Eğitim hayatının esas olarak sona erdiği 25-29 yaş grubunda çalışmayan genç oranı yüzde 37,11’i, 30-34 yaş grubunda ise yüzde 33,84’ü buluyor.
Geçen hafta Yüksek Örenim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları üzerinden yüksek öğrenim öncesi 12 yıllık eğitimin nitelik(sizlik) sorununu ele almıştık. Eğitim sistemiyle bağlantılı sorunlara farklı boyutlarıyla bakmaya bu hafta da devam ediyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 15-34 yaş arası gençleri kapsayan İşgücü Piyasasında Gençler-2024 araştırması, bu açıdan çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor:
- En başta karşımıza çıkan sonuç, derin bir toplumsal ve ekonomik yarayla ilgili: Gençler arasında istihdam oranı çok düşük, çalışmayanların oranı çok yüksek. 15-34 yaş grubundaki gençlerin yüzde 47,54’ü herhangi bir işte çalışmıyor. 100 gencin 7,67’si çalışmak için iş arıyor, 39,87’si ise ne çalışıyor, ne de iş arıyor. Bu aynı zamanda gençler arasındaki umutsuzluğun bir yansıması.
- Çalışmayan genç oranı, doğal olarak lise çağını da kapsayan 15-19 yaş grubunda yüzde 72,51 ile en yüksek. Ama daha ileri yaş gruplarındaki oranlar da kabul edilebilir durumda değil. Eğitim hayatının esas olarak sona erdiği 25-29 yaş grubunda çalışmayan genç oranı yüzde 37,11’i, 30-34 yaş grubunda ise yüzde 33,84’ü buluyor. Genç kadınlarda bu oranlar 25-29 yaş için yüzde 56,08 ve 30-34 yaş için yüzde 55,10 gibi ürkütücü boyutlara çıkıyor.
- Yüksek öğrenim bile bu manzarayı anlamlı ölçüde değiştirmiyor. 4 yıl ve üzeri bir üniversite eğitimine sahip gençler arasında da çalışmayan genç oranı yüzde 31,50. Bu oran kadınlarda yüzde 35,86’ya ulaşıyor. Yani lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde diplomaya sahip her üç gençten biri çalışma hayatının dışında. Bunun ne büyük bir ekonomik israf ve toplumsal yük olduğu ortada.
- 2-3 yıllık yüksekokul mezunlarının yüzde 26,67’si, mesleki veya teknik lise mezunlarının yüzde 37,29’u da bir işte çalışmıyor. Toplam olarak lise veya yüksek öğrenim düzeyinde eğitimle bir meslek sahibi olmuş gençlerin yüzde 32,02’si çalışma hayatının dışında. Bu oran meslek sahibi genç kadınlarda yüzde 46,29’u buluyor.
- Eğitimden sonra çalışmak isteyen gençler için de iş aslanın ağzında ve üniversite mezunu olmak bile sorunu ortadan kaldırmıyor. Bir okuldan mezun olduktan sonra üç aydan uzun süre çalışabildikleri bir iş bulma süresi yıllar alıyor. Bir okuldan mezun olduktan sonra hala üç aydan uzun süre çalışabildikleri bir iş bulamamış gençlerin oranı yüzde 21,73. İş bulma süresi 1 yıldan daha uzun sürenlerin oranı ise yüzde 27,41. Bu iki grubun toplamı yüzde 49,14’ü buluyor.
- Üniversite mezunu gençlerin yüzde 25,14’ünün ilk işini bulma süresi 1 yılı geçmiş, hala bulamayanların oranı ise yüzde 11,87. Bu iki rubun toplamı yüzde 37’yi aşıyor. Üniversite mezunları arasında iş arama süresi üç yılı aşanların oranı bile yüzde 9,12’yi buluyor.
- Lise veya yüksek öğrenim düzeyinde bir meslek eğitimi almış gençler arasında mezun olduktan sonra bir işe girme süresi 1 yıldan uzun sürenlerin oranı yüzde 25,52, hala iş bulamamış olanların oranı yüzde 14,33. Yani meslek sahibi gençlerin bile yüzde 39,85’i mezun olduktan sonra ya bir iş bulamamış ya da bir yılı aşkın bir süre iş bulmak için çabalamak zorunda kalmış. Bu oran genç kadınlar için yüzde 43,99’u buluyor.
- Sorunlar iş bulmakla da bitmiyor. Bulunan işle eğitim arasındaki uyum konusunda da çarpıklıklarla karşılaşıyoruz. Bir işte çalışan “şanslı” gençlerin de yüzde 25,45’i aldıkları eğitim seviyesinin, işin gerektirdiği niteliklerden daha yüksek olduğunu belirtiyor. Yani her 4 gençten 1’i aldığı eğitime göre daha niteliksiz bir işte çalışmak zorunda kalmış.
- Üniversite mezunlarının yüzde 22,78’i, yüksek okul mezunlarının yüzde 34,55’i, mesleki veya teknik lise mezunlarının yüzde 32,70’i eğitimlerine göre daha düşük nitelikli işlerde çalışıyorlar. Lise ve yüksek öğrenim düzeyinde bir mesleki eğitim almış gençlerin yüzde 28,63’ü eğitimlerinden daha düşük nitelikteki işlerde çalışıyor. Bu oran erkeklerde yüzde 29.30, kadınlarda yüzde 27,65 düzeyinde.
- Bir başka çarpıklık da alınan eğitimle çalışılan işin uyumu alanında ortaya çıkıyor. Bir işi olan gençlerin yüzde 15,68’i aldıkları eğitimle hiç uyumlu olmayan işlerde, yüzde 4,38’i çok az uyumlu işlerde ve yüzde 7,02’si ise bir eğitim gerektirmeyen işlerde çalışıyor. Aldıkları eğitimle işleri arasında uyumsuzluk yaşayan gençlerin oranı yüzde 27’yi aşıyor.
- Aldıkları eğitimle çalıştıkları iş hiç uyumlu olmayan veya çok az uyumlu olan ya da eğitim gerektirmeyen işlerde çalışanların üniversite mezunları içindeki payı bile yüzde 15,78’i buluyor. Bu oran yüksek okul mezunları arasında yüzde 31,31’i meslek lisesi mezunları arasında yüzde 40,11’i buluyor. Bu da hem ekonomik hem de sosyal açıdan büyük bir potansiyel israfı anlamına geliyor.