Voleybol Milletler Ligi, FİFA Dünya Kulüpler Turnuvası, Tour de France, Wimbledon gibi popüler spor konuları arasında Avrupa Kadınlar Futbol şampiyonası ve olimpik sporcularımızın bireysel başarıları biraz arka planda kaldı. Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen Internationales Stadionfest’te piste çıkan milli atletimiz, sırıkla yüksek atlamada 5,92 metrelik derecesiyle Türkiye rekorunu geliştirirken, elde ettiği bu sonuçla Dünya Şampiyonası baraj derecesini de yeniledi. Diğer bir Milli sporcumuz Kuzey Tunçelli, Slovakya’da düzenlenen Gençler Avrupa Yüzme Şampiyonası’nda 7.46.01’lik derecesiyle şampiyona rekoru kırarak Avrupa şampiyonu oldu.
Kısaca haberi yapılan bu önemli haberlerin arka planındaki hikayeler oldum olası ilgimi çekmiştir. Özellikle insan hikayeleri. Son dönemlerde şöhretli sporcuların ilham verici yaşam öykülerine çeşitli platformlardan ulaşabiliyoruz. Naim Süleymanoğlu’nun Olimpiyat şampiyonu olmadan evvel Bulgaristan’dan nasıl kaçtığını, Muhammed Ali’nin Vietnam savaşına gitmeyi reddetmesinden sonra başına gelenleri, Roberto Baggio’nun 1994 Dünya Kupası finalinde kaçırdığı penaltıdan sonra yaşadıklarını, para aklamaları, bahis mafyalarını, dopingleri anlatan belgeseller ve filmler her an elimizin altında.
Peki ya hikayesi anlatılmayan kahramanlar? Sevecen Tunç’un İBB yayınlarından çıkan Sana Hikaye Geliyor kitabı yeterince anlatılmayan kahramanların hikayesini anlattığı için özellikle övgüyü hakkediyor… Spor tarihimizin önemli fakat yeterince bilinmeyen insanlarını ele alan bu kitabın kahramanlarından bir tanesi de Sabri Mahir.
1890 yılında doğan Sabri Mahir için kaynaklar, ‘yurt dışında oynayan ilk Türk futbolcu ve aynı zamanda ilk Türk boksörlerinden biri’ diyor. İnternette dolaşan bilgilere göre Galatasaray Futbol takımının futbolcularından Sabri Mahir, Rumlardan oluşan Stragglers maçında karşı takım oyuncularını tartaklamakla suçlanır. İstanbul Hükûmeti olaylardan lisenin müdürü Tevfik Fikret’i sorumlu tutup görevden alınca, öğrenciler durumu protesto eder. Protestonun başında da Sabri Mahir vardır. Kendisini arayan Osmanlı Zaptiyelerinden kurtulmak için gemiyle Fransa’ya kaçar.
Aslında hayatının büyük bir bölümünü Avrupa’da geçiren Sabri Mahir’in yaşam öyküsü ne kadar gerçek ne kadar kurgu tam olarak bilinmiyor. Paris’e varınca Racing Paris futbol takımıyla şampiyonluk kazanan Sabri Mahir sonrasında boksa yönelir. Avrupa’nın farklı ülkelerinde düzenlenen maçlara katılır ve burada kazandığı zaferlerle dikkat çeker. İspanya’da, Kralın huzurunda İspanyol şampiyonunu sedyeyle soyunma odasına gönderince İspanya’da boksun yasaklanmasına sebep olur. Almanya’da Hitler’in demir yumruğu Max Schemmling’i yetiştirir(1).
Hatıralarını anlattığı röportajlardan birinde, Racing Paris’ten ayrılışını geçim sıkıntısına bağlar. Dönemin popüler sporu boksa olan yatkınlığını geliştirip para kazanmak hayalindedir. Üst üste kazandığı müsabakalar sonrası Paris emniyetine bağlı polislere ders vermeye başlar. Bir macera insanı olarak tanımlayabileceğimiz Sabri Mahir, İngiltere’de ringe çıktığı dönemde, müsabakaların yanı sıra Oxford Üniversitesi’nde de jimnastik öğretmenliği yapar.
Para kazanmak amacıyla oradan oraya savrulurken 1. Dünya Savaşı patlar ve Sabri Mahir Osmanlı Devleti tebaasından olduğu için İngiltere’de hapse atılır. 3 senelik hapis hayatı sonrasında, savaş esiri Türklerle beraber Almanya’ya gönderilen Mahir’e hayat bir şans daha verir. Lise yıllarında başladığı boksa Almanya’da devam eder ve 1920lerin ortalarına doğru tamamen antrenörlük ve menajerliğe geçiş yapar. Berlin’in işlek caddelerinden Tauentzien’de açtığı boks salonu dönemin entelektüel sosyetesinin gözde mekanı haline gelir (1). Bertol Brecht. Marlene Dietrich, Vladimir Nobakov, Arthur Caravan, Egon Erwin Kish gibi sanatçılar, film yıldızları, edebiyatçılar bu şöhretli mekanın müdavimleri arasındadır.
1930’ların ikinci yarısına doğru, popüler spor salonu işletmeciliğinin yanı sıra, Sabri Mahir Almanya ağır siklet şampiyonu Franz Diener’in menajeri olarak Avrupa ve Amerika turneleri düzenler. İşleri yolundadır fakat 2. Dünya savaşının esintileri boks çevrelerini etkilemeye başlamıştır. Yahudi boksör ve menajerler ülkeyi terk ederken Sabri Mahir’in Almanya’da çalışmaya devam etmesi de mümkün olmayacaktır.
Sonrası? Sonrası biraz karışık, bazı kaynaklar Fransa’ya geçip Paris Büyükelçiliğinde çalıştığını, bazı kaynaklar da hayatını hem Berlin hem Fransa’da sürdürdüğünü yazıyor. İkinci dünya savaşından vefat ettiği 1980 yılına kadar olan kısım ise hala gizemini koruyor. Futbol sahalarından boks ringlerine, Fransa’dan Almanya’ya uzanan ve tarihe tanıklık eden bu maceralı yolculuğun bir filmi yapılsa, senaryo için “amma da abartmışlar” demez miyiz?
(1) Sana Hikaye Geliyor. Sevecen Tunç. İBB Yayınları, 2022