katan bireyler olmalarını hedefl iyorum. Özetle, benim liderlik felsefem, bireysel gelişimi ve ekip uyumunu merkeze alarak, kalıcı ve sürdürülebilir başarılar inşa etmeyi amaçlar.”