Son dönemde bölgemizdeki siyasi gelişmelere çok fazla odaklandığımız için diğer konular yavan görünüyor ancak ICANN’in yeni üst düzey alan adlarını anlamak gelecekteki dijital yaşama adım atmak için önemli olabilir.
Yıllar önce İstanbul’da yaşayanlar için bir “.istanbul” alan adı uzantısı alma salgını yaşandığını hatırlıyorum. İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu’nun (ICANN), 13 Kasım 2014’te yaptığı Türkiye Alan Adı Sistemi (Domain Name System-DNS) forumunu ilk kez 18 Kasım 2014’te İstanbul’da düzenleyeceğini duyurmasından itibaren .istanbul ve .ist adresleri gündeme oturmuştu. Bunun öncesinde de, www.istanbul.com’dan .istanbul uzantılı e-posta adresi alınabiliyordu diye hatırlıyorum ama her şeyin belleği sandığımız internette bu konuda herhangi bir içerik bulamadım. Bu bile kendi alan adınızla internette kalıcı bir varlık sergilemenizin gereğini hatırlatıyor. Yıllar önce aldığım ve her sene hem alana hem de yönetim sistemine kurla birlikte artan ücretler ödemeye başladığım .guru uzantılı alan adımı kullanma konusunda ben bile motive oldum.
Her şeyi yıllar öncesine götürmem, garip görünebilir ancak bölgemizde yaşanan gelişmeleri anlamak için 100 yıl öncesini bilmemiz gerekirken alan adlarındaki dönüşümü anlatmak için son 10 yılı masaya yatırmamda sakınca olmadığını düşünüyorum. Alan adı sadece alan adı değil; sosyal ve ekonomik değişimleri anlamamız için de bir bakış açısı sağlayan çok değerli bir tarihe sahip. ICANN Paydaş İlişkileri Ortadoğu Başkan Yardımcısı ve MEA İstanbul Ofisi Genel Müdürü Baher Esmat ile görüşme konusunda Mart 2025’te yazışmaya başlamışız; Haziran 2025 başında görüşmüşüz ve yazıyı ancak Temmuz 2025 sonuna den gelen bu günlerde yazabiliyorum. Bunun nedeni, imara açma ile orada kurulacak yaşamın netleşmesi arasında bir zaman geçmesi. Esmat ile görüşmemizde, topluluklar için özel alan adları açmanın önemini ve bunun şirketleri ya da kurumları güçlendirme alanında oynayabileceği rolü ele almıştık. Benim hayatım boyunca ürettiğim bütün içerikleri kendi alanımda toplu biçimde sunmam ve istediğim gibi kategorize etmem de masaya gelen bir diğer konuydu.
Ancak bir konuda yazmanız için, o konuyu ve etkilerini tam olarak anlamanız gerektiğini düşünüyorum. İki etken bu konuda rol oynadı. Birincisi, ICANN Başkanı ve CEO’su Kurtis Lindqvist’in Temmuz 2025 başında yayımladığı ve ICANN’in 2026 mali yılı hedeflerini ortaya koyduğu yazısı; ikincisi de, Kanal İstanbul projesi ile gerçek fiziksel sahada yaratılan değişim oldu. Sanki Kanal İstanbul projesi bile, kanal.istanbul alan adı için internete yönelik bir alan tasarımı… Ancak ikisini bir araya getirdiğinizde konu çok daha anlaşılır hale geliyor ve değişimi anlamadan bu yeni dünyada var olmanın mümkün olmadığı da açıkça görülüyor.
Buradan 2014’e ve .istanbul ile .ist uzantılı alan adlarına dönersem; dönemin Politika Geliştirme Desteği Başkan Yardımcısı ve ICANN İstanbul Genel Müdürü David Olive, “İstanbul'da yeni açılan merkezimiz, Türkiye'de daha güçlü bir alan adı sektörü kurma amacıyla yerel paydaşlarla her açıdan etkileşimde bulunmaya hazır” derken “ICANN olarak kamuya karşı misyonumuz yalnızca ev sahibi ülkeye hizmet etmek değil, ayrıca Avrupa, Afrika ve Ortadoğu'yu birleştiren bir köprü haline gelmek.” diyordu.
Forumun odaklandığı konular, kapsamı anlatmak için çok yararlı bir araç oluşturuyor:
- Türkiye'deki internet sektörü,
- İş inovasyonu alanındaki inovasyon ve büyüme olanakları,
- Yeni genel Üst Seviye Alan Adları (gTLD),
- Rekabetçi bir ortamda kayıt operatörü stratejileri
O zamanın ICANN Ortadoğu Paydaş Etkileşimi Başkan Yardımcısı Baher Esmat ise “Etkinliği gerçekleştirmemize yardımcı olan yerel topluluğun gösterdiği işbirliği ve verdiği destekten memnuniyet duyuyoruz. Uzman bilgimizi de ortaya koyarak, yükselen alan adı pazarlarının desteklenmesi ve geliştirilmesi için ileride yapacağımız çalışmalarda verimli bir işbirliği yakalamayı dört gözle bekliyoruz” diyordu. Esmat’ın şu anda MEA İstanbul Ofisi genel müdürlüğünü üstlenmiş olması, birlikte daha iyi sonuçlara ulaşmak için önemli bir zemin oluşturuyor. Forum, bu ekosistemi tanımlamayı da sağlıyor: ICANN ve diğer internet kuruluşları, kayıt otoriteleri, kayıt operatörleri, kayıt sahipleri, ccTLD'ler, yeni gTLD başvuru sahipleri, politika yapıcılar, internet hizmet sağlayıcıları, bilgi teknolojileri işletmeleri, marka sahipleri, hukuk firmaları ve akademiden gelen katılımcılar ile sivil toplum temsilcileri.
Bakış açısı ise, .istanbul ve .ist alan adlarının İstanbul’un küresel ekonomide kendisine yer bulabilmesi için bir kaldıraç olması ve İstanbul’un bilinirliğini artıracak bir etki yapmasıydı. Aradan geçen sürede, bu etki genişleyerek ve çeşitlenerek sürüyor.
Genel üst seviye alan adları ile gelen değişim
Bir internet sitesini ziyaret etmek için tarayıcıya yazılan benzersiz internet adresi olan alan adı, sitenin -gerçek hayattaki adres bilgisine benzer biçimde- bulunmasını sağlayan adres bilgisini içeriyor. Karakterlerden oluşan bir ifade olarak yazılan bu adres, DNS sunucuları aracılığıyla sayılarla ifade eden bir koordinata erişmeyi sağlıyor. Bu şekilde tanımlanan adresler, alan adlarının dijital dünyadaki karşılıkları olan “alan”lara erişimi sağlıyor.
Bu sistemde ilk olarak üst düzey alan adlarının neden olduğu bir değişim yaşandı. Önceki nesil alan adlarındaki sıkıntıyı, yaratılabilecek farklı seçenek sayısının düşük olması ve bu nedenle yeterli yerleşimin sağlanamaması oluşturuyordu. Benim açımdan en tipik örnek, bugün ABD Başkanı Donald Trump’ın eğitime ayrılan fonları kısma niyeti karşısında en büyük tepkiyi gösteren Harvard Üniversitesi ile Harvard Cafe arasında yaşanan alan adı çatışması olmuştu. Harvard Üniversitesi dünyanın değiştiğini ve içeriğini internet üzerinden sunarak daha geniş etki yaratmasının zorunluluk olduğunu anladığında “harvard.com” adresinin peşine düşmüştü çünkü o dönemde .com dışında bir seçenek yoktu. Harvard.com adresini ise Harvard Cafe almıştı ve orada menüsü ile günlük yemek seçeneklerini yayınlıyordu. İnternet erişiminin tek yönlü bir kurguya sahip olduğu o yıllarda, online sipariş diye bir kavram olmasa da, cafe’ye müşteri çekmek için seçenekleri listelemek çok akıllıca bir iş modeliydi. Aklı sonradan gelen üniversite o zamanlar harvard.edu gibi bir seçenek ya da alternatif olmadığı için .com adresinin peşine düştü ve cafe’yi mahkemeye vererek alan adını elinden aldı.
Bu sorun sonraki dönemlerde, iki boyutunu bilmeniz gereken bir biçimde yaşanan gelişme sonucunda ortadan kalktı. Bunlardan ilki seçeneklerin artmasını sağlayan IPV6 geçişi oldu. IPV4’te 32 bit olarak tanımlanan adres bilgisi IPV6’da 128 bit olarak tanımlanmaya başlayınca nuazzam bir kapasite artışı yaşandı. IPV4’teki kombinasyon sayısı 10 üzeri 32 adet iken IPV6’da bu kapasite 10 üzeri 128’e çıktı. Bu 10 üzeri 96 katlık bir büyümeye karşılık düşüyor.
Bu kapasite artışı, üst düzey alan adlarının (TLD) tanımlanmasına olanak tanıdı. Alan adı sisteminin en üst düzeyini oluşturan bu alan adları, jenerik üst düzey alan adları (gTLD) ile daha büyük çeşitliliğe kapı açıyor. En bilinenleri.com, .org ve .net olan yüzlerce TLD’nin diğer örnekleri arasında .biz, .club, .info, .agency gibi örnekler sayılabilir.
Ülke Kodu Üst Düzey Alan Adı (ccTLD), Türkiye için .tr, Birleşik Krallık için .uk, Almanya için .de ve Hindistan için .in gibi ülke kodu uzantılarıyla biten ülkeye özgü alan adlar olarak belirli bir ülkedeki kitleleri hedeflemek isteyen web siteleri tarafından kullanılıyor. Benim geçen yıllarda en çok ilgimi çeken, İtalya’nın .it uzantısı olmuştu. Oluşturan i ve t harfleri “information technology”nin (bilgi teknolojisi-BT) kısaltması olarak kabul edildiğinde teknoloji şirketleri için çok değerli olabilecek bu uzantı olabilecek .it, ülke kökeni konusunda belirsizlik yaratabileceği için sonradan aklıma yatmadı.
Sponsorlu Üst Düzey Alan Adı (sTLD) uzantısı tarafından hizmet verilen belirli bir topluluğu temsil eden bir TLD kategorisi oluşturuyor. Eğitimle ilgili kuruluşlar için .edu, hükümetler için .gov ve ordu için .mil bu kategorideki çok sayıda örneğin en bilinenlerini oluşturuyor.
Bir diğer kategori olan İkinci Seviye Alan Adı (SLD), üst düzey alan adından (TLD) önce gelen adları kapsıyor Bunun en basit örneklerinden birini, .com.tr’deki .com’un, .tr’nin SLD’si haline gelmesi oluşturuyor.
Bu şekilde karmaşıklaşan adres sistemleri, şirketlerin, kurumların ve ülkelerin kimliklerini belirlemede işaret oluşturan önemli göstergeler haline gelirken buradaki değişimleri yakalamak bütün bu kategoriler için marka değerine katkıda bulunacak çarpıcı adımları atmayı sağlayabilir.
ICANN’in yeni dönem planlarını takip edin
ICANN Başkanı ve CEO’su Kurtis Lindqvist, 1 Temmuz 2025’te başlayan 2026 mali yılındaki hedeflerini anlattığı blog yazısında bu hedeflerin gerçekleştirilmesinin, topluluk (community) ile birlikte sürekli geliştirme ve gözden geçirme çalışmalarında birlikte çalışma, kapsayıcılığı geliştirme ve gelecek nesil jenerik üst düzey alan adları programının açılmasını kapsayacağına işaret eden Lindqvist, özellikle Afrika’daki erişim ve ilişkileri geliştirmek için Dijital Afrika Koalisyonu ile birlikte yürüttükleri çalışmaların ilerletileceğinin altını çiziyor.
ICANN, bu dönemde politika geliştirme sürecini ayrıntılandırmak ve evrimleştirmek için toplulukla sıkı koordinasyon içinde sürece yardımcı olmayı sürdürecek. Bu konudaki organizasyonel hedefler ve kilit sonuçlar (OKR) da belirlenmiş durumda. ICANN’in organizasyonel planlarının özellikle sekizinci ve dokuzuncu maddeleri dikkat çekiyor. Birden çok yıla yayılan bölgesel katılım ve topluluk liderliği odaklı sekizinci madde, kapasite oluşturma konusunda hangi faaliyetlerin yaratılması, evrimleştirilmesi ya da bırakılması gerektiğini belirleme konusuna odaklanıyor. Buradaki hedef bu alana dönük olarak paydaş katılımının ve topluluğa liderlik fırsatlarının artırılmasını hedefliyor.
Dokuzuncu maddenin hedefi ise, çok paydaşlı süreçlerin teşvik edilmesi ve desteklenmesi: Bu madde, ICANN’in internet yönetişimindeki çoklu paydaş modelinin güvence altına alınmasını ve bu modelin faydalarının tanıtılmasını hedefliyor.
ICANN Paydaş İlişkileri Ortadoğu Başkan Yardımcısı ve MEA İstanbul Ofisi Genel Müdürü Baher Esmat, hem yıllardır bulunduğu Türkiye’yi tanıması hem de bana uzak olan mekanizmaları anlatması açısından sağlam ve doğru bir kaynağı oluşturuyor.
Benim bu noktada yapmak istediğim katkı, kullanım örneklerine dikkatinizi çekmekle ilgili. Jenerik TLD örnekleri, .africa, .bank, .amsterdam, .berlin, .bio, .eco gibi alan adı uzantıları kapsarken, jenerik olanların yanında coğrafi bölge, marka, altyapı ve daha önemlisi topluluk odaklı olma özelliği gösteriyor. Yeni gTLD’lerin belirlenmesi için 19 Kasım’a kadar sürecek olan çalışmaya yeni başvuru kabul edilmezken Nisan 2026’da başlayacak yeni tur için hazırlık yapmamızda yarar var.
Bu konuda son olarak, kapanan döneme ait Başvuru Destek Programı (ASP) ile ilgili bilgileri aktarıp bir sonraki dönem için teaser vermek istiyorum.
“İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu (ICANN), Yeni Jenerik Üst Düzey Alan Adları (gTLD) Programını Sonraki Adım’ın Başvuru Destek Programı (ASP) ile başlatıldığını duyurdu. Bu yeni girişim, üç karakterden uzun veya Latin alfabesi dışında kalan gTLD’lerin internet alan adı alanına eklenmesini sağlayarak, çeşitliliği artırmayı amaçlıyor. Yeni Başvuru Destek Programı (ASP) sayesinde finansal kaynakları sınırlı olan kurumlar, özel gTLD’lerle dijital dünyada varlık gösterme fırsatı bulacak ve %85’e varan indirimlerden yararlanabilecek.
İnternetin fırsat eşitliğini destekleyen ve dijital dünyada daha fazla işletme, girişimci ve topluluğa alan açma fırsatı sunan ASP, finansal ve diğer kaynakları sınırlı olan kurumların gTLD erişimini kolaylaştırmayı hedefliyor. Programa kabul edilen başvuru sahipleri, gTLD değerlendirme ücretlerinde %75-85 oranında indirim almanın yanı sıra pro bono hizmetler, eğitimler ve diğer destek kaynaklarına erişim sağlayabilecek. Bu destekle, daha fazla girişimci, küçük işletme ve topluluğun bu alandaki fırsatlardan yararlanması amaçlanıyor. ICANN Paydaş İlişkileri Ortadoğu Başkan Yardımcısı ve MEA İstanbul Ofisi Genel Müdürü Baher Esmat, ASP programıyla ilgili olarak şunları söyledi: ‘Yeni gTLD Programı ticari işletmelere, topluluklara ve diğer paydaşlara, özel alan adlarıyla hedef kitlelerine daha iyi hitap etme imkânı tanıyor. ASP ile desteklenen bu program, ICANN’in yenilik, rekabet ve tüketici tercihini teşvik etme kararlılığını bir kez daha gösteriyor.’ Esmat ayrıca, ASP’nin dünya çapında daha fazla girişimcinin, küçük işletmenin, sivil toplum kuruluşunun ve topluluğun kendi seçtikleri bir genel üst düzey alan adını işletme yolunda başvuru yapmalarına olanak tanıyacağını belirtti.”