Bir ürünün şirket için yeni olması yetmez; müşterisine rakiplerden farklılaşan bir yenilik sunması şarttır.
En son söyleyeceğimi en başta yazayım: Hayır.
Sürekli okurlarım ya da İnovasyonun Şifreleri kitabımı karıştıranlar bilir; benim inovasyon tanımım net: “Gelir yaratan yenilik.”
Bunun dışındaki her tanım, inovasyonu icat ve Ar-Ge’den a-y-ı-r-a-m-a-z. Halbuki inovasyon ne icattır ne de Ar-Ge. Kumru, henüz gelir yaratmadığı için inovasyon değildir.
Gelir yarattığı gün dahi, kullanıcısına diğer yapay zekâ uygulamalarından farklı bir yenilik sunmuyorsa yine inovasyon diyemeyeceğiz.
Gelir, üretici; yenilik ise tüketici perspektifinden değerlendirilir. Bu nokta çok önemli. Genelde kafalar burada karışır. Bir ürünün şirket için yeni olması yetmez; müşterisine rakiplerden farklılaşan bir yenilik sunması şarttır.
Ayrıca Kumru’nun kendi büyük dil modeli (LLM) yok. Meta’nın LLaMA-3 modelini kullanıyorlar. Kendi modellerini geliştirseler dahi, nihai ürün ChatGPT, Claude veya Gemini gibi rakiplerden farklılaşmadığı ve son tüketiciye yeni bir özellik sunmadığı sürece inovasyon olamaz.
Bu bağlamda, bu köşede daha önce Getir, Togg, KAAN, Simit Sarayı gibi vakaları analiz etmiştim. Bu tip somut örneklere genel okuyucu daha çok ilgi gösteriyor, anlaşılması kolaylaşıyor. Vaka analizlerine devam edeceğim; fakat haftadan itibaren bir yapay zekâ yazı serisine başlamayı planlıyorum.
Maalesef, hayal tacirlerinin alanı domine etmesinden dolayı yapay zekânın hayatlarımızı ne kadar radikal şekilde değiştireceğini henüz tam olarak kavrayabilmiş değiliz. Üzülerek söylüyorum ki, tüm distopik senaryoların mümkün olduğu bir dünyaya doğru koşuyoruz. Elbette gidişatı tersine çevirmek mümkün. Ama nasıl?
Tartışalım.