Anadolu Yayıncılar Federasyonu toplantısına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Yılmaz, Merkez Bankası’nın toplumsal kredi notu adlı bir konu üzerinde çalışma yaptığını söyledi. Sistemin temelinin, belli alanda kredi veren bankaları düzenlemelerle teşvik edeceklerinin altını çizen Yılmaz, “Batı’da bu tür uygulamalar var. Şöyle diyelim ki teknolojik yatırımlara siz daha fazla kredi verilmesini istiyorsunuz veya sosyal bir takım konulara da sosyal açıdan önemli gördüğünüz bir takım işlere daha fazla kredi sağlanmasını istiyorsunuz. Bankacılık sistemi kanalıyla. Bunu yapan bankaların karşılık oranlarını ayarlayabiliyorsunuz. Büyüme performanslarına daha fazla esneklik sağlayabiliyorsunuz. Yaptığınız düzenlemelerle tabii objektif bir şekilde ölçerek bu çalışmayı Merkez Bankamız, Bankacılar Birliği’yle bankalarla birlikte yürütüyor” değerlendirmesinde bulundu.
"KKM ihtiyaçtı, görevini ifa etti"
Cevdet Yılmaz, KKM’yi ani bir şekilde bitirme perspektiflerinin kesinlikle olmadığını söyledi. Mekanizmayı aşamalı şekilde kullandıklarını bildiren Yılmaz, bunun daha küçük ölçekli, kamuya risk oluşturmayan şekilde finansal sistem içinde her zaman bir enstrüman olarak düşünülebileceğini bildirdi. KKM’nin aşağıya doğru inmeye başladığını belirten Yılmaz, bu sürecin belli bir seviyeye kadar devam edeceğini bildirdi. Yılmaz, “Bankacılık sektörü, finans sektörü bunu bir enstrüman olarak kullanmak istiyorsa her zaman kullanabilir. Yani bu sonuçta mudilere, hesap kayıtlarına sunulan bir alternatif. Ama çok ağırlıklı hale geldiği zaman daha çok tartışma oluşturuyor” değerlendirmesinde bulundu.
Her enstrümanı zamanına, yerine göre değerlendirmek gerektiğini dile getiren Yılmaz, “O gün için bir ihtiyaçtı. Ve görevini ifa etti. Şimdi farklı bir çerçevede devam ediyoruz. Yani o gün yanlıştı diye ben düşünmüyorum doğrusu. Günün ihtiyaçlarına bakmak lazım. O günün şartlarına bakmak lazım. Kur koruma bir mevduat o gün devreye girmemiş olsa kamu, yaşayacağımız kur şokunun getireceği maliyeti düşündüğünüz zaman, buraya ödediğimiz maliyet ondan çok daha düşük” dedi.
“Reel sektörü desteklemeyi sürdürüyoruz”
KKM yanı sıra reel sektörü desteklemeye devam ettiklerinin altını çizen Yılmaz, Mayıs’ta 9,1 trilyon lira olan kredi hacminin 17 Kasım itibarıyla 11,1 trilyon liraya çıktığını, işletmelere kullandırılan net kredi miktarının 500 milyar lira olduğunu söyledi. Bunun 189 milyar lirasının da KOBİ’lere kullandırıldığını söyleyen Yılmaz, bankaların sermaye yeterlilik rasyosunun da yüzde 18,5 seviyesinde olduğunun altını çizdi.
“Fiyatlar düşmezse yüksek artış ta yapsanız satın alma gücü eriyor”
Ücret artışlarına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Cevdet Yılmaz, asgari ücretle ilgili olarak esas olanın vatandaşın satın alma gücünün artırılması olduğunu belirtti. Yılmaz, “Dolayısıyla enflasyonu düşürme perspektifimiz aslında kalıcı bir şekilde refah artışının önünü açan bir perspektif. Bunu yapmadığınız sürece çok yüksek artışlar da yapsanız sonuçta enflasyon bunun satın alma gücünü eritiyor zaman içinde. Kalıcı bir şekilde refah artışı yapmanın yolu enflasyonu düşürmekten geçiyor” dedi. Bu konuda toplumun tüm kesimlerinin uzlaşması gerektiğine değinen Yılmaz, “Gerektiğinde bazı fedakârlıkların da yapılması gerekiyor. Başka türlü bu bir toplumsal fedakârlık da gerektiriyor enflasyonla mücadele. Kısa vadede belki bazı zorluklar yaşayacağız ama orta-uzun vadede daha sağlıklı bir şekilde refahımızı arttırmış olacağız” ifadelerini kullandı.
Siyasetçiler olarak kendileri de dahil olmak üzere herkese bir sorumluluk düştüğünü vurgulayan Yılmaz, “Sağlıklı analizler yapıp vatandaşımıza bizim her şeyin artısını, eksisini göstermemiz lazım ki vatandaşımız da tercihini buna göre yapabilsin, gerçekleştirebilsin. Yani belli bir kesime sadece bir şey yapıp diğer toplumsal kesimlere yapmazsanız dengeyi bozmuş olursunuz. Bir şey yapılacaksa bütün toplumsal kesimlere belli bir denge içinde, bir adalet ölçütü içinde yaklaşılması gerekiyor” dedi.
“DERS KİTAPLARINA UYMASA DA ENFLASYON VE BÜYÜME AÇMAZI YOK”
Pratikte enflasyon ve büyüme arasında bir açmaz olmadığına vurgu yapan Cevdet Yılmaz, 2003-2007 döneminde hem enflasyonun düştüğünü hem de yüksek büyüme sağlandığını hatırlattı. “Demek ki pratikte bu iş aynı anda olabiliyor. Nasıl oluyor? İstikrar oluyor, güven ortamı oluyor, sermaye daha fazla ülkeye cezbediliyor vesaire. Yani bir takım şartlar oluştuğunda hem istikrarı sağlamanız hem de büyümeyi sürdürmeniz mümkün. Bu ders kitaplarındaki o genel teorik çerçeveye çok uymuyor gibi görünse de pratikte mümkün” Yılmaz, “Büyüme önemli değil, istihdam önemli değil, sosyal dengelerin hiçbir önemi yok diye bakarsanız bir yılda düşürürsünüz yani. Ama bu 10. kattan birini aşağıya atmak gibi bir şey olur. Bir anda bir sürü sorun yaşarsınız, sosyal sorun yaşarsınız ve ciddi anlamda toplumu yaralarsınız” değerlendirmesinde bulundu.
“Dezenflasyon döneminde yüzde 25 kira sınırına ihtiyaç olmayacak”
Kiralarda ilgili yüzde 25 artış sınırına değinen Yılmaz, “Muhtemelen bu dezenflasyonist döneme girdiğimiz bir ortamda artık böyle bir ihtiyacımız kalmayacak önümüzdeki dönem. 2024’ün ortalarından itibaren zaten ciddi anlamda bir dezenflasyon sürecine girmiş olacağız. Böyle bir tartışmaya da ihtiyaç kalmayacak diye düşünüyorum” dedi. İkinci konut kredisinin zorlaştırılmasına atıfta bulunan Yılmaz, ilk defa TOKİ’ye geçen yıl bütçeden kaynak ayrıldığını, bununla sosyal konutlar yapılacağını bildirdi. Yılmaz, sosyal konut arzını artırmadan kredi imkanı sağlamanın fiyatları artıracağını anlattı.
“EYT’den sonra denge bozuldu”
Sürdürülebilirlik açısından emeklilikle ilgili primle ücretler arasında aktüeryal denge olması gerektiğinin altını çizen Cevdet Yılmaz, emekli maaşlarının normalde 3-4 çalışanın primiyle ödenmesi gerektiği halde, EYT düzenlemesinden sonra bu dengenin bozulduğunu anlattı. EYT’nin daha bitmiş bir süreç olmadığına değinen Yılmaz, “2 milyon insan emekli oldu ama daha gelecek 3 milyon kişi daha var. Böyle bir yükle de karşı karşıyayız” dedi. Asgari ücret ve emekli aylıklarında bir yıl içinde iki kez artış yapıldığını belirten Cevdet Yılmaz, 5 bin liralık ikramiyeden yararlanamayan emeklilere yönelik düzenlemenin de TBMM’ye getirileceğini söyledi.
“Türkiye gri listede haksızlığa uğruyor”
Türkiye’nin 20 yıllık süreçte her dönemde çetelerle, mafyayla, kara parayla mücadele ettiğini söyleyen Yılmaz, “Maalesef Türkiye hak etmediği bir takım hadiselerle de karşılaşıyor. Bunları sadece teknik, ekonomik olarak izah etmek mümkün değil bence. Uluslararası siyasette, Gazze’de de yaşananlardan çok daha net bir şekilde görüyoruz . Belli ülkeler kendi çıkarları söz konusu olduğunda her türlü enstrümanı kullanabiliyorlar. Ve ne bir hukuk, ne ahlak, ne başka bir ölçü dinlemeden bir takım işler yapabiliyorlar. Türkiye bu anlamda ekonomik olarak da finansal olarak da haksızlıklara uğramış bir ülke” dedi.