CEVDET ALEMDAR - [email protected]
Çok büyük kapasiteler kur, çok üret, sabit maliyetleri azalt, birim fiyatını daha rekabetçi yap. Bu oyun o kadar alışageldik bir halde ki, temel dinamiklerini sorgulamıyoruz dahi.
Nehrin kenarında duran yaşlı bir adam, yanındaki çocuğa şöyle demiş:
“Bak, şu iki balık suda ne kadar sakin ve mutlu.”
Bunu duyan balıklardan biri diğerine dönüp sormuş:
“Su ne demek?”
Bizimki de o hesap. Büyüklük ekonomisinin içinde yüzüyoruz.
Peki bu sistem hep böyle sürecek mi?
Yeni bir teknoloji ortaya çıkar, önce karmaşıktır ve pahalıdır. Zamanla kullanımı kolaylaşır, fiyatı düşer. Bizans’ın mor boyası, Çin’in porseleni, MR cihazları… Hepsi bu yoldan geçti.
Ama neden? Neden bir teknoloji en baştan değil de, zaman içinde ucuzlaşıyor?
Cevap: Ölçek ekonomisi. Bu sıradan bir kavram değil; yüzyıllardır sanayileşmenin temel taşı. Parlak fikirlerin doğuşunda da, yok oluşunda da kritik eşik.
Çok büyük kapasiteler kur, çok üret, sabit maliyetleri azalt, birim fiyatını daha rekabetçi yap. Bu oyun o kadar alışageldik bir halde ki, temel dinamiklerini sorgulamıyoruz dahi.
Bakın aşağıdaki grafik, birkaç büyük endüstride yeni kurulan fabrikaların 1950’lerden bu yana ne kadar büyüdüğünü gösteriyor. Polimer fabrikaları: 75 kat, Tekstil fabrikaları: 22 kat, Gıda ve içecek fabrikaları: 15 kat.
Son 200 yılda, büyük ölçekle üretim yapan kazandı.
Dünyaya da kazandırdılar.
Bunları yazarken ne sistemin getirdiği devasa eşitsizlikleri, olumsuzlukları unutuyor, ne de sistemin yalnızca ölçek oyunu olduğunu iddia ediyorum.
Yine de, bir anlığına diğer tüm değişkenleri bir kenara bırakıp sadece ölçeğin etkisine bakarsak önce Batı’nın, sonra Çin’in nasıl dev birer sanayi gücüne dönüştüğünü görüyoruz.
Peki bu böyle devam edecek mi?
Yine tüm diğer faktörleri sabit tutarak, Çerkezköy veya Gaziantep’teki bir fabrikanın rekabetçiliği için artık ölçek ekonomisi tek yol olmayabilir.
Üretimde ve tedarik zincirlerinde kullanılacak yapay zeka, sabit maliyetlerin neredeyse yok edilmesine soyunuyor.
Hem dehşet şekilde verimlilik getirerek, hem de yapılan işin yeniden tasarımı ile.
Evet, buradaki “dehşet şekilde” kelimeleri birçok anlam ifade ediyor.
Maalesef.
Denizi kırbaçlamadan, çok dikkatli olmalıyız.
Yükselen sular ile konu “nesnelerin internetiyle fabrikaların dijital ikizleri oluşturulması ve üretim akışındaki darboğazların bu sayede tespit edilip çözülmesine”, “yaratıcılık, tasarım ve meşruluk yargısının insanın elinde kalmasına” geliyor ama bu kadar tekniğe girmeye gerek yok.
Bugün dahi küçükler, büyüklerle çok daha çevik bir şekilde rekabet edebiliyor. Bunu da en iyi, mağazasına girmemiş müşterisine, motoruna benzin koymadığı, maaş ödemediği bir kurye ile sipariş gönderebilen nalbur kardeşimiz biliyor.