Teşvik sisteminde 30 Mayıs itibarıyla kapsamlı değişikler yapıldı. Değişikliklere rağmen 6 bölgeli sistem korundu. Bölgesel sektörel teşvik sistemi 2009 yılında ekonomik kriz koşullarında 4 bölgeli olarak başlamıştı. Teşvik bölgeleri, Düzey-2 coğrafi bölge sınıflandırmasına dayalı olarak belirlenmişti. 2012 yılında yapılan değişiklikle teşvik bölgesi sayısı 6’ya çıkartılmış ve sınıflandırma il temelli olarak yapılmıştı. 6 bölgeli sistem 2012’den beri devam ediyor. 81 ilin teşvik bölgelerine dağılımı 2020’de yeniden düzenlendi. 30 Mayıs’ta illerin dağılımı bir kez daha değiştirildi.
13 yıl bir teşvik sisteminin başarısını ve sonuçlarını değerlendirmek için oldukça uzun ve yeterli bir süre. Değerlendirmeye mevcut teşvik sisteminin, bölgeler arasındaki ekonomik dengesizliği giderme hedefinde ne kadar başarılı olduğuna bakarak başlayabiliriz.
Bu değerlendirmeyi elimizdeki il düzeyinde en yeni gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) verisi olan 2023 verileriyle yapıyoruz. Tablomuzda 2012 yılındaki 6 teşvik bölgesinde yer alan illerin 11 yıllık süredeki ortalama yıllık büyüme hızlarını, kişi başına gelir gelişmelerini ve GSYH içindeki paylarının değişimini karşılaştırıyoruz.
Bu tablo en genel hatlarıyla önümüze şöyle bir karne koyuyor:
- En gelişmiş 1. ve 2. teşvik bölgelerindeki nüfus, geri kalmış 4. ve 5. teşvik bölgelerinin nüfus artış hızının neredeyse üç katı hızla artmış. Buradan teşvik sisteminin geri kalmış bölgelerin cazibesini artırmakta başarısız olduğu sonucunu çıkartabiliriz. 6. teşvik bölgesinin nüfus artış hızı Türkiye ortalaması düzeyinde. Bunda bölge illerinde doğum hızının daha yüksek olmasının ve özel olarak açık ara en yüksek doğum hızına sahip olan Şırnak ve Şanlıurfa’nın özel bir katkısı var.
- 2012-23 dönemine ait yıllık ortalama büyüme hızlarında da yine en gelişmiş 1. ve 2. teşvik bölgeleri başı çekiyor. 4. teşvik bölgesi ekonomik büyüme hızı en düşük bölge. Onu yine geri kalmış 5. bölge ile orta gelişmişlikteki 3. bölge izliyor. Bu durum bölgeler arası ekonomik dengesizliği azaltma konusunda başarısız bir karne ortaya koyuyor.
- 4. teşvik bölgesi sanayi sektörü büyüme hızında da en geriden geliyor. En gelişmiş 1. teşvik bölgesindeki sanayi büyümesi de göreli olarak düşük. Ancak bu bölge, hizmet sektörlerindeki yüksek büyüme ile bunu fazlasıyla telafi ediyor.
- 11 yıllık toplam kişi başına gelir artışında da geri kalmış 4. ve 6. teşvik bölgeleri daha düşük bir performansa sahip. Sonuç olarak en düşük 6. bölge ile en yüksek 1. bölge arasındaki fark azalmak yerine az da olsa artmış durumda. Türkiye ortalamasını 100 kabul ederek bölgelerin göreli düzeyini karşılaştırdığımızda da en geri üç teşvik bölgesinin Türkiye ortalamasına göre irtifa kaybettiğini görüyoruz. Örneğin 4. bölgede kişi başına gelir, 2012 yılında Türkiye ortalamasının yüzde 69.91’i düzeyindeyken, 2023’de yüzde 67.34’ü düzeyine gerilemiş.
- Sonuç olarak teşvik sisteminin 11 yıllık uygulaması sonunda toplam GSYH içinde payını hatırı sayılır ölçüde artıran tek bölge en gelişmiş illerin yer aldığı 1. teşvik bölgesi olmuş. Yine gelişmiş illerden oluşan 2. bölge, payını küçük bir artışla korumuş. Diğer tüm bölgelerin, yani orta gelişmişlikteki iller ile geri kalmış illerin GSYH payları, 2012 yılına göre daha da gerilemiş durumda.
Tüm bu veriler 11 yıllık teşvik uygulamalarının bölgeler arası ekonomik uçurumu azaltmadığı gibi artmasını da önleyemediğini ortaya koyuyor. Özellikle 4. teşvik bölgesi sistemden en fazla mağdur olan bölge olarak öne çıkıyor.