Geldiğimiz noktada faiz ödemelerinin miktarı, anapara ödemelerinin yüzde 36,4 üzerine çıkmış durumda.
2026 yılı bütçesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmeye başlandığı şu günlerde, Hazine’nin yani devletin kasasının hangi sorunlarla boğuştuğuna bakmakta yarar var.
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan son Hazine nakit dengesi verilerine göre ekim ayı sonu itibarıyla son 12 ayda Hazine’nin kasasına gelir olarak giren para, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 45 artmış, buna karşın gider olarak kasadan çıkan para miktarındaki artış yüzde 41,1 olmuş. İlk bakışta pek sıkıntılı bir durum yokmuş gibi gözüküyor. Ancak sonuca, yani nakit dengesine bakınca farklı bir görünüm var. 12 aylık nakit açığı, bir yıl öncesine göre yüzde 22,8 artmış. Bu da bütçe dengelerinde olumlu bir gidiş olduğu yönündeki ifadeleri pek desteklemiyor.
Hazine nakit dengesinin son dönem gelişmelerini uzun dönem verilerle karşılaştırarak baktığımızda son yıllarda nasıl bir bozulma olduğu sayfada yer alan grafiklerde görülüyor. 2024 yılı sonuçları da bozulma sürecinin henüz bir kırılmaya uğramadığını söylüyor.
Bunun başlıca iki nedeni var: Birincisi gelir-gider dengesinin bozukluğunun devam ediyor olması. İkincisi ise nakit dengesi üzerindeki olumsuz etkisi son dönemde iyice artan fahiş faiz ödemeleri. Ekim ayı itibarıyla 12 aylık toplam faiz dışı gider miktarındaki artış yüzde 37 ile TÜİK’in enflasyon oranlarına yakın bir düzeyde. Ama faiz ödemeleri yüzde 76 ile bunun iki katından daha hızlı bir artış kaydetmiş.
Faiz ödemelerindeki artış yüzde 76’yı buluyor
Gelir-gider dengesindeki bozukluğun bir ifadesi olarak Hazine gelirlerinin yüzde 18,3’ü kadar nakit açığı vermiş durumda. Mart ayında yüzde 25’in de üzerine çıkan bu oran, sonraki aylarda biraz gerilemiş olmasına rağmen hâlâ kırılganlık kaynağı olarak görülecek bir düzeyde bulunuyor.
Faiz ödemeleri tarafında ise sorunun boyutunu, faiz ödemelerinin anapara ödemelerinin bile üzerine çıkmış olması ortaya koyuyor. 2018 sonrasında ve özellikle de 2022’den sonra Hazine’nin borç anapara ödemelerinde hızlanan bir artış var. Ancak faiz ödemeleri anapara ödemelerinden çok daha hızlı bir artış göstermiş durumda. Geldiğimiz noktada faiz ödemelerinin miktarı, anapara ödemelerinin yüzde 36,4 üzerine çıkmış durumda. Ekim ayı itibarıyla son 12 ayda gerçekleştirilen borç anapara ödemesi 1.41 trilyon TL düzeyinde. Buna karşın faiz ödemelerinin miktarı 1.92 trilyon TL ile anapara ödemelerinden 513 milyar TL daha fazla. Bir yıl öncesine göre anapara ödemelerindeki artış yüzde 39,5 olmasına karşılık faiz ödemelerindeki artış yüzde 76’yı buluyor.
Hazine ihtiyacından fazla borçlandı
Geçen yılın ekim ayında 12 aylık toplamlar itibarıyla faiz ödemelerinin miktarı yine anapara ödemelerinden fazlaydı. Ama bu fazlalık yüzde 8,2 düzeyindeydi. Bir yılda bu makas 28,3 puanlık bir artış kaydetmiş durumda. 2021 yılında faiz ödemelerinin anapara ödemelerine oranının yüzde 40’larda olduğunu dikkate alırsak, bu alandaki bozulmanın hızı ve boyutu daha iyi anlaşılıyor.
Dikkat çeken bir diğer husus da Hazine’nin bu koşullara rağmen ihtiyacından fazla borçlanma yoluna gitmiş olması. Ekim ayı itibarıyla 12 aylık toplam nakit açığı 2.22 trilyon TL olmasına karşın Hazine’nin gerçekleştirdiği net borçlanma miktarı 2.6 trilyon TL’ye ulaştı. Hazine nakit açığını finanse etmek için ihtiyacı olan miktardan yüzde 17 daha fazla borçlanma yaptı. Faizlerde düşüş olacağı senaryoları üzerine planlar yapıldığı bir süreçte Hazine’nin ihtiyacından fazla borçlanması kafa karıştıran bir durum. “Hazine, ekonomik-siyasi koşullarda bir bozulma ihtimali mi görüyor?”, “Faizlerin ineceğine değil yükseleceğine göre mi plan yapıyor?” gibi sorulara yol açabiliyor.
Sonuç net borçlanmanın yüzde 87 gibi enflasyondan çok daha hızlı bir artış kaydetmesi oluyor. Hazine ekim ayı itibarıyla son 12 ayda gerçekleştirdiği anapara ödemelerinin 2,8 katı yeni borçlanmaya gitti. Hazine’nin yeni borçlanma miktarı anapara ve faiz ödemelerinin toplamını da aşıyor. 12 ayda 1.41 trilyon TL anapara, 1.92 trilyon TL faiz olmak üzere toplam 3.33 milyar TL ödeme yaptı. Buna karşın yeni borçlanma miktarı 4 trilyon TL’nin de üzerine çıktı. Dolayısıyla Hazine’nin dengeleri üzerindeki borç ve faiz baskısı daha da artıyor.
Faiz ödemelerindeki hızlı artışın en önemli nedeni Hazine’nin iç borçlanmada bile dövizle borçlanması, borç yapısı içinde dövize dayalı borçların payının TL borçlardan daha yüksek olması. Kur artışı dövize dayalı borç ödemelerinde maliyeti hızla artırdı.
Bu bagaj, Hazine’nin nakit dengesini de kur hareketleri karşısında kırılgan hale getirdi. Kur artışı, Hazine’nin nakit dengesini de bozuyor. Bu durum faiz indirimlerini zorlaştıran bir faktör haline de geliyor.
