Düzgün bir bütçeleme ile masrafları karşılanacak olan ihracat eylem planı, uygulanması gereken anda, başka işlerin finansmanını tırtıklamadan ve sıkıntısızca uygulamaya alınabilir.
Yarın en büyük bayramımız Cumhuriyet Bayramı…
Cumhuriyetimizin 102. yılı kutlu, ikinci yüzyılındaki yolu engelsiz olsun.
Dileğim, tüm ulusumuzun refah içerisinde olması ve cumhuriyetimizin önünü kesmek isteyenlerin de çaresizlik içerisinde kalarak yollarını şaşırmalarıdır.
Cumhuriyetimizin kurucuları ki gerçek liderler onlardır, bir ulusu yok oluş yolundan geri döndürmekle kalmayıp, akıllı bir planlama ve bütçeleme ile ekonomisi kendi ayaklarının üzerinde durabilen saygın bir ülke yaratmışlardır.
Onlara borcumuzu ödeyebilmenin tek yolu, ülkemizi hep ileri götürmek için durmaksızın çalışmaktır.
Geçtiğimiz günlerde, ara sıra vakit ayırabildiğim zamanlarda yaptığım gibi, danışmanlık verdiğim firmalardan birisine hem hasret giderme hem de fikir alışverişi yapma ziyareti yapmıştım. Bu davranışımla hem firmaları izliyorum hem de dostluğun sıcaklığını koruyoruz.
Doğal olarak konu, ihracat çalışmalarının ne durumda olduğuna geldi ve oraya odaklandı.
Kendi içlerinde bir iş paylaşımı yaparak, yurtdışı işlerinin ağırlığını bir ortağın üzerine vermişler ve daha da önemlisi bir “İhracat Eylem Planı ve Bütçesi” hazırlamışlar.
Bu plan ve bütçenin detayını sorduğumda öncelikle bu davranışlarını tetikleyen düşüncenin ne olduğunu bilmek istedim.
“Bugün, asıl para kazanma olayının hem işletme içinde israfı engelleme hem de insan ve finans kaynaklarını verimli yönetme günüdür” diyerek işe başlamışlar.
Kendi adam/saat ücretlendirmelerini en azda tutarak, olası seyahatlerinin maliyetlerini tahmin etmeye çalışmışlar.
Tahmin edilen bu giderlerin karşılığında da bir yıl süre ile hiç gelir gelmeyeceğini öngörmüşler ve göze almışlar.
Sonuç nedir diye sorarsanız?..
İki ülkede “non-resident/kamet etmeyen” şirket kurulumu ile sanal ofis edinme.
Üçüncü bir ülkede temsilcilik oluşturma ve ciddi sayıda görüşme ile olumlu sonuca çok yakın duruma getirilen ilişki kurulması.
“Nasıl oldu?” derseniz, elbette kolay değil amma unutmamamız gereken ana prensibimiz
“Planlamayı başaramayan, başarısızlığı planlar.”
İyi bir ihracat eylem planı yaparak kimin, neyi, ne zaman, hangi kaynakla yapacağını belirlemekle işe başlanıyor.
Sonra belirli aralıklarla, belirlenen eylem planının gerçekleşme durumu gözden geçirilerek raporlama yapılıyor ve gereken durumlarda plan yeniden düzenleniyor.
Harcanan paraların hesabı, yıl sonunda değil de böyle belirlenmiş aralıklarla yapılırsa ve tabii ki daha önce yapılmış bir bütçeye uygunluğu denetlenirse hiç kimse “ Yahu bu kadar masraf da nereden çıktı?” diye konuşamaz.
Öte yandan, düzgün bir bütçeleme ile masrafları karşılanacak olan ihracat eylem planı, uygulanması gereken anda, başka işlerin finansmanını tırtıklamadan ve sıkıntısızca uygulamaya alınabilir.
Bu iyi de işin aslı her şeye; ölçülebilir, abartılmamış ve gerçekleştirilebilir hedeflere bağlı, zamanlaması makul bir ihracat eylem planı ile başlamak.
Hiç şüphe yok ki önemli olan bunu da iyi çalışılmış bir stratejiye bağlamak.
Şunu da diyebilirsiniz “Bize plan değil, pilav gerek.”
Olasıdır, belki şimdi bir tabak pilav gelebilir amma daha soframızda pirinç tanesi bile bulamayabiliriz.