Dış ticaret çok taraflı, çok kültürlü, çok dertli, çok eğlenceli, başka bir deyişle tekdüze olamayan bir iş.
Taraf denilince, sadece satıcı ve alıcı olarak düşünmemeliyiz derim.
İşletme içi ilişkilerden tedarik zinciri üyelerine, gümrüklemeden bankacılığa, çevreden iş sağlığı ve güvenliğine kadar ve fakat bunlarla kısıtlı olmayan, taraf sayısı epeyce çok bir ilişkiler zincirinden söz ediyorum.
Ki iş böyle olunca da etik unsurlar da biraz karmaşık olarak ortaya çıkıyor.
Hele bir de size ait olsun veya olmasın, temsilci ve/veya dağıtıcı gibi yurt dışı uzantılarınızın olduğunu düşünün. İlişki ağının genişlemesine bağlı olarak etik unsurlar ne kadar çoğalacak ve karmaşık hale gelecek bir düşünün.
Tedarikçi, müşteri ilişkilerinde etik temeller karşılıklı güven unsurunu nasıl etkiler?
Temsilciniz sizi rakibinize satarsa ya da siz onun komisyonlarını vermez geciktirirseniz…
Dokunmak istediğim bir başka nokta çalışan ile işveren arasındaki etik değerler.
Burada beni en çok rahatsız eden türü, aynı sektörde iş yapan işletmelerin birbirlerinden eleman transfer etmeleri.
Burada apaçık olan konu, rakip firmanın müşteri portföyüne erişme çabasıdır.
Hem bunu yapan hem de çalışanı kendisinden ayrılıp kendi işini kurarak aynı pazarda çalışmaya başladığında kızıp söylenen işverenlere diyelim mi “ Gülme komşuna, gelir başına.”
Bir başka etik konusu da rakip firmanın çalışanına ve/veya danışmanına menfaat sağlayarak elde edilen, rakip firmanın gizli bilgilerini kullanarak iş yapmanın etik değerlerine ne dersiniz?
“Sanayi Casusluğu / Industrial Espionage “ denilen bu işi, profesyonel olarak yapanların bile olduğunu söylersem şaşırmayın. Hem de iyi paralar getiriyormuş. Diyenlerin yalancısıyım.
Kadın veya çocuk işçi çalıştırmada kısıtlamalar ve tanınacak haklar da ihracatta etik kaygılarını unutmayıp, şahit olduğum bir olayı aktarayım.
Bir sanayici ihracatçı dostumun yabancı müşterisi, denetlemeye geliyormuş. Çok titiz olan müşteri hem yapılan işleri hem de işyerini, kendisi adına denetim yapanlar olmasına karşın şahsen denetlemek istemiş. Geldiğinde de bu tür denetlemeleri habersiz ve rastgele her tedarikçisine yaptığını söylemiş.
Yanlış aktarılmayı engellemek adına da kendi tercümanı ile gelmiş.
Üretimi gezerken gördüğü bir gence yaşını sorduğunda 16 olduğunu öğrenince ihracatçı dostumuza, sözleşmedeki çocuk işçi çalıştırmama maddesini hatırlatmış ve sözleşmemiz iptal edilmiştir diyerek fabrikayı terk etmiş.
İş araştırılınca bu gencin kendisine çok benzeyen ve yaşı 19 olan kuzeninin kimliği ile işe girdiği anlaşılmış amma heyhat ne çare. Bu dostumuz elindeki bitmiş ürünler ve satın alması yapılmış girdilerle ve ödenecek çeklerle kalakaldı.
Bir başka örnekte de yapılan çok büyük işin çapıyla bağlantılı bir şekilde kendilerine menfaat sağlanan kamu çalışanlarının ve bu usulsüzlüğün açığa çıkartılması sonucu tedarikçi firma kara listeye alındı. Ayrıca çalışanları da o ülkede ve onun dostu ülkelerde istenmeyen adam / persona non grata ilan edildiler.
Bir başka konu da başkalarının fikri mülkiyet haklarının ihlal edilmesi ve haksız uygulamalarla bunlardan menfaat elde edilmesi.
Bunlar ve benzeri uygunsuz etik olmayan uygulamalar yapılmıyor mu?
Elbette var ve olacak…
Bastığınız taşa dikkat edin, ne kadar kaygan anlamaya çalışın.
Yer ayağınızın altından kayarsa nasıl ayakta kalacaksınız?