Markalı pazarlama, esnek, bölgesel üretim metodları çoraptaki uzmanlığımızı geleceğe taşır
Moda ve Giyim Federasyonu’nun (MHGF) önderliğinde yürütülen ‘Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe Yeni Konumlanma Arayışı’ organizasyonlarının çorap endüstrisine yönelik etkinliğinde bir de panel düzenlendi. Moderatörlüğünü EKONOMİ Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü ve Yazarı Vahap Munyar’ın yaptığı panele, Çorap Sanayicileri Derneği 12’nci Dönem Yönetim Kurulu Başkanı İlker Öztaş, İOSB Çorapçılar Sanayi Sitesi Başkanı Kazım Özeren, DAYMOD Ortaklarından Ercüment Gün ve Net İplik adına Batuhan Yolasığmaz katıldı.
"Suriye’nin gelişmesi, Arap pazarının bizim için bitmesidir"
ÇSD 12. DÖNEM YÖN. KRL. BŞK. İLKER ÖZTAŞ:
Çorap ihracatında 2000’li yılların başında yaklaşık 200 milyon dolar civarında ihracatımız vardı. Ardından gelen 10 senede çok iyi bir ivmeye giderek beş katı artırdık. Son 10 yıldır ise yerimizde sayıyoruz. Ama bence sektör zaten doyum noktasında ve bunu 2 milyar dolar yapamayız. Katma değerli bir ürünle örneğin pamuktan yüne ya da farklı bir ürüne geçmediğimiz sürece mümkün değil. 2000’li yılların başında ABD pazarımız vardı, sonrasında kurdaki dalgalanmalar nedeniyle şimdi yok denecek kadar az ve Çin’in girmesiyle bizim için bitti. Türkiye pamuk ağırlıklı çorap üretiyor ABD pazarında ise polyester ağırlıkta. Ama her koşulda biz hammaddemizi ithal ediyoruz. Kendi ürettiğimiz pamuk bize yetmiyor. Ben Avrupa’daki markalara üretim yapıyorum. Amerika’daki ürünü ben Avrupa’ya göndersem, bana geri gönderirler. ABD pazarımız öldüğü için bavul ticareti ile yapılanlar da var ama komşu ülkelerin pazarlarında da ekonomileri gelişip, kendi üretimleri arttıkça farklı bir durumla karşı karşıya kalacağız. Şimdi bizi bekleyen tehlikelerden biri de; Suriye’nin gelişmesi ve beraberinde Arap pazarının bizim için bitmesi. Bizim rakamları artırmayı bırakın koruyamayacağımızı düşünüyorum. Kontrollü bir şekilde küçülme konusunda Rüştü Bozkurt Hocam’a katılıyorum, küçülürken bata bata küçülmememiz gerekiyor. Şirketlerimiz batarak sektör küçülürse zincirleme tedarikçilerine ve geniş bir alana da zarar verecek. O yüzden açık hesap çalışma konusuna dikkat çekiyorum. Bu durumda herkes riskli.
Almanya’da çorap üretimi yok ama çok güçlü markalı ihracatı var
Ne kadar daha yüksek katma değerli, özel ürünler yapsak da sektör doydu ve top noktasına geldi. Bundan sonra bilinçli olarak iyi yönetebilenler ayakta kalacak ve bu bir yaşam döngüsü içinde gidecek. Halen Almanya’da da çorap üreten firmalar var ama Almanya bir çorap üreticisi değil, çorap ithalatçısı. İthal ediyor ama markaları olduğu için ihracat da yapıyor. Marka, kendisinin ürettiği anlamına gelmiyor. Kendi ülkesine çekiyor ve markasıyla ihraç edip, 50 Cent’e alıp, 3 Euro’ya satıyor, para kazanıyor.
Bizim bölgesel markalarımız var. İran’a, Lübnan’a gidin çorapta çok güzel markalarımız var ama dünya çapında bir markamız yok. Paris-Charles de Gaulle Havalimanı’na gittiğinizde, “Fransa’ya sahte ürünle girmek yasaktır” yazıyor ve bunun cezası olduğuna da dikkat çekiyor. İtalya’da da böyle bir şey yapmışlar ve gümrükte yakalanan ürünleri sergiliyorlarmış. Ne yazık bizde öyle bir şey yok. Kendi markamla ürettiğim ürünler için polis eşliğinde baskına gittik ve yakalanmasına rağmen adamlar serbest. Rusya’da da taklidimizi yapıyorlar. Buna bir çözüm bulunması gerekiyor. Dünya çapında marka çıkmasa da 1980’lerden itibaren firmalarımız, ihracatla başlayan süreçte ihracatla birlikte yarı yarıya kendi markalarına da yatırım yapsaydı, dünyanın belli bölgelerine odaklanabilseydi bu süreç biraz daha sancısız geçerdi. Yabancı müşteriler çekirge gibi fiyatı kim uygun verirse o firmayla çalışıyor ve global dünyada saniyeler içinde Çin’e sipariş verebiliyor. Fasonculuk yaparak geleceğimizi kurtarma ihtimalimiz yok.
"Tek bir kalemde üretim yapmanın doğru olmadığını söyleyebilirim"
NET İPLİK - BATUHAN YOLASIĞMAZ:
Daha öncesinde Çerkezköy’de iken teşvikle Şanlıurfa’ya giden bir firmayız. Şanlıurfa tekstilde deneyimli bir bölge olmasına rağmen gittiğimizde eleman bulamadık ve tüm kafa kadromuzu buradan taşımak zorunda kaldık. Valilik başta olmak üzere yetkililerle görüştük ve Harran Üniversitesi başta olmak üzere bölgedeki üniversitelerde tekstil ile ilgili bölüm kurulmasını ifade ettik. Ancak oradaki üniversitelerden mezun olanlar İstanbul gibi büyük şehirleri tercih ediyor. Diğer bir konu da 2015’te sadece melanj tekstil olarak yola çıktık. Belki son 2-3 yıla kadar bu karar doğru idi ama bugün baktığımızda tek bir kalemde kalmanın doğru olmadığını söyleyebilirim. Şanlıurfa’da sıfırdan bir tesis kurduk, belki katma değeri yüksek, daha fantezi ürünlerde de hizmet verebilirdik. Bu tamamen taleple ilgili bir durum. Talep değişikliği sektörde son 2-3 yılda ayyuka çıkmaya başladı. Bundan sonraki süreçte talebi gördükçe biz de farklılaşabiliriz. Son dönem de dahil Mısır’a gitmeyi hiç gündemimize almadık. Şanlıurfa’ya gitmekten çok memnunduk ta ki enerji maliyetlerimiz Çerkezköy ile aynı hatta daha pahalı olana kadar. Bu noktada teşviğin anlamı kalmadı. OSB’de tek bir trafodan süzme sayaçla elektrik aldığımız için belli bir sınırı geçtiğimizden yüksek fiyatlı tarifeden faturalandırıldık.
"Bu faizlerle kimse yatırım yapmaz, çünkü riski çok fazla"
İOSB ÇORAPÇILAR SANAYİ SİTESİ BAŞKANI - KAZIM ÖZEREN:
Herkesin konuştuğu bu tür toplantıları çok değerli buluyorum. Çünkü konuşmadıkça sorunlar daha çok büyüyor. Cağaloğlu’ndan günümüze, büyüklerimizle birlikte bu sektörde faaliyet gösteren, gelenekten gelen biriyim. Dört beş yıl öncesine kadar Çin’den sonra en büyük üretici ve ihracatçı olduğumuzu hep dile getiriyorduk. Ama ondan sonra her geçen sene önceki seneden düşük seyretti. Bu gelişmeyi ben sadece kendi sektörümüze bağlamıyorum. Sorunlarımızı hep konuşuyoruz ama çözümü anlamında konuşamıyoruz. Çözüm odaklı neler yapılması gerektiği noktasında sanayi odalarına, ticaret odalarına ve benzeri kurumlara sıkışıyoruz. Gelen tekliflere karşı bu kurla maliyet tutturamıyoruz. İOSB’ye de çok bakanlar oluyor, yetkililer geliyor, onlara durumu anlatmaya çalışıyoruz ve sektörün sorunlarını üst düzeyde masaya yatırma önerisinde bulunuyoruz. Derneğimiz ÇSD’nin İTO’da, İSO’da temsilcileri var, haklarımızı savunuyorlar ancak benim gördüğüm iletişim kopukluğu var ve çözüm odaklı bir yaklaşım yok. “Katma değerli ürün yapalım” derken bile o cümlenin içinde gizli, olumsuz bir mesaj var. Sanki çorap katma değerli değil gibi. Türkiye’nin genel ihracat kilogram birim fiyatı 1,4 dolar civarında iken çorabın ihracat kilogram birim fiyatı 17,6 dolar. Bize sahip çıkacak, bağlı bulunduğumuz kurumlarda bu anlayışı ortadan kaldırmak gerekiyor. Bize kapatın, gidin diyen yok ama koşullar bizi öyle bir noktaya getiriyor ki; siparişler azaldıkça “bu iki sırayı kapat” diyorsun. Bizim açımızdan olduğu kadar ülkemiz açısından, istihdam açısından bu çok ciddi bir olay. Bu küçülme sadece çorap sektöründe değil diğer sektörlerde de söz konusu. Bir de bunun finans boyutu var. Eskiden sermayesi belli bir noktada olan firmalar rahatlıkla ihracatını yaparken, ülkeye katkı sağlarken 4-5 kat enflasyonla birlikte gelen paraların nereye gittiğini kimse hissetmiyor. Çözüm önce kendi içimizde, bu açıdan bu top
lantının çok verimli olduğunu düşünüyorum ve her yerde bu çalıştayların yapılması lazım. Özetle, bu enflasyon ve kur seviyesi devam ettiği sürece düzelme olmayacağını, yıl sonuna doğru maliyetlerin daha çok artmasıyla birlikte ne çalışanların ne de bu tesisleri kurmuş, yıllarını vermiş üreticinin mutlu olabileceğini düşünüyorum.
Anadolu’ya teşvikli bölgelere gitmek bir çözüm olabilir ama bizim oraya gidecek maliyetlerimizi kim karşılayacak? Araziyi kendimiz alacaksak, binayı biz yapacaksak çok zor. Bugün Anadolu’da birçok organize sanayi bölgesinde farklı sektörlerde yatırım yapan firmalar yürütemiyor ve konkordato ilan ediyor. Sadece firma değil, firmaya iş yapan, hizmet sunan tedarikçiler de zarar görüyor. Bu faizlerle kimse yatırım yapmaz çünkü riski çok fazla. Teşvik olması lazım, arazilerini verebilmelisiniz ki insanlar gelsin yatırım yapsın. Diyarbakır’daki Tekstil İhtisas OSB’ye üç yıl önce çok umutlu, heyecanlı giden arkadaşlar şimdi kapatıyor. Mısır’a gidenler var ama güvenilir olmadığına, çalışma kültürü olmadığına dair birçok şey de söyleniyor. Bizde de yetişmiş ara elaman sorunumuz var. Meslek liselerini azaltıp, her ile üniversite açtık. Bu üniversitelerden mezun olan gençleri imalat sanayine kazandırma şansımız yok. Gelmek istediğim nokta; birçok şey yanlış gidiyor ve bunların arasında çorap üreticileri maddi, manevi bugüne kadar sahip oldukları tüm birikimlerini harcayarak işlerini sürdürmeye çabalıyor. Bu da nereye kadar sürecek?
"Görüntüde varolan teşvikler pratiğe geldiğinde çalışmıyor"
DAYMOD ORTAĞI - ERCÜMENT GÜN:
Bulunduğumuz mevcut durumda hatayı kendimizde arıyor, nasıl kurtulacağımızı tartışıyoruz ama ülke ekonomisindeki gelişmeler nedeniyle biz bu noktaya geldik. Burada konuştuğumuz şeyler normal şartlar altında yapmamız gereken şeyler. Kimyadaki gibi normal şartlar altındaki bir durum söz konusu olsa çözümü konuşabiliriz. Ama bizim dışımızda da çok etken var. Bir pozisyon aldığınızda senin dışında oluşan bir etken çıkıyor ve bir anda düşündüğün yatırımları veya almış olduğun önlemleri geçersiz kılıyor. Dolayısıyla işimiz şu anda çok zor. Şartlar o kadar hızlı ve sürekli değişiyor ki, ne kadar moralimizi yüksek tutmaya çalışsak da bizi devamlı bir umutsuzluğa doğru itiyor. Artı olarak dünyadaki durum da var. Geçmişte krizler sadece o ülkeyi etkiliyordu. Şimdi dünya entegre olduğu için bir yerdeki olay bizi de etkiliyor. Dolayısıyla bu kadar değişkenin içinde bir yol, bir çıkış bulmak bizi oldukça zorluyor. Burada herkesin bilebileceği, içinde olan şeyleri konuşuyoruz. Biz bu toplantılarla farkındalığımızı artıralım, yapılması gereken, bilinen şeylerin yaptırılmasını sağlayalım istiyoruz. Buradan ortaya çıkacak fikirleri birilerine aktarmaya, o kişilerin de desteğini almaya, gerekli şartları oluşturmasını sağlamaya çalışıyoruz. Örneğin Güneydoğu Anadolu’da yatırım yapalım diyoruz ama görüntüde var olan teşvikler pratik noktasına geldiğinde çalışmıyor. Çin’de devlet ve firmalar iç içe fikirler üretiyor, iç içe çalışılıyor. Farklı bir ürün üretmekle ilgili Çin’den bir makine almayı planladık. Bilgi almak istediğimizde çorabın bir özel konusu ile ilgili bir üniversite olduğunu ve bir yıl kadar eğitim alabileceğimizi söylediler. Makinesinden, ipliğine o konuyla ilgili eğitim alıp yapabileceğimi belirttiler. Konuyla ilgili her türlü altyapıyı tasarlamışlar. Biz bu noktalardan çok uzağız ama görüyoruz, biliyoruz ve içine girmeye çalışıyoruz. Bunu yapmak için devletin de bize yardımcı olması lazım. Bizim buradaki serzenişlerimizin oralarda bir karşılık bulmasını bekliyoruz. Daha stabil bir durum ortaya çıkana kadar idare etmemiz gerekiyor. En verimli olacak şekilde sistemli bir küçülmeye girip, 2026 mı olur, 2027 mi olur bu sürece şirketlerimizi taşıyabilmek en büyük isteğimiz.
ÇALIŞTAY TAKVİMİ
Tarihi Netleşen Bölgesel Çalıştaylar:
- 3 Ekim – İzmir (FashionPrime ve Uluslararası Ayakkabı Fuarı’nın ikinci gününde, Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) ev sahipliğinde: MHGF İzmir üye derneklerinin desteğiyle)
- 10 Aralık – Gaziantep (Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birliği (GAİB) işbirliği ve ev sahipliğinde.
- Devamında: Malatya, Diyarbakır olmak üzere toplamda sektörün doğal kümelendiği 6 şehirde yapılacak. Tarihi Netleşen Alt Sektör Çalıştayları:
- 14 Ekim – İstanbul Nakış Sanayicileri Derneği (İNSAD), Yer: İstanbul Sanayi Odası, Odakule (Merkez)
- 18 Kasım – Tekstil Makine ve Aksesuar Sanayicileri Derneği (TEMSAD)
- 25 Kasım – Konfeksiyon Yan Sanayicileri Derneği (KYSD), Yer: İstanbul Sanayi Odası, Odakule (Merkez)