Balıkesir'de un var, helva var, şeker var, daha da fazlası var. Bu varlık içinde yokluk yaşamamak için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.
Gazi Mustafa Kemal, henüz cumhuriyeti ilan etmeden önce, İzmir’de topladığı İktisat Kongresi’nin açılışında “Ekonominin temeli ziraattir” demişti.
Geçen hafta (16 Temmuz) Balıkesir’e giderken Atatürk’ün bu sözünü anımsadım. Balıkesir, tam da bu söze uygun bir ekonomik yapıya sahip. Tarım, turizm, sanayi, hizmet sektörünün hepsi var. Ama ekonominin temeli tarım.
Tarımda büyük bir çeşitlilik var. Buğday, arpa, mısır, çavdar, çeltik, zeytin, bezelye, bakla, bamya, domates, şeker pancarı ve daha birçok bitkisel ürün yetiştiriliyor. Hayvancılığın her çeşidi var. Büyükbaş hayvancılıkta süt sığırcılığı da var, besi hayvancılığı da. Manda yetiştiriciliği de var. Küçükbaş hayvancılıkta ülkenin önemli merkezlerinden birisi. Kanatlı sektörünün kalbi durumunda. Arıcılık var. Et, süt, yumurta, bal diğer tarafta su ürünleri var. Son yıllarda seracılık yatırımları var. Çok iddialı ama dünyanın en büyük sera organize bölgesi Gönen’e kuruluyor.
Tarımsal zenginliği rakamlara yansıyor
Balıkesir’in her ilçesi tarımsal üretim bakımından ayrı bir zenginliğe sahip. Ayvalık, Burhaniye, Edremit, Gömeç zeytincilikte çok önemli. Zeytinyağı denilince ilk akla gelen Ayvalık ve körfezdeki ilçeler. Bandırma; limanıyla, su ürünleri üretimiyle öne çıkıyor. Gönen, pirinciyle.
Sadece tarımsal üretim değil; un, yağ, yem fabrikaları ile tarıma dayalı sanayisi de çok gelişmiş bir il. Tarımsal örgütlenmede, kooperatifçilikte oldukça ileride.
Coğrafi işaretli 40 civarında ürüne sahip. Edremit zeytinyağı ve Edremit Körfezi yeşil çizik zeytini Avrupa Birliği'nden coğrafi işaret tescili alan iki ürün.
Balıkesir’in 12 milyondan fazla zeytin ağacı var. 2024 verileri ile 314 bin ton zeytin üretimine sahip. Bunun 268 bin tonu yağlığa ayrılarak 50 bin ton zeytinyağı üretildi. Zeytinin 46 bin tonu da sofralık olarak değerlendirildi.
“50 Peynirli Şehir”
Hayvancılık verilerine bakıldığında 1 milyon ton civarında çiğ süt üretimi, 55 bin ton kırmızı et, 335 bin ton beyaz et, 1 milyar adet yumurta üretimi ile büyük bir üretim gücüne sahip.
Balıkesir “gastronomi kent” olarak adlandırılabilir. Sevgili Neşe Aksoy Biber ve Berrin Bal Onur’un “50 Peynirli Şehir” kitabında da yer aldığı üzere burası bir peynir cenneti.
Agro turizm potansiyeli çok yüksek. İstanbul, İzmir, Bursa gibi büyük tüketim pazarlarına çok yakın. Marmara ile Ege arasında bir köprü konumunda. Kuş cenneti bile var. Daha ne olsun?
Balıkesir için öngörüler ve çözüm bekleyen sorunlar
Tarımsal potansiyeli bu kadar yüksek Balıkesir’de, Türkiye İş Bankası Balıkesir Şubesi ile Balıkesir Ticaret Borsası’nın ortaklaşa düzenlediği “Balıkesir Bölgemiz İçin Öngörüler” toplantısına konuşmacı olarak katıldım.
Potansiyeli bu denli yüksek olan Balıkesir’in elbette sorunları da var. Toplantıda hem potansiyeli hem de sorunları, geleceğe dair öngörüleri konuştuk.
Balıkesir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çetin ve yönetimi Balıkesir’in tarımsal potansiyelini değerlendirmesi için en çok çaba gösterenlerin başında geliyor. Kendisi hayvancılıkla uğraşıyor, çiğ süt üretimi yapıyor. Borsa olarak lisanslı depo yatırımı için son aşamaya geldiklerini anlattı.
Kuruluşunun 100. Yılında 2024’ten itibaren ülke genelinde verimli ovalardaki şubelerini “tarım ihtisas Şubesi” olarak yeniden düzenleyen Türkiye İş Bankası da bu çabaya katkıda bulunmak için çalışıyor.
Türkiye İş Bankası Balıkesir Şube Müdürü Cemallettin Aydoğan bundan önce Söke Tarım İhtisas Şubesi Müdürü iken orada çiftçilerle buluşmuş, sohbet etmiştik. Balıkesir’de çiftçi bir ailenin çocuğu olan Cemallettin Aydoğan kendi memleketinde de şubedeki çalışanlarla birlikte tarıma hizmet etmeyi sürdürüyor.
Diğer birçok toplantıda olduğu gibi tarımdaki güncel gelişmeleri ve Balıkesir tarımı üzerine konuştuktan sonra katılımcıları dinledik. Görüş ve önerilerini dile getirdiler. Bazılarını özetleyerek paylaşıyorum:
Hayvancılıkta planlama yok
Mehmet Çetin (Balıkesir Ticaret Borsası Başkanı): Birçok sorun var. Ben birkaç tanesine hızlıca değinmek isterim. İki yıl üst üste ekilmeyen tarım arazilerinin kiraya verilmesi gündemde. Vatandaşın sürmediği tarlaları Tarım Bakanlığı kiraya verecek. Esas işin özü neden adam sürmüyor bu tarlayı? Kazanamadığı için sürmek istemiyor. Kiralayacak olan nasıl kazanacak?
Su sorunu çok büyük. İkizcetepeler Barajı öncelikle içme suyu amaçlı yapıldı. Ama biz bunu ne yaptık? Organizeye verdik. Kâğıt fabrikasına verdik. Bu yetmedi bir de köylere verdik. Ovaköy'deki kuyuları kapattık. Sadece oraya yüklenince 3 yıldan beri buraya tarıma işte 12- 13 tane köy var. Sulama yapılamıyor. Kendi arazilerimiz var, 3 seneden beri biz de sulayamıyoruz. 45 bin dönümlük yer duruyor. Çaygören barajımız var. Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğüne, siyasilere buradan bir taşıma yapalım dedik olmadı. Balıkesir Ovası’nda 1980 yılında kanalet sistemiyle sulama başladı. Tabii 45 yıl oldu ve ömrünü tamamladı. Balıkesir Ovası'nın da acilen kapalı sisteme geçilmesi lazım. Yoksa dediğiniz gibi suyun yarısı da yolda tükeniyor.
Hayvancılığa gelince bir defa planlama yok, günlük yaşıyoruz. Yani seneye ne yapacağız, ne yapabiliriz? Böyle bir şey yok. Yarın için bile plan programımız yok. 2010'da biraz önce bahsettiğiniz gibi sıfır faiz başladı. Herkes, işte müteahhit arkadaşlar, doktorlar, avukatlar, kuyumcusu vesaire bunlar hayvancılığa başladı. Ne yapıyoruz biz şimdi? Dışarıdan durmadan hayvan ithal ediyoruz. Süt fiyatları düşüyor. Biz bu hayvanları kesiyoruz. Süt fiyatları yükseldiği zaman tekrar Avrupa'ya yöneliyoruz. İthalat tekrar başlıyor. Türkiye'de yasak demek çok hoşumuza gitmez. Süt fazlalığı olduğu zaman dışarıdan gelen hayvana yüzde 40, yüzde 50 fon koy. Şimdi dışarıdan Uruguay'dan, Brezilya'dan besillik hayvan getiriyoruz. Bu besilik hayvanların canlı kilosunu 3,83 dolara aldı devlet. Et ve Süt Kurumu(ESK) bize 6 dolara sattı. Enflasyonu düşüreceğiz, et fiyatını düşüreceğiz. Böyle nasıl düşecek? Geçen sene ESK, 20 milyar lira kar etti. Bu para kimin parası? Bizim paramız.”
Ürettiğimizin karşılığını alamıyoruz
Sefer Göçer(Susurluk Ticaret Borsası Başkanı): “Biz ekonomide üreten bir ülke olduğumuz halde ürettiğimizin karşılığını pay olarak alamıyoruz. Alamadığımız için daha fazla üretim yapacağımız yerde geriye doğru gidiyor üretimlerimiz. Hayvancılık benim sektörüm. Susurluk'ta Küçükbaş Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi kurmaya çalışıyorum. Hayvancılık marşandiz yani tren. Arkasındaki vagonlar tarım. Tarımı kalkındıracak olan hayvancılıktır. Eğer bir ülkeyi kalkındırarak ayağa kaldıracaksanız tarıma değer vermeniz gerekir. Bizim Türkiye Cumhuriyeti'nin de sanayisi tamamen tarıma dayalı bir sanayi. Bugün demir bile topraktan çıkan bir cevher. Arpa, buğday, mısır, çavdar saydıklarınız ona keza. Hayvan yemi için olan bitkilerin hepsi topraktan gelir. Bunları birbirine entegre etmeyi başaramadığımız takdirde ne tarımda ne de hayvancılıkta başarılı olabilirsiniz. Bana göre burada bakanlığın yanlış politikaları var. Tarım Bakanlığımızın güzel projeleri var. Fakat uygulanabilirlikte yanlışlık var. Mesela Türkvet diye çok güzel bir sistemimiz var. Ama uygulamaya geldiğinizde Türkvet’teki hayvan varlığı ile ülke genelindeki birbirini tutmuyor. Mesela köye dönüş projeleri çıkarmışlar. Ben hepsini inceledim. Size 30 tane koyun vereyim köyünüze gidin diyor. Peki 30 koyunla geçinebilecek misiniz? Geçinemeyeceksiniz. Geçinemeyecek genç kalkıp Balıkesir'den veyahut da bir ilçesinden oradaki ortam varken kırsalda yaşar mı? Hangimizin evladı yaşar? Öncelikle kırsalı yaşanılır hale getirmek gerekir.”
Su, en büyük sorun
Nazmi Yarış (Balıkesir Sanayi Odası Başkanı): “Su en büyük problemimiz. Özellikle İkizcetepeler Barajı’nda su seviyesi yüzde15'e düştü. Herhalde birkaç ay içerisinde yağmur yağmazsa susuz kalacağız. Bu sulama sistemlerinde de tabii sıkıntı yaratıyor. Damla sulama değil de vahşi sulama ağırlıklı olarak kullanılıyor gördüğüm kadarıyla. Biz yatırım tercihi yaparken çok su kullanan firmaları tercih etmemeye çalışıyoruz.”
Tarım makinalarında KDV sorunu çözüm bekliyor
İsa Tamer Çelik: “Tarım makinesi sektöründeyim. Herkes tarımı konuşur ama makineyi bir türlü konuşmaz. Bizim de kendimize göre bir sürü sıkıntılarımız var. Biz de Tarım Bakanlığı ile Sanayi Bakanlığı arasında sıkışmış bir sektördeyiz. Makineyi anlatıp TSE'yi almaya çalışıyoruz. Kalite belgesi almaya çalışıyoruz. Bir sürü dertlerimiz var. Ama bunun yanında mesela benim KDV sorunum var. KDV alacaklarımı bir türlü tahsil edemiyorum. Ettiklerimin dışındakilerin işte hani birikenler dediğimiz devreden KDV ile ilgili bunu biz Sanayi Bakanlığı'na da yazıyoruz. Tarım Bakanlığı'na da iletmeye çalışıyoruz ama bir türlü hayata geçmiyor. Onun dışında hani hep diyorlar ya biz çiftçimizin yanındayız. Aslında biz makine üreticisi olarak çiftçinin yanındayız. Yani biz destekliyoruz çiftçimizi. İhracat yapmaya çalışıyoruz. Karbon salınımıyla ilgili sıkıntılarımız var. Şimdi yeni bir genelge çıktı. Gürültüyle ilgili sıkıntımız var. Çevre ile ilgili. Bu mevzuatlarla özellikle bir de kayıt dışı ile ilgili çok sıkıntımız var.”
Küçük aile işletmeleri destek alamıyor
Yusuf Şanlı: “Balıkesir'deki toplam hayvansal üretimin yüzde 15'ini büyükbaş işletmeler, büyük çiftlikler, kalan yüzde 85'lik kısmı da aile işletmeleri 1 ile 20 baş arası hayvanı olanlar gerçekleşiyor. Ancak bu 1 - 20 baş arasındaki hayvan işletmeleri devletten gerekli desteği alamıyor, finansman desteği alamıyor. Çünkü şekil ve koşul şartları itibariyle bunların teminatla ilgili bir sürü problemleri var. Biz bununla ilgili Cumhurbaşkanına bundan 5 yıl öncesi bir sunum da bulunduk. Bir netice alınmadı. İkincisi bunlar devlet desteklerinden çoğu faydalanamayan işletmeler.
Toprak birleştirmesi en büyük problemimiz. Parçalı araziler nedeniyle hayvancılık ve tarım gittikçe geriye gitmeye başlıyor. Benim yerlerim dahil biz işleyemiyoruz. Biz 15 - 20 yıldan bu yana tarım yapamıyoruz. Neden? 150 dönüm arazi 30 parça. Dolayısıyla işin maliyetinden, fiyatların geride kalmasından dolayı üretim geriliyor. Bu sebepten dolayı ve bunun üstüne bir de kuraklık çıkmaya başladı. Su problemi var. Balıkesir daha iyi yerlere gelebilir. Ama maalesef özellikle üretimi asıl yapan insanların desteklerden faydalanamadığı, bir ortamda üretim istenilen seviyede olamıyor. Aile işletmelerini verimli hale getirmekten başka çaremiz yok.”
Buğday ithalatı artarken un ihracatı geriliyor
Mustafa Madak( Ege Un Sanayicileri Derneği Başkanı): “Tarım Bakanlığı ile iki hafta önce yaptığımız toplantıda bize söylenen buğdayda bu yıl 18 milyon 400 bin ton bir rekolte öngörüsü var. Şu anda bakıyorum, verimler ve kuraklıktan kaynaklı ciddi rekolte düşüşleri var ve ithalat başladı tekrar. Gemiler şu anda bile biraz önce üç tane gemi limana geldi. Türkiye, şu anda dünyada buğday ithalatında üçüncü ülke konumuna geliyor ve aşağı yukarı 7,5 milyon ton ithalat olacak. Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek rakamlarından biri. İthalata dayalı çalışıyoruz. İthalat olmasa burada uncu arkadaşlarımız var. Bizim un yapmamız ve fırınlara sevk edip ekmek çıkması biraz zor. Bir süne belası var. Yıllar yıllar geçti çözemedik. Afrika'da bile süne yok. Biz de var. Türkiye’de 480 taneye yakın un fabrikası var,130 tanesi çalışıyor. İlk 6 ayda ihracatta yüzde14 kayıp var. İkinci 6 ayda da tahminen yüzde 40'lara çıkacakmış. Öyle gözüküyor ki kaybedilmiş bir yıl. Böyle giderse dünya şampiyonluğu da kaybedilmiş olacak. Önlem yok. Kredi erişimi yok. Onun haricinde kaliteli eleman yok. Eleman bulamıyoruz. Bulsak bile rakamlar aldı başını gitti. Öyle asgari ücretle eleman çalıştırmak zaten vicdanen bize yakışmaz.”
Eğitim olmadan tarımda başarı olmaz
Balıkesir Sanayici ve İş İnsanları Derneği Başkanı Selçuk Savaş, tarımsal eğitim için Tarım meslek liselerinin önemine değinerek Savaştepe’de bu konuda yaptıkları çalışmaları anlattı. Öğrencileri İtalya’ya götürerek orada tarımın nasıl yapıldığını gösterdiklerini ve çok yararlı bir çalışma olduğunu belirterek: “Onlar bizim geleceklerimiz, tarımda yeni nesil çiftçilerimiz, eğitimli insanlarımız olacaklar. Tarımda da benim şahsi gördüğüm eğitimli bir yapıya dönüşemezsek Bu sorunlar git gide artacak. Onları sahip çıkmamız lazım. Onların ihtiyaçlarını hep beraber dile getirip hep beraber de çözüm üretmemiz gerekiyor.”
Balıkesir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Türker sulama sorununa dikkat çekerek 2009-2010 yıllarında “bir damla bin verim” projesi ile kentteki 900 köyü tek tek gezerek suyun verimli kullanılmasının önemini anlattıklarını ve birçok çiftçiyi damla sulama sistemini kullanmaya ikna ettiklerini söyledi.
Türkiye İş Bankası Tarım Bankacılığı Bölümü’nden Ahmet Nazım Turgut, bankanın tarım bankacılığı konusundaki çalışmalarını anlattı. Türkiye İş Bankası Bölge Satış Müdürü Muhammed Hakan Karagöz Balıkesir’e hizmet için her Türklü çabayı gösterdiklerini anlattı.
Özetle, Balıkesir'de un var, helva var, şeker var, daha da fazlası var. Bu varlık içinde yokluk yaşamamak için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.
Çiğ süt fiyatından memnun olan yok
Balıkesir’deki toplantı öncesi yemek yerken Ulusal Süt Konseyi’nin çiğ süt referans fiyatına ilişkin açıklaması geldi. Yüksek sesle masadakilere okudum. 1 Ağustos’tan geçerli olmak üzere çiğ süt referans fiyatının litre başına 18 lira 35 kuruş olarak belirlendiğini söyledim. Bir anda herkesin yüzü asıldı. Kimse fiyatı beğenmedi. 1 Ocak 2025’ten beri litre başına 17 lira 15 kuruş olan çiğ süt referans fiyatına sadece 1 lira 20 kuruşluk artış oldu. Üstelik 1 Ağustos’tan geçerli olmak üzere. İlk söylenen; “fiyat çok düşük”, “Bu fiyattan süt parası çiftçinin cebine eylül2den önce girmez, ama marketler yarın fiyatı artırır” oldu. Masada büyük çiftlik sahibi de, yem üreticisi de vardı. Kimse memnun olmadı.