Cumartesi sabahı Azerbaycan ve Ermenistan arasında ABD’de imzalanan anlaşmayla güne uyandık. Neresinden bakarsak bakalım, kuzeyimizde ve güneyimizdeki savaşlar devam ederken otuz yılı aşkın savaşan iki ülkenin barışı tahsis etmesi sevindirici bir haberdi.
Biz bu zamana kadar iki ülke liderini bir arada Rusya lideri Putin’in yanında görmeye alışıktık lakin bu sefer iki lider kilometrelerce uzakta ABD’de bir araya gelmişlerdi. Peki, bir anda nasıl bu duruma gelinmişti?
Resmi dünya haritasında Kafkasya bölgesine doğru büyüttüğümüzde; aslında Kafkasya’daki jeopolitik gelişmeler uzun süredir baş döndürücü şekilde devam ediyordu. Önce Ermenistan 2023 yılından başlayan süreçte Rusya’dan uzaklaşmaya ve akabinde 2024 yılında Azerbaycan’a ait uçağın düşürülmesinden sonra Rusya-Azerbaycan ilişkileri yara almaya başladı.
Bu süreçte Ermenistan’ın ABD ile stratejik ortaklık imzaladığını ve Fransa ile de bir takım askeri iş birliği anlaşmaları imzaladığını basından takip etmiştik. Son aylarda da Rusya ile Azerbaycan arasında gerilimi tırmandıran gelişmeleri gerek yerel gerekse uluslararası kamuoyunda görmüştük.
Gelinen noktada; Rusya’nın arka bahçesi olarak gördüğü ve otuz yılı aşkın süredir düşman olan iki ülke ABD’de bir araya geldiler ve taslak diyebileceğimiz anlaşmaya imza attılar. Bu anlaşma çerçevesinin en önemli maddelerinden biri de tabi Zengezur koridoruydu.
Bu yazımda, bu zamana kadar ismini Zengezur Koridoru olarak bildiğimiz lakin Azerbaycan ve Ermenistan’ın ABD’de parafe ettiği anlaşmayla Trump Uluslararası Barış ve Refah Koridoru (TRIPP)’u olarak adlandırılan güzergâhın önemine ve detaylarına bakmaya çalışalım istedim.
Öncelikle belirtmemiz gereken hususlardan biri ABD Başkanı Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın imzaladığı evrak bir anlaşma değil barış çerçevesinin paraflanması işlemidir.
İki ülke arasında hala üzerinde anlaşılamayan konular var. Mesela, Azerbaycan Ermenistan’dan anayasa değişikliği yapmasını istiyor. Ermenistan Anayasası’nda bulunan ‘’toprak talebinin’’ anayasasından kaldırmasını bekleniyor. Paşinyan ise anayasa değişikliği için 2027 yılını işaret etmeye devam ediyor.
Rusya, İran ve Çin rahatsız!
Gelelim asıl konumuza. Zengezur Koridoru anlaşması Rusya başta olmak üzere İran ve Çin’i de rahatsız ediyor. ABD bu hamleyle Kafkasya’da küçükte olsa toprak sahibi oluyor. Eğer bu anlaşma yürürlüğe girerse ABD bir yönüyle İran’ın da komşusu olmuş olacak.
İran bu koridorla birlikte Ermenistan’la sınırının olmayacağını ve Azerbaycan ve Türkiye’nin bu işten kazançlı çıkacağını düşünüyor. Hamaney’in danışmanı Ali Ekber Velayeti “Trump’ın istediği koridora Rusya olsa da olmasa da izin vermeyeceğiz. O koridor Trupm’ın askerlerine mezar olacak’’ dedi.
Çin’i rahatsız edebilecek hususların başında, bu koridorun uzun süredir ciddi emek ve para harcadığı Kuşak-Yol Projesi’ne komşu olması. Diğer taraftan da Çin uzun süredir Orta Asya ülkeleriyle yürüttüğü siyasi ve ekonomik ilişkilerin sekteye uğraması. Bildiğiniz üzere Çin’in bu ülkelerde birlikte oluşturduğu C+C5 oluşumu vardı. Çin’i bekleyen tehditlerden biri Çin’in Orta Asya’da kurduğu hegemonyanın azalması olabilir.
Bu durumdan en büyük rahatsızlığı duyacak ülkeyse tabi ki Rusya. ABD Rusya’nın arka bahçesi olarak gördüğü Kafkasya’ya yerleşmesi Rusya için büyük bir tehdit. Rusya’nın Ermenistan’da askeri unsurlarının olduğu hepimizin malumu. ABD bu süreçten sonra Ermenistan’da askeri bir üs kuracak mı bunu da önümüzdeki yıllarda göreceğiz.
Görünen o ki Azerbaycan ve Ermenistan Rusya’nın dümen suyundan çıktılar. Yapılan bu çerçeve sözleşmeyle birlikte ABD’nin Azerbaycan üzerindeki yaptırımlarını kaldırdı. Batı ile ilişkileri gelişen Azerbaycan’ın ve Ermenistan’ın NATO üyesi olma ihtimali de Rusya’yı tehdit eden diğer bir konu başlığı.
Paşinyan’ın işi kolay değil
Bu çerçeve sözleşme iki ülke arasında anlaşmaya dönerse bölgenin kalkınması ve refahı için önemli bir adım olacaktır.
Lakin uzmanlar Paşinyan’ın işinin kolay olmadığını söylüyorlar. Ermenistan Başbakanı Paşinyan Ermenistan’ın tek bir müttefike sırtını dayamasının doğru olmadığını birçok kez dile getirmişti. Yurt dışındaki Ermeni diasporası ve ülke içindeki Rus yanlısı grupların reaksiyonları ve Paşinyan’ın tutumu önemli. Açık söylemek gerekirse Paşinyan bu zamana kadar iyi dayandı.
Yapılan anlaşmanın detayları tam olarak belli değil lakin benim anladığım Zengezur Koridoru’nun tamamının değil Ermenistan’dan geçen kısmının 99 yıllığına ABD’li firmalarına verildiğidir.
Ülkemiz ihracatı açısından önemi
Anlaşmanın detaylarına vakıf olmadan yapılan her yorumun prematüre değerlendirme olacağını düşünsem de anlaşmaya varılması halinde ülke ihracatımız açısından muhtemel sonuçlarını değerlendirmeye çalışalım.
Bu anlaşma yürürlüğe girer ve özellikle Ermenistan tarafındaki demir ve karayolları başta olmak üzere alt yapı tamamlanırsa, ülkemizin Ermenistan, Azerbaycan ve diğer Türki Cumhuriyetlere olan lojistik imkân ve kabiliyetleri artabilir, navlun süreleri kısalabilir ve navlun maliyetleri azalabilecektir.
Azerbaycan-Ermenistan arasında imzalanacak anlaşmayla birlikte Türkiye-Ermenistan ilişkileri de normale dönecek ve sınır kapıları açılacaktır. Daha önce Gürcistan ya da İran üzerinden Ermenistan’a giden Türk ürünleri direkt olarak Ermenistan pazarına ulaşacaktır. Bu sayede daha rekabetçi olacak olan Türk ürünlerinin 3 milyon nüfusa sahip Ermenistan’da pazar payı büyüyecektir. Bir rakam vermek zor olsa da Gürcistan ile mukayese edersek 2-3 milyar dolar ihracatımıza pozitif etki yaratabilir.
Bununla birlikte Avrupa’dan Orta Asya’ya, Orta Asya’dan Avrupa’ya yapılacak olan ihracatlarda ülkemiz lojistik avantaj kazanacaktır. Tarih boyunca lojistik yolunda bulunan ülkelerin zenginleştiğini düşünürsek ülkemizin bu bağlantı yolundaki rolüyle önemli kazanımlar elde edebileceğini düşünüyorum.
“Anlaşma imzalandı, her şey yoluna girdi’’ gibi bir hava olmasına rağmen anlaşmanın sağlanması için hala uzun bir yol olduğunu söylemek lazım. ABD Kafkasya’ya bir şekilde girdi lakin kalabilecek mi bu bir soru işareti.
Bazı uzmanlar bu anlaşmada İsrail ve Türkiye faktörünün göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyor. İsrail ile Azerbaycan arasında son yıllarda gelişen siyasi, ekonomik ve savuma sanayisi ilişkilerinin ABD’nin devreye girmesinde önemli olduğuna vurgu yapıyorlar.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliev’in Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Erken bir yorum yapma riskini göze alarak; bölgede Rusya ve İran’a karşı ABD, İsrail, Azerbaycan ve Ermenistan arasında bölgesel bir birlik olabilir. İsrail-Hamas Savaşı biter ve Filistin ülke olarak tanınırsa Türkiye’nin bu denklemde nasıl yer alacağını da merak etmiyor değilim.
Ülkemiz Türkiye dış politikada küresel ve bölgesel konularda son derece titiz ve akılcı hareket etmeye devam ediyor. İçerde ekonomimizin de yoluna girmesiyle üretimde ve ihracattaki durağanlığın arkasından büyük bir sıçrama gelebilir. Yazıma son verirken tam da bu nedenden dolayı yaşanan tüm zorluklara rağmen Türk sanayisini ayakta tutmak, güçlendirmek, sanayideki dönüşümü yakalamak daha aydınlık bir Türkiye ekonomisi için kritik derecede önemli olduğunu söylemek isterim.