Orta Vadeli Program yine bolca “yapacağız, edeceğiz” vaadi içeriyor ama nasıl yapılacağına dair somut adımlar yok. 2027’de bir erken seçim ihtimali, OVP göstergelerine bakıldığında güçlü görünüyor.
Türkiye’nin gelecek üç yılına ilişkin (2026-2027-2028) hükümetin resmi görüşünü içeren Orta Vadeli Program (OVP) sessiz sedasız pazar akşamı 33010 Sayılı Resmi Gazete’de (mükerrer) Cumhurbaşkanı Kararı ile açıklandı.
Hükümet hafta sonlarını çok seviyor. Kararları, eylemleri çoklukla hafta sonuna denk getiriyor.
Ben kendi adıma, bu programları hükümetlerin geleceğe bakış perspektifini görmek, ekonomiye ilişkin nelerin yapılacağını anlamak açısından önemserim. Gerçi programa uyulmadığında bir yaptırım yoktur, seçmen bana bu vadettiniz ama yapmadınız demese de ülkemizde yine de her şeyin derli toplu bir arada olduğu yol haritasıdır Orta Vadeli Programlar.
İki kısım şeklinde bakarım bu programlara. Birinci kısımda hükümetlerin içinden geçen, yapmayı düşündüğü, güzel sözlerle bezenmiş iyi niyet göstergesi olan metin kısım vardır. Bu OVP’de de metin kısımda -edeceğiz, -yapacağız, -uygulayacağız çekim ekli fiillerle biten güzel cümleler var. Buralarda neyin, nasıl, ne zaman yapılacağı tam olarak söylenmez.
Örneğin 2026-2028 OVP’sinde Ödemeler Dengesi’ne ilişkin olarak; ‘Uzak Ülkeler Stratejisi’ ve İslam İşbirliği Teşkilatı Üyeleri ile İhracatı Geliştirme Stratejisi’ kapsamında mal ve hizmet ihracatında pazar çeşitliliği geliştirilecektir denilmiş. Nasıl geliştirileceği, nelerin yapılacağı vs. konusunda herhangi bir bilgi mevcut değil.
Merak edip ‘Uzak Ülkeler Stratejisi’ne baktım. Strateji 6 Ocak 2025 tarihli. Yani üzerinden 9 ay geçmiş. Bir kitapçık var elimizde. Uzak ülkeler olarak sayılan 18 ülkeyi esas alan bir kitapçık. Kitapçığın 27. sayfasında ‘Ülke Bazlı İhracat Kısıtları ve Eylem Planları’ başlığı yer alıyor. 18 ülkeye ilişkin eylem planları ise 27-61 sayfalar arasında.
Yine merak edip ‘Hindistan Eylem Planı’na baktım.
Mal ihracatında kısıtlarımız; Yüksek Pazar Rekabeti, Fiyat Rekabeti, Yüksek Taşıma Maliyetleri olarak tespit edilmiş.
Hizmet ihracatında kısıtlarımız; Yüksek Pazar Rekabeti, Düşük Marka Tanınırlığı, Kültür Farklılığı ve Dil Engelinin bulunması olarak belirlenmiş.
Hindistan Eylem Planı için 28 madde belirlenmiş. Bunların pek çoğunu zaten yüksek lisans öğrencileri Uluslararası Ticaret ve Pazarlama derslerindeki sunumlarda sayabilirler.
Tespit edilen kısıtlar da halihazırda ihracatçılarımızın en temel sıkıntıları.
Yüksek pazar rekabetine ilişkin yerli firmalarımızın rekabet güçlerini nasıl koruyup geliştireceklerine, yüksek taşıma maliyetlerine ilişkin hükümetin gelecek planlarının ne olduğuna, fiyat rekabetini engelleyen unsurların nasıl bertaraf edileceğine ilişkin olarak Orta Vadeli Program’da ben hiçbir öngörüye, tespite ya da çözüm önerisine rastlayamadım.
Yine ‘Hizmet İhracatının Geliştirilmesi’ başlığı altında; Türkiye önemli bir çekim merkezi haline getirilerek ülkemizde çekilen yabancı film sayısı artırılacaktır denilmiş. Nasıl yapılacağı konusunda yine bir fikrimiz yok. Oysa Türkiye’nin en kuvvetli olduğu alanlardan biri yerli diziler. Bunların yurt dışına pazarlanması, pazar paylarının artırılması konusu hükümetin gündeminde hiç yok. Neden mesela bu konuda bir eylem düşünülmemiş? Türk dizileri dünyanın her yerinde seyrediliyorken neden Türkiye’de yabancı film çekilmesi konusu hükümetin gündemine girmiş?
Yazacak başkaca çok şey var ama yer her şeyi buraya sığdırmak mümkün değil.
Benim baktığım diğer taraf, tıpkı herkesin baktığı gibi ‘Beklenti Göstergeler Tablosu’.
Yeni OVP’ye (2026-2028) göre sizlere müjdem var. 2028 yılında kişi başına gelirimiz 20 bin 987 dolar oluyor. Nasıl oluyor demeyin. Oluyor bir şekilde. Öyle öngörülmüş.
Büyüme 2026 yılı için yüzde 3,8, 2027 için yüzde 4,3 ve 2028 yılı için ise yüzde 5,0 olarak planlanmış.
Büyüme nasıl olacak diye baktığımızda büyümenin lokomotifi olarak tüketim düşünülmüş.
Kamu Tüketimi Gerçekleşme Tahmini 2025’te yüzde 3,4 iken 2026 Projeksiyonu yüzde 4,8, 2027 (P) yüzde 5,5, 2028 (P) ise yüzde 6. Kamu ciddi bir şekilde tüketmeyi planlamış. Kamu yüksek oranda tüketirken özel kesimin tüketim projeksiyonu çok mütevazı kalmış. Özel kesim tüketimi 2026 projeksiyonunda yüzde 3,2 gözükürken, 2027 (P) yüzde 3,6, 2028 (P) yüzde 4,1 öngörülmüş.
Net ihracatın büyümeye katkısı 2026-2028 için sırasıyla yüzde 0, yüzde 0,1 yüzde 0,2 olarak öngörülmüş. Hani yeni pazarlara, uzak pazarlara, katma değerli pazarlara açılacaktık bu dönemde? Açılırken demek ki bazı pazarları kaybedeceğiz. Oysa 2024 yılında bile net ihracatın büyümeye katkısı yüzde 1 olmuştu. Kazanımlardan geriye gitmek çok üzücü.
Kamu, Toplam Sabit Sermaye (TSS) yatırımları ile de Türkiye büyümesine katkı sağlayacak gözüküyor. Fakat burada anlaşılmaz bir durum var. 2025 için TSS büyümesi Gerçekleşme Tahmini yüzde 5 iken 2026 projeksiyonunda TSS büyümesi yüzde 2,3 öngörülmüş. Ciddi bir çakılma söz konusu. Üstelik hatırlayalım 2026 büyümesi yüzde 3,8 öngörülmüştü. 2026 yılında net ihracatın katkısı yüzde 0 (yazı ile sıfır) öngörüldüğü bir durumda, büyüme tamamen kamu tüketiminden gelecek gözüküyor. E hani biz Kamuda Tasarruf diyorduk? Yapay zekâ ve dijitalleşme ile tasarruf sağlayacaktık?
2026 yılında kamu kesimine ilişkin göstergelerde kamu tüketiminin GSYH’a oranı yüzde -1 olarak öngörülmüş. Nasıl olacak bu peki?
Yine Genel Devlet Dengesine İlişkin Göstergelerde 2026 yılında Transfer Harcamalarında ciddi bir artış gözüküyor. 2025’ten 2026’ya yüzde 34 artış. Yüksek bir oran bu. Demek ki 2026 harcamalarının önemli bir kısmı Transfer Harcamaları’ndan gelecek. Cari Harcamalar için öngörülen artış da yüzde 29.
Gelirler kısmında tek seferlik gelirler dikkat çekici. 2026 yılında 185 milyar TL’lik özelleştirme geliri öngörülmüş.
2027 yılında bir ‘erken seçim’ bu göstergeler tablosu ile çok olası gözüktü benim gözüme.