Küresel ölçekte “akredite” kurumda çalışmanın fırsatları vardır ama fırsatları değerlendirme; merakları diri tutmayı, zaman harcamayı göze almayı, ortak aklın gücünü açığa çıkarmayı gerektir.
Handan Sema Ceylan ve Didem Eryar Ünlü’nün yoğun çabalarının ürünü olan “ Liderlik Zirvesi”nin dördüncüsü Sapanca’da toplandı.
Zirvede sunum yapan insanlar, birikimlerinin zihinlerinde netleştirdiği , “doğru” olduğuna inandıkları bilgilerini paylaştı.
Zirvede yapılan sunumların hepsi kendi alanları içinde önemliydi. Not aldığım sunumların her biri kendi alanı içinde uyarılar yapıyordu. Bizlere iletilen mesajları kendi algı sınırlarım içinde okuyucularla paylaşmak istiyorum.
Daha önce SOCAR CEO’su Elchin Ibadov’dan anladıklarımızı paylaştım. Sonra konuk konuşmacı Ahmet Ümit’in mesajlarından ne anladığımı özetledim. Bugün Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Başekonomisti Dr. Burcu Ünüvar’ın anlattıklarından benim ne anladığımızı paylaşmak istiyorum.
Gerekçelerimiz
Öncelikle, Ünüvar’ı neden can kulağıyla dinlememiz gerektiğinin gerekçelerini paylaşalım:
Birincisi; zihnimde netleşen algılara göre Dr. Burcu Ünüvar analizlerinde “eleştirel aklın” üretken olabilmesi için özgürlüğün “gerek şart” olduğu bilinciyle demlenmiş bir anlatım dili kullanıyor. Bu dil, özü, sözü ve davranışlarını bütünleyen bir “iç tutarlılık” yaratıyor.
İkincisi; profesyonel işi nedeniyle “kurumsal erişilebilirlik potansiyeli” yüksek biri. İçinde bulunduğu yapının oluşturduğu ağın potansiyellerini etkin biçimde değerlendiriyor. İçeriden ve dışarıdan erişilebilen verileri tutarlı kuram, işlerliği olan model ve benzetim, işe yarar metotlarla bir yarara dönüşecek kıvama getiriyor. Kendi uzmanlık deneyim ve birikimine “kurumsal ortak aklın sentezini” de ekleyerek sunuyor.
Üçüncü üstün yanı; sürekli krizlerle yüzleşen gelişmekte olan bir ülkenin kalkınma odaklı ihtisas bankasında görev yapmanın yerel ve küresel bakışı sentezlemesinde yarattığı fırsatları değerlendirmesi. Ülkemiz normal koşullar, krizler, krizlerden yeni normal koşullarına geçiş süreçleri konularında zengin materyallere sahip bir ortam. Zihni sürekli diri tutan ekosisteminin uyarılarını yakından izleme fırsatları. Ülke ve firma ölçeğinde “karar değişkenlerini” gözleme, izleme ve sentezleme merakı ve sorumluluk disiplini Ünüvar’ın söylediklerine ağırlık kazandırıyor.
Dördüncüsü; kişisel ve profesyonel merakları kadar, zaman harcama iradesi “zamanın ruhunu” iyi okumasını sağlıyor: jeopolitik, jeostratejik, jeoekonomik ve jeokültürel gelişmelerin küresel ekosistemdeki bağlantılarını, iletişimini, etkileşimlerindeki rekabet örgütlenmelerini, işbirliklerini, geribildirimle kendini onarma mekanizmalarını izleyebiliyor. İzlemeleri, ortalama bakışı üst düzeylere taşımasına yardımcı oluyor. Bir ihtisas bankası profesyoneli olarak “hükümet kararlarının” proje odaklı çalışmalardaki etkilerini gözleme fırsatları buluyor. Temel amacımızın, zenginlik üreterek yaşamı kolaylaştırmak olduğunun bilinciyle “işgücünün konumunu”, “nüfus hareketlerinin” yarattığı sorunları ve üretilebilen çözümleri, toplum kültürünün geliştirici ve asalak yanlarını ve özellikle teknolojinin zorladığı yeni yapılar, işlevler ve kültürü karar değişkeni olarak değerlendirme ustalığı sergiliyor.
Beşincisi; küresel ölçekte “akredite” kurumda çalışmanın fırsatları vardır ama fırsatları değerlendirme; merakları diri tutmayı, zaman harcamayı göze almayı, ortak aklın gücünü açığa çıkarmayı gerektir. Ortamın yarattığı gücü ortaya çıkarmak yetmiyor; ustalaşarak, deneyim ve birikimleri paylaşarak çoğaltma erdemi de gerektiriyor. Yapılan sentezlerde arka planı ve bağlamı da önemli.
Bu sefer neden başka?
Burcu Ünüvar’ın anlattıkları herkesi ilgilendiren, kimsenin kaçınamayacağı gerçekliği tek cümleyle özetliyor: “Bu sefer başka!”
Üç sözcükle anlatılanları derinliğine kavrayabilmemiz için üretim, ulaşım ve iletişim teknolojilerinin iç bütünlüğünün yarattığı yeni “ karar ve kurumlar” üzerinde düşünce biriktirmiş olmalıyız: Yarı iletken teknoloji tabanlı gelişmelerin “zihin gücünün uzantısı” olduğunu, organik veri-bilgi sınırlarını aşarak “makine öğreniminin” yarattığı kapasiteleri, “doğrusal büyüme yerine katlanarak büyümenin” ne anlama geldiğini sorgulamış ve içselleştirmiş olmak ilk adım. İlk adım yetmez, teknolojinin çevreyi anlamak için “sonsuz büyük ile sonsuz küçük yapılara erişilebilmenin” önünü açmasını derinliğine kavramamız şart. Bağlantı, iletişim, etkileşim -rekabet yapıları ve işbirlikleri- alanları, birikim sağlamanın yeni koşullarını sürekli sorgulama azmi ile mümkün. Ölçme, sayma, görselleştirme ve kavramlaştırma potansiyellerinin farkında olmadan bir yere varılamıyor. Bireysel ve toplumsal odaklı algının yerini alan “duyma odaklı” algının fırsatları kadar tehlikelerinin de varlığı zihinlerde netleştirilmiş olmalı. Süreçleri uçtan uca gözleme, izleme, geribildirimlerle etken ve edilgen kontrolden geçirip “hata onarımında” ustalaşmanın gereği anlaşılmalı. Bu yeni oluşumun “insanın performansını artırdığı kadar yerini alma potansiyelinin olası fırsat ve tehlikeleri üzerine” kafa yorulmalı. Bütün bu oluşumlar geçmişte yaşananlardan çok değişik bir “dünya düzeni” kurulacağının işaretleri. Şimdi alışkanlıkların uyuşturucu etkilerinden uzak duran, ezber bozan bir yaklaşım gerektiriyor.
İş yapma metodu değişmeli
Ünüvar’ın bir başka uyarısı geçmişte dünya düzeninin yapısını oluşturan kurumların işlevsizleşmesiydi. Kurumların arka planı değişmişti; korumacılık eğilimi artıyor; tarifeler büyük ekonomilerde rekabet aracı olarak kullanıyor, güvenlikçi politikalar hükümetlerin kararlarına damgasını vuruyordu.
Yeni koşullar, yapıların derinleşmesinin yarattığı “karışıklıkları” artırırken, yönetim beceriksizliğinin yarattığı “karmaşa” geleceğe olan güveni zayıflatıyordu. Üretim örgütlenmesinin teknik birimlerinde “ölçeklendirme” yeniden tanımlanmalıydı. Teknolojik gelişmelere “uyum sorunu” çok önemli gündemlerden bir başkasıydı. Yönetişim becerisi, artan biçimde, “teknik ve sosyal becerileri” geliştirmeye bağımlı hale geliyordu. Bütün bu gelişmeler, “ Bildiğimiz işleri, bilmediğimiz yöntemlerle yapma ustalığı” gerektiriyordu. İş yapma tarzları, verimlilik artırma, sürdürülebilir gelişme yaratmanın olmazsa olmazıydı.
İnsanlığın ilk kez karşılaştığı bu kadar yoğun, yaygın ve derin dönüşüm ihtiyacı ister istemez “belirsizlikleri” artırıyor; geleceği planlamayı zorlaştırıyordu.
Küresel ekosistemin gündemi
Dr. Burcu Ünüvar’ı dinlerken işinin ehli bir uzmanın “kuramsal bilgileri” etkili bir açıklamada nasıl kullanması gerektiğini de öğretiyordu. Zirvedeki konuşmasında “ekosistem bilinci” yükselmeden sağlıklı bir gelecek yaratılamayacağının açık ve kapalı vurguları dikkatimizi çekti.
Yeni oluşmakta olan ekosistemin değer zincirinde doğru konumlanma yapabilmemiz için üç alanda “uyum” göstermeliydi. Yeni normal koşullarının “ fırsatlarından” yararlanmaya odaklanmalıydık. İçinden geçtiğimiz değişim ve dönüşüm sürecinde “ bekleyen ve izleyici konumda olan yitiriyor. Harekete katılan ve uyum gösteren de kazanıyordu.” Uyarı çok netti: Belirsizlikler arttıkça hareket hızlanıyor. Harekete katılmayan kaybedecekti.
Piyasa ve büyümenin farkı
Değerlendirmede en güçlü vurgu “büyümeye” yapıldı. “Piyasa” ile “büyümenin” farklı yapılar olduğu belirtildi. Sorgulamaların piyasaya indirgenmesinin sakıncaları üzerinde duruldu. Endekslere bakarken ve yorumlardan “etki derecesini” dikkate almak gerektiği uyarısı yapıldı. “Çin faktörü” değerlendirilerek, “Çin’in kriz ihraç eden yapısı, maliyet ve agresif pazar oluşturma tutumu” üzerinde önemle durulması istendi. Yatırımların düşük düzeyde seyretmesi ve finans piyasalarının hareketliğinin etkileri değerlendirildi. Gelir eşitsizliği yaratan oluşumlara dikkat edilmesi istendi. Borçlanma artışlarının etkileri üzerinde düşünmemiz önerildi.
Değerlendirmelerden, doğru gündem, net bilgi ve etkin işbirlikleri, ortak aklın gücü ve uzmanlığın etkilerini dikkate alanların ilerleyeceği, bunu yapamayanların da “bağımlılıklarının artacağı” sonucunu çıkardık.
Yol haritası ne olmalı?
Ünüvar’ın “yol haritası” önerileri de öğreticiydi: İnsana, teknolojiye, verimliliğe yatırım yapmalıyız. Düşük ücret odaklı rekabet anlayışından hızla uzaklaşmalıyız. Teknik ve sosyal becerilerimizi geliştirmeye yatırım yapmalıyız, kur-odaklı rekabet gücünün sürdürülebilir olmadığının bilincini yükseltmeliyiz. Anlatılanların bütünsel bağlamını dikkate alarak yol haritası şöyle olmalı:
1) Fiyat istikrarı sağlamalıyız, 2) Enflasyonsuz büyümeyi gerçekleştirmeliyiz, 3) İhracat pazarını nicelik ve nitelik anlamında genişletmeliyiz, 4) Kadınların işgücüne katılımını hızlandıracak önlemler almalıyız, 5) Genç nüfus için gerekli yeni işler yaratmalıyız.