Raporda, “Türkiye, 2010 yılından bu yana canlı hayvan ithalatı yoluyla hayvan varlığını artırmak ve sığır eti fiyatlarını düzenlemek için çaba göstermektedir. Ancak sığır eti fiyatları önemli ölçüde artmaya devam etmektedir” deniliyor.
Başlıktaki bilgi, Amerika Tarım Bakanlığı (USDA) tarafından 20 Kasım 2025 günü yayınlanan ve Türkiye’nin hayvancılığını mercek altına alan “Hayvancılık ve Ürünleri” raporundan.
Amerika Tarım Bakanlığı, Türkiye’nin hayvancılık politikalarını, mevcut durumunu, 2026 yılına ilişkin tahminlerini kapsamlı bir rapor olarak yayınladı. Raporda hayvancılığın girdiği darboğaz anlatılırken Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sürekli yerli üretimi vurgularken yapılan ithalata dikkat çekiliyor.
Raporda, Türkiye’nin canlı hayvan ithalatında dünyada ikinci sırada olduğu, ihracatının ise sıfır olduğu belirtilerek 2026 yılında 450 bin baş sığır ithalatı ve 70 bin ton kırmızı et ithalatı yapılacağı ileri sürülüyor.
Yerli üretim denilerek ithalat yapılıyor
Türkiye'nin sığır varlığının 2026 yılında yüzde 4 oranında düşerek 14,3 milyon başa gerileyeceği belirtilen raporda özetle şu bilgilere yer veriliyor: “Bu düşüş, öncelikle yüksek kesim eğilimlerine, yüksek üretim maliyetlerine ve düşük kârlılığa bağlanıyor. Bu da çiftçileri sürülerini tasfiye etmeye yöneltiyor. Ülke, verimsiz üretim politikaları ve zayıf hayvan sağlığı ve çiftlik yönetimi nedeniyle sürü sayısının artırılmasına tarihsel olarak yardımcı olmayan erkek ve dişi besi sığırı ithalatına odaklanmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı sürekli olarak yerli üretimi vurgularken, canlı hayvan ithalatı ile açığı kapatmaya devam etmektedir. Özellikle yem olmak üzere girdilerin yüksek maliyeti, Türkiye'nin yem hammaddelerinin yüzde 60'ını ithal etmesi nedeniyle sorunu daha da kötüleştirmektedir. 2025 yılında, artan sığır eti talebi, verimsiz süt ineği üretimi ve Haziran 2025'te şap hastalığıyla ilişkili çok sayıda kesim nedeniyle, düşük doğum oranları sonucunda sığır sayısının yüzde 4 düşerek 14,9 milyon başa gerileyeceği tahmin ediliyor.”
Damızlık hayvan kesimi et ve sütte kıtlığa neden olabilir
Son birkaç yılda kesime gönderilen hayvan sayısındaki hızlı artışın normal olmadığı ve özellikle süt üretiminde kârlılık sorunları nedeniyle damızlık hayvanların kesime gönderildiği belirtilen raporda, girdi maliyetlerinin çiğ süt fiyatlarının üzerine çıktığı belirtildi. Raporda hayvan kesimindeki artışa vurgu yapılarak: “Sektöre göre, bu eğilim sadece mevcut hayvan sayısını azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda gelecekteki üretim kapasitesini de tehdit ederek kırmızı et ve süt arzında kıtlıklara yol açıyor. Uzmanlar, damızlık hayvanların kesiminin sektörün sürdürülebilirliği için en büyük risk olduğunu ve kârlılık sorunlarının ele alınması gerektiğini vurguluyor.” bilgisine yer verildi.
Artan maliyetler üretimi tehdit ediyor
Girdi maliyetlerindeki artışın devam ettiği ve bunun da özellikle aile işletmeleri için büyük tehdit oluşturduğu bilgisine yer verilen raporda şu görüşler aktarılıyor: “ Hayvancılık yapan çiftçiler, yem, su, gübre, işçilik, elektrik ve yakıt gibi girdi fiyatlarındaki artışlar nedeniyle artan üretim maliyetleriyle mücadele etmeye devam ediyor. Sektör temsilcileri, yem fiyatlarındaki artış oranının çiğ süt üretim maliyetlerini aştığını vurguluyor. Bu durum, özellikle sübvansiyonlara büyük ölçüde bağımlı olan yaşlı çiftçiler ve küçük aile işletmeleri için bir tehdit oluşturuyor. Türkiye'de 13,1 milyon hektar mera alanı bulunmakta olup, sığır başına düşen mera alanı yaklaşık 0,80 hektardır. Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) tarafından yayınlanan verilere göre, Türkiye meralarında ortalama ot verimi hektar başına 700 kilo iken, Avrupa meralarında bu rakam hektar başına 5,8 tondur.
Yüksek talep, yetersiz üretim nedeniyle soya ve mısır ithal ediliyor
Karma yem üretiminde kullanılan başlıca hammaddeler yağlı tohumlar, kepekler ve katkı maddeleridir. Mısır ve soya fasulyesi en önemli yağlı tohum ürünleridir. Yüksek talep ve yetersiz üretim nedeniyle önemli miktarda mısır ve soya fasulyesi ithal edilmektedir. Türkiye'deki kuraklık ve hükümetin yetersiz su yönetimi nedeniyle, Batı Anadolu'daki süt çiftçileri yem katkı maddesi olarak mısır yerine sorguma yönelmektedir.”
Sığır ithalatı 2026’da 450 bin baş olacak
Raporda ithalatın devam edeceği belirtilerek özetle şu değerlendirmeye yer verildi: “2026 yılında Türkiye'nin sığır ithalatının, 2024 yılında yüksek kesim oranlarından kaynaklanan hayvan kayıplarını telafi etmek için 450 bin baş seviyesinde sabit kalması bekleniyor. Tarihsel eğilimlere paralel olarak, ithal edilen bu hayvanların çoğu sığır eti üretimi için besi sığırı olacak. Ancak, öngörülen hayvan sayısındaki daralmayı dengelemek için hükümetin 2026 yılında hem özel hem de devlet çiftlikleri için damızlık sığır ithalatına izin vermeye devam etmesi bekleniyor.
2025 yılında toplam sığır ithalatının, ana sığır tedarikçisi ülkelerdeki arzdaki öngörülen daralmalar ve küresel talep nedeniyle 2024 yılına göre yüzde 10,6 düşüşle 460 bin baş olacağı tahmin ediliyor. 2025 tahmini, hükümetin besi sığırı sektörüne verdiği destek nedeniyle ithalatın çoğunlukla Brezilya ve Uruguay'dan besi sığırı olacağını varsayıyor. Bu rakam, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hedeflediği, yerel sığır eti fiyatlarını düzenlemek için 520 bin baş besi sığırı ithal etme hedefinden biraz daha düşüktür.”
ESK, ithal hayvanları üreticiye pahalıya satıyor
İthalatın piyasa koşullarına bağlı olarak Tarım ve Orman Bakanlığı ile Et ve Süt Kurumu (ESK) tarafından belirlendiğine dikkat çekilen raporda: “ Ancak, Ocak 2024 itibarıyla özel sektörün damızlık da dahil olmak üzere besi sığırı ithal etmesine izin verilmemektedir. Bu müdahaleyle Türk hükümeti, ithalatı daha düşük maliyetli kaynaklara kaydırmış ve Et ve Süt Kurumu’nun hayvanları seçip çiftliklere sabit fiyatlarla dağıtmasına izin vermiştir. Üreticilere göre, Et ve Süt Kurumu ithal besi sığırlarını Türk üreticilere yüksek fiyatlarla satmaktadır. Ancak Et ve Süt Kurumu, fiyat farkının (ödedikleri fiyat ile hayvanları sattıkları fiyat arasındaki) ülkenin hayvancılık sektörünü iyileştirmek amacıyla olduğunu iddia etmektedir. Türkiye, 2024 yılında 788 milyon dolar değerinde 514 bin 869 baş sığır ithal etmiştir.” bilgisine yer verildi.
AB’den ithalat azaldı, ABD’ye kısıtlama uygulanıyor
Türkiye'nin Avrupa Birliği ülkelerinden sığır ithalatı, son zamanlarda bu ülkelerde görülen Mavi Dil hastalığı salgınlarının ardından Bakanlık tarafından getirilen kısıtlamalar nedeniyle 2025 yılında önemli ölçüde azaldığı belirtilen raporda ithalat hakkında şu değerlendirme yapılıyor: “Bakanlık, Amerika Birleşik Devletleri'nden canlı sığır ithalatına yönelik bilimsel olmayan kısıtlamasını hâlâ kaldırmadı. Ülkedeki damızlık besi sığırı varlığını artırmak amacıyla Bakanlık ve Et ve Süt Kurumu, Brezilya ve Uruguay'dan Angus düveleri ithal etmeye başladı. Damızlık dişi sığır ithalatı, çoğunluğu Avrupa Birliği'nden olmak üzere 2024 yılında yüzde 38 arttı. 2025 yılında Türkiye, Uruguay'dan dişi besi sığırı ithal etmek için Bakanlık, belge gerekliliklerini daha esnek hale getirdi. Bakanlığın bu değişimin ülkedeki besi sığırı açığını kısa vadede gidereceğini umduğu bildiriliyor. Besi sığırları ithal edildikten sonra, üreticiler hayvanları kesime göndermeden önce yaklaşık 6 ay çiftliklerinde tutuyor.”
Uruguay ile yaşanan sorunlar raporda
Türk hükümetinin Güney Amerika'daki hayvancılıkla ilgili düşük maliyetlerden faydalanırken, kalite ve güvenilirlik eksikliğinin açıkça ortaya çıktığı belirtilerek geçtiğimiz günlerde Bandırma Limanı’na yaşanan ve içerisinde kayıt dışı hayvanlar olduğu gerekçesi ile izin verilmeyen gemi ile ilgili olarak raporda şu bilgilere yer verildi: “21 Ekim 2025'te, Uruguay'dan gelen yaklaşık 3 bin baş sığır taşıyan bir gemi Bandırma Limanı’nın hemen açıklarında alıkonuldu ve Türk hükümetinin "belge tutarsızlıkları" olarak tanımladığı nedenlerle hayvanların girişi reddedildi. Haberlere göre, bu tutarsızlıklar arasında yanlış sağlık sertifikaları, hayvanların evraklardaki açıklamalarla uyuşmaması ve sevkiyattaki birçok hayvanın kulak küpelerinin olmaması yer alıyor. Gemi 24 gün boyunca, Uruguay'a dönmeden önce onlarca inek öldü ve bu durum hayvan hakları gruplarının öfkesine yol açtı.
Türk sığır ithalatçıları da Uruguay'daki hayvancılık konusunda alarma geçti. Tarım ve Orman Bakanlığı, sertifikasyon yerine genomik testlere izin verecek şekilde yönetmeliklerini aniden değiştirerek bu son sorunla başa çıkmaya çalıştı.
Tarım ve Orman Bakanlığı, canlı sığır ithalatı için güncelliğini yitirmiş Avrupa Birliği sağlık sertifikalarını kullanıyor. Ancak Avrupa Birliği onaylı tüm ülkelerden ithalata izin vermiyor. Bunun yerine, Bakanlık, hayvan sağlığı sistemlerine ilişkin kendi değerlendirmesine ve Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) standartlarını yorumlamasına dayanarak ülkelerden ithalata izin veriyor; bu da bazen diğer üye devletlerle çelişiyor.”
ABD'den sığır ithalatına talep var, izin yok
Amerika Tarım Bakanlığ,ı raporunda Amerika’dan sığır ithalatı için talep olduğunu hatırlatarak, “ Ne yazık ki, ABD'nin Türkiye'ye canlı sığır ihracatı 2024 yılında rekor bir yıl geçirmeye hazırlanırken, ABD'deki bazı süt sığırı sürülerinde Yüksek Patojenik Kuş Gribi (HPAI)'nin tespit edilmesinin ardından Türkiye, Nisan 2024'te ABD'den canlı hayvan ithalatını yasakladı. Amerika Tarım Bakanlığı (USDA) Hayvan ve Bitki Sağlığı Denetleme Servisi (APHIS), ABD'deki durum hakkında düzenli güncellemeler sunmasına ve ihraç edilen hayvanların HPAI'den etkilenen işletmelerden olmayacağı ve yalnızca test sonucu negatif çıkan hayvanların ihraç edileceği gibi bazı tavizler sunmasına rağmen, Tarım ve Orman Bakanlığı, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü tavsiyesine aykırı olarak yasağı uygulamaya devam ediyor. 2025 yılında, bu bilimsel olmayan kısıtlama nedeniyle ABD'den sığır ithalatı sıfır oldu” bilgisine yer verildi.
Türkiye, canlı hayvan ithalatında dünya ikincisi
Türkiye’nin, 2024 yılında 788 milyon dolarlık ticaret hacmiyle dünyanın en büyük ikinci canlı hayvan ithalatçısı olduğu belirtilen raporda şöyle deniliyor: “Türkiye, 2010 yılından bu yana canlı hayvan ithalatı yoluyla hayvan varlığını artırmak ve sığır eti fiyatlarını düzenlemek için çaba göstermektedir. Ancak sığır eti fiyatları önemli ölçüde artmaya devam etmektedir. Yerli üretimi artırmak için önümüzdeki 3 yıl boyunca uygulanacak yeni bir ithalat projesi Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 3 Şubat 2025 tarihinde "Kırsalda Bereket, Hayvancılığa Destek Projesi" adıyla duyuruldu. Proje kapsamında, kadın çiftçilere, genç çiftçilere ve aile işletmelerine en az beş, en fazla 15 adet ithal gebe damızlık hayvanın uygun fiyatlarla sağlanması öngörülüyor. Projeyle, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM)’ne bağlı çiftliklerdeki gebe sığırlar uygun maliyetle üreticilere verilecek ve devlet bankaları çiftçilere uygun kredi sağlayacak. Bakanlık, projenin önümüzdeki 3 yıl süreceğini belirtti. Üreticiler endişeli, çünkü onlara göre et ve süt üretimindeki sorunlar, hükümetin müdahalesi ve desteğiyle değil, yerli sürülerin genetik ıslahı yoluyla çözülmeli.”
Hayvan ihracatı sıfır
Raporda, Türkiye’nin, yetersiz hayvan varlığı ve hayvan sağlığı durumu nedeniyle canlı hayvan ihracatçısı olmadığı, 2026 yılı sığır ihracatının sıfır olacağı tahmin ediliyor.
Hayvancılığı bırakanlar et üretimini artıracak
Amerika Tarım bakanlığı raporunda, hayvancılığı bırakanların hayvanlarını kestirmesi nedeniyle et üretiminin biraz artabileceği belirtilerek: “ Çiftçilerin beklenen yüksek girdi ve üretim maliyetleri nedeniyle sürülerini tasfiye etmeye devam etmesiyle, 2026 yılında sığır eti üretiminin hafifçe artarak 1,8 milyon tona ulaşması tahmin edilmektedir.
Çiftçilerin sığır varlığını azaltmayı sürdürmesiyle, 2025 yılında sığır eti üretiminin 1,7 milyon tona ulaşması beklenmektedir. 2025 yılındaki şap hastalığı salgınları nedeniyle, üreticiler hayvanlarını yaş veya koşullara bakılmaksızın kesime göndermekte ve kesim fiyatları düşerek üreticiler için ekonomik kayıplara yol açmaktadır. “ denildi.
2026’da 70 bin ton et ithal edilecek
Hükümetin, Avrupa Birliği'nden sığır eti ithalatı yaparak yüksek et fiyatlarını düzenlemeye çalıştığına işaret edilen raporda et ithalatı ile ilgili şu değerlendirmeye yer verildi: “Düşük yerli üretim nedeniyle 2026 yılında sığır eti ithalatının yüzde 7,6 artarak 70 bin tona ulaşması tahmin edilmektedir. 2025 yılında, Haziran 2025'teki şap hastalığı vakaları nedeniyle yoğun kesimler ile sığır eti ithalatının 65 bin tona düşmesi bekleniyor. Hükümet, 2024 yılında et ithalatını hızlandırarak 79 bin 128 ton, yani 2023'e göre yüzde 100 daha fazla ithalat gerçekleştirdi.
Devlet kontrolündeki Et ve Süt Kurumu(ESK), sığır ve sığır etini gümrüksüz ithal etmeye yetkili tek kuruluştur. ESK, sığır etini çoğunlukla Polonya'dan tedarik etmektedir.
Tarım ve Orman Bakanlığı, Türkiye'deki hızla artan et fiyatlarını kontrol altına almaya çalışırken, 2024 itibarıyla özel sektör artık besi sığırı ithal edememektedir; hükümetin etkisi altındaki ESK şu anda tek yetkili alıcı konumundadır. ESK, iç pazarı ve yüksek sığır eti fiyatlarını kontrol altına almak ve iç pazardaki haksız fiyat dalgalanmalarını önlemek için et ithalatını artırıyor olsa da, perakende sığır eti fiyatları yıllar içinde yükseliş trendini sürdürmüş ve üretici kârları düşmüştür.
Türkiye, çoğunlukla çok az miktarda hazırlanmış veya konserve edilmiş et ürünleri ihraç etmektedir. 2024 yılında ihracat yaklaşık 1168 ton olarak gerçekleşmiş olup, bunun büyük kısmı Laos, Hong Kong ve Vietnam'a yapılmıştır.”
Özetle, Amerika Tarım Bakanlığı’nın raporu, hayvancılıkta yaşananların kısa bir özeti niteliğinde. Hayvancılık sektörü uzun bir süreden beri krizde. 2010 yılında kırmızı et fiyatları bahane edilerek başlatılan ithalat 15 yıldır kesintisiz sürdürülüyor. İthalatla et fiyatı düşürülemediği gibi, Türkiye’deki tüketici dünyanın en pahalı etini tüketmeye devam ediyor. Birileri de ithalattan iyi para kazanıyor.
Çiğ süt referans fiyatı çok düşük
Çiftçilerin çiğ süt referans fiyatının çok düşük olmasından şikayetçi oldukları, Temmuz 2025'te Ulusal Süt Konseyi’nin, çiğ süt referans fiyatını litre başına 17,15 Türk Lirası'ndan (0,42 $/litre) 18,35 liraya (0,45 $) yükselttiği hatırlatılan raporda, çiftçilere göre 1 litre çiğ sütün maliyetinin litre başına 20,50 lira (0,51 $/litre) olduğu ifade edildi. Bu sorunun, çiftçilerin sürülerini satmaya devam etmesinin temel nedeni olduğu belirtilen raporda: “Artan üretim maliyetleri, küçük üreticileri üretimden çekilmeye zorlamaktadır. Bu durum, Türkiye'de hayvancılığın ve süt üretiminin sürdürülebilirliği açısından ciddi bir uyarı niteliğindedir” denildi.
Yıllık 400-500 bin baş buzağı kaybı var
Türkiye’de yıllık ortalama buzağı kaybı ile ithal edilen hayvan sayısının neredeyse aynı olduğuna dikkat çeken Amerika Tarım Bakanlığı raporunda: “Yıllık buzağı kayıpları yaklaşık 400-500 bin baş civarında olup, bu rakam yıllık ithal edilen sığır sayısına neredeyse eşittir. Ayrıca, doğum sonrası ölüm oranı yüzde 10-15 civarında olup, dünya ortalamasıyla karşılaştırıldığında oldukça yüksektir.”bilgisine yer verildi.
