Merkez bankalarının görevi parasal istikrarı sağlamaktır. Bunun yanında finansal istikrarı da gözetir. Çünkü finansal istikrarın bozulması parasal istikrarın da bozulmasını beraberinde getirir.
Bir ülkede uygulanan ekonomi politikasının iki temel ayağı vardır: Bunlardan biri para politikası iken diğeri de maliye politikasıdır.
Bu politikalara destek amaçlı olarak dış ticaret ve kur politikası da ayrıca oluşturulur. Dış ticaret ve kur politikaları, para ve maliye politikası ile eş değerde olmasalar da önemli ekonomi politikası aracı ya da tercihidir.
Para politikasından sıklıkla konuşulur ama maliye politikası ya bazen içeriği çok bilinmediği ya da kolaylıkla ihmal edilebildiği için çokça gündeme gelmez.
Para politikasının uygulayıcısı Merkez Bankası’dır. Merkez bankalarının özgürce araç bağımsızlığına sahip olduğu ülkelerde banka bu yetkisini siyasal iktidarın çok kere hoşuna gitmeyecek şekilde uygular. Merkez bankalarının görevi parasal istikrarı sağlamaktır. Bunun yanında finansal istikrarı da gözetir. Çünkü finansal istikrarın bozulması parasal istikrarın da bozulmasını beraberinde getirir.
Merkez Bankası kolay hedeftir
Merkez Bankası’nın para politikasına yönelik aldığı kararların etkisi maliye politikasına göre çok daha hızlı olur. Bazen alınan kararlar, politikacıların popülist tercihlerinin aksine gerçekleşir. İşte bu nedenle merkez bankaları çok kere siyasal iktidarların şimşeklerini üzerine çeker. Merkez bankasının daha iyiyi yapmalarına engel olduğunu düşünürler. Aslında belki de böyle olmadığını bilirler ama siyaseten bir düşman yaratmak işlerine gelir. Merkez Bankaları kendileri gibi her ortamda konuşamaz. O nedenle dilsiz hedefe vurmak kolay gelir kendilerine.
Sadece siyasetçiler için değil, siyasetle iç içe olan ticaret ve sanayi odaları, ticaret borsaları, iş insanı örgütleri ve ekonomistler ve hatta akademisyenler için de kolay hedeftir merkez bankaları.
Siyasi iktidar güçlü ise pek çok kurumun başkanı güçlü ile karşı karşıya gelemedikleri, siyasi gelecek beklentileri, bazen de siyasi iktidar kendilerini oraya getirdiği için aslında ekonomik anlamda ülkenin geldiği durumun neden, nasıl ve kimlerin etkisi ile bu duruma geldiğini bilmelerine rağmen onlar da kolay hedefi seçerler, yani merkez bankasını hedef alırlar. Yerli, yersiz kararlar için merkez bankasına baskı kurmaya çalışırlar. Her şeyin bölük pörçük, eksik olduğu bir ülkede merkez bankası söylediklerini yaparsa ekonominin daha iyi olacağını düşünürler. Aslında ülke ekonomisine, ekonomi dışı faktörlerin ekonomik faktörlerden daha fazla etki yaptığını bilirler ama bunu söylemez ya da söyleyemezler.
Akademisyenlerden bir kısmı eğer merkez bankasında görev yapanlar arkadaşları ya da benzer görüşe sahip olduklarıysa, yapılan yanlışı görmez, üstünden geçerler. Bir diğer kısmı ise kendilerini aslında mevcut görev yapanların yerinde gördüğü için merkez bankası, ağzıyla kuş tutsa beğenmezler. İyi yapılanı da görmezden gelirler. Onlar da kolay hedefe kitlenmişlerdir.
Günah keçisi para politikası ve onun uygulayıcısı merkez bankası olsa da aslında maliye politikası tamamen seçilmiş hükümetlerin tercihlerinden oluşur.
Demokrasiyle yönetilen ülkelerde partiler, seçime girerken uygulayacakları ekonomi politikalarını bir kitapçıkta toplarlar ve halkın bilgisine sunarlar. Buna göre oy veren var mıdır bilmem ama yine de bu kitapçıklar yol gösterici olur, kitapçıkta uygulanacağı vaat edilen politikalardan sapma olduğunda eleştiri konusu edilir. Ülkenin meclisinde milletin temsilcileri bunun hesabını millet adına sorarlar.
Maliye politikası; “bir ülkedeki iktisadi, sosyal ve siyasal amaçlara ulaşmak adına kamunun, vergi toplaması, toplanan bu vergilerin vaat edilen amaçlara uygun harcanması, ihtiyaç duyulduğunda borçlanması yoluyla ülkenin belirli bir ekonomik dengede tutulması adına oluşturulan politika’nın adıdır.
Verginin kimden, nasıl ve hangi oranda toplanacağına, toplanan vergilerin kim ve kimlerin lehine harcanacağına, borçlanmanın yapısı ve vadesinin nasıl olacağına hep seçilmiş hükümet karar verir. O nedenle eğer vergiler fakir ve orta gelirliden alınıyor ama zenginden alınmıyorsa, vergiler kamunun hizmetlerinden herkes eşitçe yararlansın diye değil de belirli çıkar çevrelerine, yandaş olanlara kullandırılıyorsa, para politikası ile bir eş güdüm sağlanamıyor ve bu nedenle borçlanmada vade sorunu yaşanıyorsa, ülkenin yabancı para geliri azken yerel para ile borçlanmak yerine yabancı parayla borçlanmak ön plana çıkıyorsa, bütün bunlar siyasal iktidarın tercihi nedeniyledir.
Para ve maliye politikası eş anlı yürümezse sonuç alınamaz
Maliye Politikası; fiyat istikrarını, tam istihdamı, iktisadi büyümeyi, kalkınmayı ve gelir dağılımında adaleti hedefler. Ülkede gelir adaletsizliği artıyorsa, gelirin büyük kısmını nüfusun çok küçük bir kesimi alıyorsa ve buna dur denilmiyorsa bu da bir tercihtir. Örneğin bazı ülkelerin hükümetleri özel zamanlarda (pandemi gibi) geliri çok artan üst gelir grubuna vergiler getirirken, bazı ülkelerin hükümetleri hem vergi getirmeyip hem de uyguladığı ekonomik programla zengini daha zengin ediyorsa işte bu da o hükümetin tercihidir.
Normal şartlar altında maliye politikası fiyat istikrarını sağlamada para politikasına destek olur. Fiyat istikranın sağlanmasına yardımcı olmazsa eğer bu kez servetin ve gelirin adil dağılımına engel olur. O nedenle bu iki politika eş anlı yürür. Biri varken diğeri olmazsa sonuç alınamaz. Para politikası bir şekilde işletilmeye çalışılırken maliye politikası buna eşlik etmiyorsa bu da bir tercihtir.
Maliye politikası gereksiz kamu harcamalarını keserek, uygulanan sert para politikasının etkilerini, gereksiz harcamalardan yaptığı tasarrufla elde ettiği kaynakları kullanarak azaltır. Maliye politikasından da beklenen budur zaten. Maliye politikası merkezi yönetim bütçesinin harcama ayağını (gereksiz harcamalar, lüks, şatafat, vs.) kesemediği durumlarda gelir artırıcı önlemlere yüklenir. Gelir, ya düşük ve orta gelirli gruba yüklenecek ek vergilerle artırılacak ya da üst gelir grubundan bu gelir artışı sağlanacaktır. İşte yine burada da tercihler devreye girer.
Özetle maliye politikası uygulamasında her tercih bir vazgeçiştir aslında.