Bugün 67. hükümetin kuruluş yıldönümü. AKP 23 yıldır ülkeyi yönetmekte. Bu dönemde ekonomide inişler-çıkışlar oldu. Son kriz 2018’de başladı, 2021’de hızlandı ve halen devam etmekte. 2023 yılında kurulan hükümette ekonomi Mehmet Şimşek’e emanet edildi. Mehmet Şimşek kendisinden önce uygulanan programı hiç sorgulamadan neoklasik paradigmaya dayalı bir programı uygulamaya başladı. Yeni ekonomi yönetimi ilk fireyi TCMB Başkanının görevden alınması ile yaşadı, üstelik bir önceki dönemin TCMB Başkanının BDDK Başkanlığı’na atanmasına da kayıtsız kaldı.
Hükümetin kuruluşu sonrası açıklanan program “rasyonel politikalara dönüş” olarak adlandırıldı. Hükümetin bu kavramsallaştırmasına kimi iktisatçılar da destek verdi. Aslında programın özü ilkel bir para politikasından başka bir şey değildi. Enflasyon düşürmek için harcamaları (toplam talep) kısmak amacıyla faiz oranları yükselten bir para politikası ve vergileri artıran, kamu harcamalarını azaltan bir maliye politikası. Bu programın benzerlerini 50 yıldır IMF ülkelere önerdi. Çoğu ülkede işe yaramadı. Buna rağmen bizim rasyonelimiz yanlıları abdestlerini tazeleyip, iman etmeye devam ettiler.
Program enflasyonu düşüremedi, kamu harcamalarını kısıtlayamadı, bütçe açığı devam etti, para politikası homojen uygulandığı için beklenen etkiyi göstermediği gibi gelir dağılımını daha da bozdu. Aslında programın gizlenen bir yüzü vardı. Türkiye borçlanma konusunda sıkıntı çekiyordu, bundan dolayı Bakan Şimşek adeta 2 yıldır dünyayı birkaç defa turladı. Hedefi yeni borç bulmaktı. Çünkü yeni borç bulamazsa vadesi gelen borçlar ödenemeyecekti. Yüksek faizle borç buldu. Toplam kamu borç stoku iki yılda 4 trilyon 406 milyar TL artarken, dış borç stoku da 47 milyar 809 milyon dolar arttı. Kamu borcu faiz ödemelerinin bütçe giderleri içindeki payı da 2023 yılında yüzde 7 iken oran 2025’te yüzde17’ye ulaştı. İki yıllık süreçte tarım ve imalat sanayinin GSYH içindeki payı düşerken inşaat sektörü ağırlığını korudu.
Sonuçta program açıklanan hedeflere erişemezken Türkiye daha borçlu hale geldi. Hükümet KKM sayesinde servet sahiplerinin servetlerini artırırken krizin maliyetini emekliye, geniş halk kitlesine ve asgari ücretlinin üstüne yıktı. Program bu şekilde uygulanmaya devam ederse Türkiye sadece iktisadi krize değil sosyal bir krize de girer. Bunun maliyet ise uzun yıllar sürer. Soncunun ne olacağı ise şimdilik muamma olarak gözüküyor.
Okuma önerisi: Semih Akçomak, Ahlaksız Büyüme.