ALİ AYAZ
Yatırımların KDV iadesi zorlaştı. KDV iadesinde yeni dönem: 4 Eylül 2025 sonrası KDV iade başvurularında ATİK’ler artık sınırlı ve kümülatif yöntemle hesaplanacak. Yeni tebliğ devreden KDV’yi artırabilir.
KDV iade tutarının hesabında, önce işlemin bünyesine doğrudan giren harcamalar nedeniyle yüklenilen KDV, daha sonra ilgili dönem genel imal ve genel idare giderleri için yüklenilen KDV’den pay verilir. Bu şekilde hesaplanan tutarın, azami iade edilebilir KDV tutarını (işlem bedelinin %20’si) aşmaması halinde, azami iade edilebilir KDV tutarına kadar amortisman tabi iktisadi kıymetler (ATİK) dolayısıyla yüklenilen KDV’den iade hesabına pay verilebilir. ATİK’ler sebebiyle yüklenilen KDV’den iade hesabına pay verilmesi için ATİK’in iade hakkı doğuran işlemlerde fiilen kullanılması şartı bulunmaktadır.
Gelir İdaresi Başkanlığı, 4 Eylül 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 55 seri no.lu Tebliğ değişikliği ile iade edilecek KDV tutarının hesabında ilave kısıtlamalar getirdi. Öncelikle, ATİK’lere ilişkin yüklenilen KDV tutarından iadeye verilecek payın hesabında, kümülatif oranlama yönteminin seçilmesine karar verdi.
Buna göre, ATİK’in aktife alınarak fiilen kullanılmaya başlandığı dönem dahil her dönem, kümülatif olarak iade talebine konu işlem bedelinin toplam işlem bedeline oranlanması suretiyle, ATİK’e ilişkin yüklenilen KDV’den iadesi talep edilebilecek toplam KDV tutarının belirlenmesi gerekiyor. Daha sonra, toplam iade edilebilecek KDV tutarından, önceki dönemlerde iade edilen KDV tutarı düşülerek, ilgili dönemde iade hesabında dikkate alınabilecek KDV tutarı belirlenecektir.
Bu durumda, ATİK’e ilişkin yüklenilen KDV’den iade hesabına verilecek toplam tutar, iadeye konu işlem bedelinin toplam işlem bedeline oranı ile sınırlı olacaktır. Sonraki dönemlerde, iadeye konu işlemlerin toplam işlemler içerisindeki payının azalması durumunda, ATİK’ten iade hesabına pay verilmeyecektir. Bu oranın, daha sonra iadeye konu işlemler lehine değişmesi halinde yeniden iade hesabına pay verilebilecektir.
Diğer taraftan, iadeye konu işlem bedelinin toplam işlem bedeline oranlamasında, ilgili dönemde ATİK kullanılarak yapılan üretim miktarları değil, iadeye konu veya olmayan satış tutarları dikkate alınacaktır. Detaylar için tebliğde yer verilen örnek incelenebilir.
Hesaplamaların her ay ve her bir ATİK için ayrı ayrı ve kümülatif olarak yapılacak olması, zaten zor olan iade hesabını büsbütün karmaşık ve külfetli bir iş haline getireceğini söylemek gerekir.
4 Eylül 2025 ve sonrasında yapılan KDV iade başvuruları yeni usule tabi olacak
Tebliğe göre yapılan düzenleme yayımı tarihi olan 4 Eylül 2025 tarihinde yürürlüğe girmiş. Bu durumda, 4 Eylül 2025 ve sonrasında yapılan KDV iade başvurularında, iade tutarının yukarıda yer verilen yeni düzenlemeye göre hesaplanması gerekiyor. Dolayısıyla, Eylül 2025 öncesi dönemlere ilişkin 4 Eylül 2025 ve sonrasında yapılan iade başvuruları da yeni usule tabi olacak.
Yapılan düzenleme, ATİK’lerden iade hesabına verilecek paya ilişkin tamamen yeni bir yaklaşım getirmiş. Bu sebeple düzenlemenin, İdarenin usul ve esas belirleme yetkisi kapsamında düzenleyici tebliğ kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bundan hareketle, yapılan düzenlemenin geçmiş dönemlere ait sonuçlanmış veya 4 Eylül 2025 öncesi başvurusu yapılan ve işlemleri devam eden iade dosyalarına uygulanması söz konusu değildir.
Düzenleme devreden KDV tutarını artırabilir
Yeni sistemin getirdiği önemli iş yükü ve incelemelerde eleştirilebilirim endişesi, işletmeleri bazı ATİK’lerden iade hesabına pay verilmemesi tercihinde bulunmaya zorlayabilir. Bu da devreden KDV tutarını artıracaktır. İşletmelerin finansmana erişiminin güç olduğu ve faiz oranlarının yüksek olduğu bu günlerde, bu konu işletmeler için önemli bir gündem maddesi olabilir.
ATİK alımında KDV istisnalarından yararlanmak kritik hale geldi
KDV Kanununda ATİK alımlarına ilişkin bazı KDV istisnaları tanınmış durumda. Dolayısıyla, ATİK’lerin öncelikle KDV ödemeksizin alınması yolunun tercih edilmesi gerekir. Bunun mümkün olmaması halinde, ATİK’lere ilişkin yüklenilen KDV’nin, iade hesabından pay vermek suretiyle mahsubu değerlendirilmelidir.
Bu kapsamda, yatırımların KDV Kanunu’nun 13/d ve geçici 37’nci maddelerinden yararlanılarak yapılması devreden KDV’den kaynaklanan finansman giderlerini azaltacaktır.
“Azami iade edilebilir vergi” tutarı KDV’siz alımlar düşülerek hesaplanacak
55 seri no.lu Tebliğ’de, KDV ödemeksizin temin edilen mal ve hizmet alımlarına ilişkin KDV iadesinde, iade hakkı doğuran işlem bedeli ile KDV’siz yapılan alım bedeli arasındaki farka genel vergi oranı uygulanmak suretiyle azami iade edilebilir KDV tutarının bulunacağı düzenlenmiştir.
Örneğin, DİİB kapsamında KDV ödemeksizin satın alınan 10 milyon TL tutarındaki bir hammadde ile üretilen ürünlerin 50 milyon TL’ye ihraç edilmesi halinde, azami iade edilebilir KDV tutarı 8 milyon TL (40 X %20) olarak dikkate alınacaktır. Dolayısıyla, ATİK’lerden verilecek pay ile birlikte azami iade edilebilir KDV, 8 milyon TL ile sınırlı olacaktır. Aynı şekilde hurdadan üretilen ürünlerin iadeye konu olacak şekilde satışında da bu kısıtlamaya dikkat edilmelidir.