Selanik Ticaret Ataşeliği’nin raporunda son yıllarda Yunanistan’ın balık işleme makineleri, soğutucu sistemler ve ağ sistemleri ithalatında belirgin bir artış gözlendiği, Türkiye’nin Yunanistan için bu alanlarda öne çıkan bir tedarikçi konumunda olduğu belirtiliyor.
Türkiye, Yunanistan’a en çok balık ihraç eden ülke oldu. Yunanistan adalarına tatile giden ve deniz mahsullerinin “çok ucuz” olduğunu söyleyenler, Türkiye’den ithal edilen balıkları tüketiyor.
Ticaret Bakanlığı Selanik Ticaret Ataşeliği tarafından hazırlanan ve geçen Kasım ayında yayınlanan “Yunanistan Su Ürünleri Sektör Pazar Araştırma Raporu” na göre, Yunanistan’ın ithal ettiği her 5 balıktan biri Türkiye’den gidiyor.
Rapora göre, Yunanistan’ın en fazla balık ithal ettiği 10 ülke sıralamasında 169 milyon 335 bin dolar ve yüzde 23,11 pay ile ilk sırada Türkiye yer alıyor. İkinci sırada yüzde 11,48 pay ve 84 milyon 109 bin dolarla İspanya yer alırken, Hollanda 69 milyon 460 bin dolar ve yüzde 9,48 ile üçüncü sırada yer aldı. Diğer ülkeler ise sırasıyla Hindistan, Ekvador, İsveç, Arjantin, Çin,Yeni Zelanda ve Çek Cumhuriyeti oldu.

Yunanistan’ın su ürünleri sektörü ve pazar yapısı
Selanik Ticaret Ataşeliği tarafından hazırlanan “Yunanistan Su Ürünleri Sektör Pazar Araştırma Raporu’nda Yunanistan’ın su ürünleri sektörü ve üretim düzeyi özetle şöyle anlatılıyor: “ Su ürünleri sektörü; deniz, iç su ve kıyı ekosistemlerinden elde edilen tüm canlı kaynakların üretimi, işlenmesi, pazarlanması ve ilgili hizmetlerini kapsayan geniş bir ekonomik faaliyettir.
Yunanistan’da yakalama balıkçılığının gelişimi sınırlı olup; teknolojik yatırımlar, verimlilik artışı açısından akvakültür kadar hızlı değildir. Hatta yakalama balıkçılığı hacim olarak sabit ya da hafif düşüş eğilimindedir, bu nedenle toplam su ürünleri üretimindeki artış, büyük ölçüde akvakültürden geliyor diyebiliriz. İşleme ve muhafaza sanayinin de büyüme gösterdiğini, ancak akvakültürün gerisinde kaldığını söyleyebiliriz. Ekipman ve hizmet sektöründe veriye ulaşmak sıkıntılı olsa da büyüme potansiyeli yüksek bir segment olarak değerlendirilmektedir.
Öte yandan Enterprice Greece (Dışişleri Bakanlığına bağlı Yunanistan Yatırım ve Ticaret Ajansı) tarafından yapılan açıklamaya göre, Yunanistan’da su ürünleri üretiminin yaklaşık üçte ikisi akvakültürden; kalan üçte biri yakalama balıkçılığından gelmektedir.”
Çipura ve levrek ithalatının çoğu Türkiye’den
Avrupa Birliği içinde Yunanistan’ın deniz balıkları üretiminde özellikle çipura ve levrek türlerinde İspanya ile birlikte ilk sırada yer aldığı belirtilen raporda: “ Yine de bu ürünlerdeki ithalatının neredeyse tamamını Türkiye`den yapmaktadır. Ülke üretiminin yaklaşık yüzde 80’ni ihraç edilmekte, büyük firmalar ise yem, yavru balık, yetiştirme, işleme ve ihracat faaliyetlerini entegre bir yapı altında yürütmektedir. Bu bütünleşik yapı nedeniyle dış tedarik ihtiyacı daha çok makine, ekipman, sensör, kimyasal katkı ve ambalaj teknolojileri alanlarında yoğunlaşmaktadır.
Son yıllarda balık işleme makineleri, soğutucu sistemler ve ağ sistemleri ithalatında belirgin bir artış gözlenmektedir. Coğrafi yakınlığı, rekabetçi maliyet yapısı ve sektörel deneyimi sayesinde Türkiye, Yunanistan için bu alanlarda öne çıkan bir tedarikçi konumundadır. Ancak bu ekipmanların ithalatında Türkiye tedarik sağlanan ülkeler arasında ilk sıralarda yer almamaktadır. Balık işleme kapasitesindeki artışa paralel olarak balık yağı ve ekstrakt üretimi de gelişmekte, Yunanistan bu segmentte hâlen net bir ithalatçı ülke olmaya devam etmektedir. Bu alanda ülkemizden Yunanistan’a daha fazla ihracat yapılabilir.” bilgisine yer veriliyor.
Tanıtım ve pazarlamanın önemi
Yunanistan’ın, Akdeniz iklimi ve zengin deniz kaynakları sayesinde Avrupa’nın önde gelen su ürünleri üretim ve ihracat merkezlerinden biri olduğu belirtilen raporda şöyle deniliyor: “Özellikle çipura, levrek ve ton balığı gibi türler, hem yerel tüketimde hem de ihracatta önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle, Yunanistan’da su ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların hem yerel pazarda hem de uluslararası arenada etkili bir şekilde tanıtım ve pazarlama yapmaları gerekmektedir. Sektörel fuarlar, Yunanistan’da su ürünleri sektörünü tanıtmak için en etkili araçlardan biridir. Örneğin, Selanik’te düzenlenen Detrop fuarı, gıda ve deniz ürünleri alanında Yunanistan’ın en büyük etkinliklerinden biridir ve balık, konserve ve işlenmiş su ürünlerinin tanıtımı için önemli bir platform sağlar.”
Tüketici tercihleri ve son trendler
Selanik Ticaret Ataşeliği’nin raporunda, su ürünleri sektörünün, canlı balıklardan dondurulmuş ve hazır ürünlere, konserve ve işlenmiş ürünlerden balık yağı ve balık ununa kadar geniş bir yelpazeyi kapsadığı belirtilerek ülkedeki tüketici tercihleri hakkında şu bilgilere yer veriliyor: “ Her segment, tüketici beklentileri ve pazar trendleri açısından farklılık gösterir. Canlı ve soğutulmuş balıklar, tazelik arayan tüketiciler tarafından tercih edilmektedir. Etik ve sürdürülebilir üretim, satın alma kararlarını doğrudan etkiler. Dondurulmuş ve hazır ürünler, modern yaşam temposuna uyum sağlayan, hızlı ve pratik çözümler sunar. Ambalaj ve kullanım kolaylığı, tüketici için önemli kriterlerdir.
Konserve ve işlenmiş ürünler, dayanıklılık ve hızlı hazırlama avantajı ile öne çıkar. Besin değeri ve sürdürülebilir kaynak kullanımı, alıcılar için belirleyici unsurlardır. Balık yağı ve balık unu gibi yan ürünler ise hem işleme endüstrisinde hem de fonksiyonel gıda pazarında talep görmektedir; kalite ve içerik şeffaflığı burada kritik önemdedir.
Genel olarak, tüm segmentlerde sürdürülebilirlik, izlenebilirlik, kullanım kolaylığı ve kalite, tüketici tercihlerini şekillendiren temel kriterlerdir.”
Türk ihracatçılar için büyük fırsatlar var
Raporda, Yunanistan su ürünleri pazarında Türkiye’deki ihracatçılar için fırsatlar ise şöyle sıralanıyor:
■ Yunanistan su ürünleri sektörü, coğrafi konumu ve yoğun balık tüketimi nedeniyle Türkiye’den ihracatçılar için önemli fırsatlar sunmaktadır.
■ Taze ve soğutulmuş balıklar, özellikle Karadeniz kaynaklı somon ve hamsi gibi ürünler, hem Yunan tüketicilerinin tazelik ve kalite beklentileri hem de Türkiye’ye yakın lojistik avantajı nedeniyle öncelikli ihracat kalemleri olarak öne çıkmaktadır.
■ Dondurulmuş ve işlenmiş deniz ürünleri, özellikle fileto, paketlenmiş hazır ürünler ve konserve balıklar, modern perakende ve horeca kanalları için yüksek talep görmektedir.
■ İşlenmiş ürün ithalatında Yunanistan’ın ithalat yaptığı ülkeler arasında Türkiye daha üst sıralarda yer alabilecekken İtalya, İspanya, Tayland ve Almanya ilk 4te yer almaktadır. Bu alanda yukarıda bahsi geçen hususlar dikkate alınarak önemli bir yer edinilebilir.
■ Yan ürünler arasında balık unu, balık yağı ve balık yemi, hem hayvansal yem sektöründe hem de besin takviyesi pazarında talep görmektedir ve Türkiye’den tedarik için fırsat yaratmaktadır.
■ Su ürünleri üretim ve işleme ekipmanları da Yunan üreticileri tarafından talep edilmekte olup, paketleme ve dondurma makineleri, soğuk zincir ekipmanları ve akvakültür sistemleri öncelikli segmentlerdir.
■ Bölgesel olarak Türkiye’nin Karadeniz ve Batı Anadolu kıyıları Yunanistan’a hızlı ve düşük maliyetli lojistik avantaj sunarken, Yunan adaları ve kıyı turizm bölgeleri sezonluk talep artışı ile ihracat için cazip hedefler oluşturmaktadır.
■ Pazarlamada, `Kaynağı Karadeniz`, `Türk Somonu`, `taze-soğutulmuş doğrudan tedarik` gibi vurgular ürünlerin farklılaşmasını desteklemektedir. Sürdürülebilir üretim ve uluslararası kalite belgeleri (HACCP, ISO 22000) hem Yunanistan hem de iç pazar için güven unsuru olarak öne çıkmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’den ihracatçılar için Yunanistan pazarı, taze ve soğutulmuş balıklar, dondurulmuş ve işlenmiş ürünler, yan ürünler ve su ürünleri ekipmanları açısından yüksek fırsat barındırmaktadır. Etkili lojistik, kalite sertifikaları ve uygun ambalaj stratejileri ile bu fırsatların rekabet avantajına dönüştürülmesi mümkündür.
■ Türkiye, Yunanistan pazarına yönelik taze/soğutulmuş balık segmentinde güçlü bir pozisyona sahip ve bu segmentte yerini sağlamlaştırabilir. Ancak işlenmiş ürünler, yan ürünler ve ekipman segmentlerinde hâlâ kaynak ülkeler açısından çeşitlilik var; burası değişime açık bir alan.
■ İşlenmiş deniz ürünleri (fileto, paketlenmiş balık, konserve) segmentinde Türkiye, kalite-sertifika, soğuk zincir ve ambalaj/değer-ekleme ile farklılaşabilir. Yunanistan’ın bu grupta önemli ithalat kaynaklarına yöneldiği açık: örneğin, İtalya, İspanya gibi ülkeler. Bu da Türk ihracatçılar için `yer alma` fırsatı doğurur.
■ Yan ürünler (balık yağı, balık unu, yem gibi) alanında Yunanistan’ın ithalatında başı çeken kaynaklar Danimarka, İspanya, Polonya gibi ülkeler. Türkiye bu segmentte üretim avantajına sahip olabilir ve bu ülkelerin yerine geçebilir.
■ Ekipman, işleme makineleri, soğuk depo sistemleri gibi tedarik-lojistik altyapısı sağlayan ürünlerde Türkiye’nin sanayi kapasitesi, makine sektöründe kendini ispat etmiş olması, satış sonrası hizmetlerdeki rekabetçi gücü ve bölgesel lojistik avantajı, Yunan üreticiler için cazip olabilir. Bu da bir ihracat fırsatıdır.
■ Diğer taraftan Türk somonu Yunanistan’a yönelik ihracatta yüksek potansiyele sahip bir ürün olarak öne çıkmaktadır; doğru form, doğru pazarlama ve lojistik yönetimi ile bu potansiyel rekabet avantajına dönüştürülebilir. 2023 yılında yaklaşık 396 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilmiştir. Bu durum, hem üretim kapasitesinin artması hem de dış pazarlarda talebin güçlenmesiyle açıklanabilir.
■ Yunanistan pazarı özelinde değerlendirildiğinde, Türk somonunun `taze`, `soğutulmuş` olarak sunulması, coğrafi yakınlık ve lojistik avantaj sayesinde avantaj yaratabilir. Yunan tüketiciler kaliteye, tazeliğe ve izlenebilirliğe önem veriyor; bu açıdan Türk somonu için uygun bir konum var diyebiliriz.
Özetle, su ürünlerinde raporda da belirtildiği gibi, Yunanistan pazarı, Türkiye için sadece bir ihracat hedefi değil, aynı zamanda Avrupa Birliği su ürünleri zincirine entegre olma fırsatı sunuyor. Türk ihracatçıları, ürün kalitesi, çeşitliliği ve tazelik avantajı sayesinde bu pazarda güçlü bir konum elde edebilir. Özellikle Karadeniz somonu, hızla büyüyen bir talep alanıdır ve Türk markalarının Avrupa sofralarına açılmasında önemli bir rol oynayabilir. Türkiye’nin Yunanistan’a su ürünleri ihracatında sürdürülebilir başarı, kalite yönetimi, lojistik güvenilirlik, markalaşma ve çevreye duyarlı üretim stratejilerinin eş zamanlı olarak uygulanmasıyla mümkün olacaktır.
Kişi başına tüketim 20 kilodan fazla
Raporda, Türkiye’nin su ürünleri üretiminde Akdeniz Havzası’nın önde gelen ülkelerinden olduğu hatırlatılarak, coğrafi yakınlık, ürün çeşitliliği ve gelişmiş yetiştiricilik altyapısı sayesinde Ege ve Doğu Akdeniz pazarlarının Türkiye için doğal ihracat hedefleri olduğu belirtiliyor. Raporda: “ Bu çerçevede Yunanistan, hem coğrafi yakınlık hem de Avrupa Birliği (AB) pazarına geçiş noktası olması nedeniyle stratejik bir konumda yer almaktadır. Yunanistan, kişi başına yıllık 20 kilogramın üzerindeki deniz ürünü tüketimi ile Avrupa Birliği ortalamasının üzerindedir. Ancak ülke, özellikle çipura ve levrek gibi türlerde büyük bir üretici olmasına rağmen, işlenmiş ürünlerde ve bazı taze türlerde ithalat bağımlısıdır.
Türkiye, kısa teslim süreleri, uygun fiyat avantajı, geniş tür yelpazesi, artan üretim kapasitesi (özellikle Karadeniz somonu) anlamında öne çıkmaktadır. Yunan restoran, otel ve işlenmiş gıda sektörleri bu ürün için önemli bir müşteri tabanı oluşturabilir.” deniliyor.
Yunanistan’da deniz ürünleri tüketimi yaygın olmakla birlikte, işlenmiş ve konserve ürün segmentinde ithalata açık bir yapı bulunduğu belirtilen raporda Türk firmaları için şu önerilerde bulunuluyor: “ Bu alanda yüksek katma değerli ürünlerle pazarda yer edinebilir. Ürünlerin Yunan damak zevkine uygun şekilde geliştirilmesi, zeytinyağlı, baharatlı veya mezeye uygun formülasyonlarla sunulması tüketici ilgisini artıracaktır. Ayrıca, Yunan perakende zincirleriyle yapılacak özel markalı üretim (private label) anlaşmaları, pazara girişte etkili bir yöntem olabilir. Markalaşma çalışmalarında Akdeniz kimliğini vurgulamak, ürünlerin doğal, sağlıklı ve bölgesel karakterini ön plana çıkarmak büyük önem taşır. Ambalaj tasarımları, Yunanca dilinde bilgilendirme ve Avrupa Birliği etiketleme standartlarına uygunlukla desteklenmelidir. Bunun yanında, füme, fileto, dondurulmuş veya hazır deniz mahsullü yemekler gibi yenilikçi ve pratik ürünlere yönelmek, Yunan tüketicisinin modern yaşam tarzına hitap eden bir değer önerisi sunacaktır.”
NOT: Bu yılın son yazısı. 2025 yılı değerlendirmesini ve 2026 yılı beklentilerini 8 Ocak 2026 tarihinde EKONOMİ gazetesi ile birlikte dağıtılacak Tarım gazetesinde ayrıntılı olarak yazacağım. Sağlık, mutluluk dileklerimle yeni yılınızı kutlar, 2026’nın huzurlu ve bereketli bir yıl olmasını dilerim.
