İlk çeyrek verileri içinden geçtiğimiz ekonomik yavaşlamanın sağlığı hakkında soru işaretleri yaratıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yılın ilk çeyreğine ait büyüme istatistiklerini açıkladı. Ekonomide izlenen ekonomi politikalarının bir sonucu olarak bir yavaşlama bekleniyordu. Böyle bir süreçte, bu yavaşlamanın dengelerinin sağlıklı olması, daha sonraki toparlanma sürecinin ve yeni dönem ekonominin sağlığı açısından da önem taşıyor. İlk çeyrek verileri bu içinden geçtiğimiz ekonomik yavaşlamanın sağlığı hakkında soru işaretleri yaratıyor. Dolayısıyla ekonominin gelecekteki seyri konusunda da soru işaretleri ortaya koyuyor
İlk çeyrek büyüme verilerinin iç dengeleri şöyle bir manzara sergiliyor:
- İlk çeyrekte ekonomik büyüme hızı yüze 1,99’a düştü. Bu, beklentilerin de altında bir oran. 2024’ün ilk çeyrek büyüme hızı yüzde 5,42, 2024’ün son çeyrek büyüme hızı ise yüzde 3 düzeyindeydi.
- 4 çeyreğin toplamıyla yıllık büyüme hızı da yüzde 2,42’ye geriledi. Bu oran bir yıl önce yüzde 5,31, bir önceki çeyrekte ise yüzde 3,18 düzeyindeydi.
- Türkiye’nin potansiyel büyüme hızının çok altında olan bu hızlar, işsizlik sorununun büyümesine yol açıyor ve açacak. Bu yakıcı gerçek, TÜİK’in manşet işsizlik oranında görünmez olsa da nisan ayında yüzde 32,1’i bulan geniş tanımlı işsizlik oranında karşımıza çıkıyor.
- İlk çeyrek büyümesinin en dengesiz ve tehdit edici yanı üretici sektörlerdeki küçülme. Üretimin ve ekonominin asıl güç kaynağı olan imalat sanayii yüzde 2,4 küçüldü. İkinci bir hayati sektör olan tarımda da yüzde 2,01’i bulan bir küçülme var.
- Hizmet sektörlerinin ana gövdesini oluşturan ticaret, ulaştırma, lojistik, konaklama ve lokantacılık sektörleri de ancak yüzde 1,31’lik büyüme gösterdiler.
- Diğer hizmetler (kültür, sanat, eğlence, spor), mesleki idari destek hizmetlerinde yüzde 4’ün üzerinde, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 6,13, finansta yüzde 7,34 büyüme var. Finans sektöründeki büyüme dönemin karakterinin bir sonucu. Hanehalklarının hizmet tüketimi küçülürken hizmet sektörlerindeki yüksek büyüme hızları dikkat çekici bir çelişki oluşturuyor.
- İlk çeyrek büyümesi neredeyse tamamen inşaat sektöründeki yüzde 7,34’lük büyümeye dayanıyor. Depreme bağlı büyüyen inşaat sektörünün performansı da geçen yılın oldukça altında.
- Genelde ekonomik büyümenin sürükleyicisi olan özel tüketimdeki büyüme hızı ilk çeyrekte yüzde 2,05’e indi. Daha önemlisi ise bu kadarcık büyümenin bile tamamen dayanıksız tüketim malları harcamasından gelmiş olması. Dayanıklı tüketim malları harcamasında yüzde 6,52, hizmetler tüketiminde yüze 0,98’lik küçülme var.
- Özetle aileler dayanıklı mal ve hizmet harcamalarını kısmış, sadece zorunlu ihtiyaç mallarına harcama yapar hale gelmiş. Bu toplumda bir refah kaybı olduğunu ve refah kaybının orta sınıfları da iyiden iyiye sarsmaya başladığını gösteriyor.
- Yatırımlarda ise inşaatta büyüme var ama asıl önemli olan makine teçhizat yatırımlarında yüzde 1,84’lük küçülme var.
- Dış ticarette ihracat yerinde sayarken ithalat yüzde 2,96 büyümüş. Bu arada çeyrek dönemlik cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı da yüzde 3,66’ya çıktı. Bu durum, dış dengelenmenin pek de güvenilir seyretmediğine işaret ediyor.
- Üstelik ithalattaki bu büyümenin, makine teçhizat yatırımlarındaki ve dayanıklı mal özel tüketimindeki küçülmeye rağmen gerçekleşmiş olması da üzerinde durulması gereken kaygı verici bir durum.
Bu manzara ekonomideki daralma sürecinin dengesiz ve sağlıksız yürüdüğüne işaret ediyor ve geleceğe yönelik soru işaretlerini artırıyor.
Mevcut verilerin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in büyüme üzerine yaptığı açıklamada yer verdiği “Programımızla ekonomimizin dayanıklılığını ve dinamizmini artırarak sürdürülebilir yüksek büyümenin temellerini güçlendiriyoruz” sözlerini desteklediğini söylemek çok zor.