Bildiğinin tek doğu olduğuna inanlardan daha tehlikeli silah icat edilememiştir.
Bu köşede 15 Mayıs 2025 günü, “Asya Nasıl Başardı?” kitabındaki bir saptamayı paylaşmıştım: “Ekonomik dönüşümde tarımın muazzam önemi asla unutulmamalı!”
Mardin’de ve Adıyaman’da yapılan “ arayış toplantılarında” tarımsal üretimin önemini bir kez daha gözlemledim. Ülkemizde ekonomik dönüşümde “ tarımsal üretim” konusunda almamız gereken uzun bir mesafe olduğunu zihnimde bir kez daha pekiştirdim.
Adıyaman’da badem, nar ve tütün konusunda ikişer üreticiyle görüştüm. Bu görüşmeler sonunda ulaştığım düşünceyi paylaşmalıyım: Tarımsal üretimde, gelenek taassubundan, uyuşturucu alışkanlıklardan, ezberlerden, bilimle değil görgüyle düşünmekten kendimizi arındırmazsak, ekonomik dönüşümde mütemadiyen tökezleyeceğiz.
Adıyaman’dan Malatya’ya giderken Karadağ vadilerindeki Algan ve Rezip köylerinde iki üreticiden tütün konusunda saha bilgisi aldım: Ovada ve dağlık alanda üretilen tütünlerin farklı kalitede olduklarını, üretim metotlarının değişik olduğunu, fiyat-maliyet dengeleri farklı oluştuğunu öğrendim. Yörede tütün yetiştirme ve pazarda satmanın serbest, satın alıp başka yere götürmenin ise yasak olduğu söylendi. Yasal düzenlemeyi ayrıntılarıyla bilmediğim için itiyatla söyleyeceğim; 1980’ler öncesinde Kilis’te olduğu gibi mağazalarda satış serbest, yolda jandarma yakalarsa kaçakçılık işleminin yapılması gibi bir durum söz konusu. Bu durum, kaçakçılığı özendirdiği gibi, masum insanların da gereksiz yere cezalandıran bir yapı olarak değerlendiriliyor.
Mikroklima etkileri
Nar üretiminde ağaç başına verimi etkileyen “iklim koşulları”, “mikroklima etkileri”, artan üretimi değerlendirecek “depolama ve lojistik sistemleri” eksiklikleri, “pazarlama ve satış sisteminin” boşlukları nedeniyle “ üreticinin tüccara mahkum edilmesi”, “sulama sisteminin olmaması ve maliyetinin yüksekliği”, “ürüne uygun finansman araçlarına erişilebilirlik” yetersizlikleri, “normal ve erkenci nar üretiminin” değişik ihtiyaçları nedeniyle nar bahçelerinde ağaçların söküldüğü bize aktarılan oluşumlar. Benzer durumlar “badem üretimi” için de geçerli. Ayrıca, vadilerde ve platonun görece yüksek yerlerinde nar ağaçlarının “erken uyanması ve bahar donmaları” nedeniyle küresel rekabete uygun maliyette üretilemediğinin de altı önemle çizilen hususlar.
“Sünger projelerin” önemi
Adıyaman’da nar ve badem gibi alternatif ürün alanlarında çok ciddi bir planlamaya ihtiyaç olduğunu; kapalı nar ve badem bahçelerinin “tarımın muazzam etkisine” -tarım projeleri genellikle ‘sünger projelerdir’; geçiş süreçlerinde büyük sıkıntılar yaşanmasını frenler ve gıda arzu güvenliğini sağlar- katkılarını dikkate alarak yapılması gereken örgütlenme, araştırma ve uygulamalarla ilgili düşündüklerimi tartışalım diye paylaşmak istiyorum:
1- Yörenin “iklim koşulları” geçmişten bugüne iyi analiz edilmeli, küresel ölçekte iklim değişikliğinin yörede önerilen ve desteklenen ürünlere olası etkileri net bilgiye dönüştürülmeli.
2- Ekilebilir ve dikilebilir toprakların “topografyası” birebir analiz edilerek; vadilerde ve yamaçlarda, düze alanlarda ekimi ve dikimi yapılacak bitkinin etkileşimi, “ mikroklimatik özelliklerin” yarattığı sonuçlar analiz edilmeli, net bilgi el altında hazır olmalı; dinamik bir anlayışla sürekli yenilenmeli.
3- “Toprak bileşenleri” mutlaka analiz edilmeli; fiziksel yapı ile bileşenlerin üretimi yaygınlaştırılacak bitkiyle etkileşimi hakkında net bilgi sahibi olunmalı ki, bugün gözlemlendiği gibi ağaç dikip on yıl sonra sökmek zorunda kalmak gibi büyük israfın tuzaklarına düşülmesin.
4- Belli bir yörede yeni ürünleri destekleyerek ekim ve dikim alanlarını yaygınlaştırma önemli bir adım. Yörede uygulanacak “teknoloji verimi, hasat verimi, depolama sistemleri ve lojistik altyapısı” bağlamı da yapılacak yatırımlarda karar değişkeni olarak değerlendirilmeli.
5- Küresel ölçekte yapılan üretim dikkate alınarak, ekilen ve dikilen ürünler piyasaya çıktığı zaman, küresel rekabete uyum için “destekleme süreci” başından belirlemeli; “destek sistemine aşırı bağımlı yapılar” kolektif kaynaklardan aldığı payı sürekli büyüten bir oluşuma izin verilmeli, “stratejik ürün” tanımı ve “destek koşulları” net olmalı.
6- Yerelde iklim etkilerinin haritalandırılması, toprak özellikleri, toprak-bitki etkileşimi, ürün yetiştirme, hasat, hasat sonrası işlemler, ürüne değer kazandırıcı altyapılar, pazar ve satış koşullar, kırsal nüfusta azalış ve yaşlanma olgusu, işgücünde teknoloji ikamesi ve verimi etkileyen bütün girdilerde uluslararası rekabet-odaklı analizler, bilgiler ve uygulamalar bir “ana plana” göre yapılmalı.
7- Tarımsal üretimle ilgili kamu birimlerinde çalışanların eğitimi yenilenmeli, ana planın gösterdiği doğrultuda donanımlı insan sorununa öncelik verilmelidir. Sadece kamu görevlisinin rehberliği yetmez; doğrudan üreticilerin ve üretici örgütlenmelerinin tarımsal üretim araştırmalarına, planlamasana, uygulamalara ve gözetim ve denetimine aktif katılımları sağlanmalı.
Adıyaman’da tarımın ekonominin dönüşümüne katkı yapması için önerdiklerimizin eksikleri ve yanlışları vardır; tartışmaya açıktır. Tarımsal üretim konusunda önerilenleri gerekçelere dayalı sorgulamıyorsak, bu “kendi bildiğini tek doğru” sananların sayısını artırır. Unutmayalım ki, kendi bildiklerini tek doğru sananlardan daha tehlikeli silahı insanoğlu icat edememiştir.