ESRA ÖZARFAT/BURSA
Tüketicilerin doğal kaynakların korunmasına, iklim değişikliğiyle mücadeleye ve karbon ayak izinin azaltılmasına dair farkındalığı yükselirken küresel mobilya sektöründe çevre dostu ve sürdürülebilir üretime yönelik ilgi de her geçen gün artıyor. Mobilya gibi uzun ömürlü tüketim ürünlerinde, kullanılan malzemeden üretim prosesine, ambalajdan sevkiyata kadar tüm aşamalarda çevreci çözümler arayan bir kullanıcı profili oluşmaya başladı. Bu eğilim, yalnızca bireysel değil, kurumsal müşterilerin de satın alma alışkanlıklarını dönüştürüyor. Bugün birçok kamu yapısı, otel zinciri, kurumsal alan veya yeşil bina projeleri; çevresel sertifikaları olan, sürdürülebilir üretim anlayışına sahip mobilya üreticilerini tercih ediyor.
Pazar araştırmalarına göre, sürdürülebilir mobilya pazarı 2022 yılında 43 milyar dolar seviyesindeydi. 2030 yılına gelindiğinde bu rakamın 83,2 milyar doları aşması bekleniyor. Türkiye özelinde de LEED ve BREEAM gibi uluslararası sertifikalara sahip yapıların çoğalması, çevre dostu mobilyaya olan ihtiyacı doğrudan artırıyor.
Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Başkanı Davut Karaçak, dünya çapında, kullanılan mobilyaların yalnızca yüzde 12’sinin geri dönüştürülebildiğini belirterek, bu oranın önümüzdeki yıllarda yükseleceğini öngördüklerini söyledi. Türkiye’deki mobilya sektörünün çevreye duyarlı hale gelmesinin hem ulusal hem de uluslararası alanda büyük bir fırsat oluşturduğuna dikkat çeken Karaçak, sektördeki atık oranının da önemli ölçüde azaltılacağını kaydetti.
“Sürdürülebilirlik bir trend değil, yaşam biçimi”
Bu alanda örnek çalışmalarıyla dikkat çeken Saloni Mobilya da doğa dostu malzeme kullanımının yanı sıra üretimden tedarike, ambalajlamadan enerji tüketimine kadar tüm aşamaları sürdürülebilirlik odağında şekillendiriyor. Saloni Mobilya Kalite ve Sürdürülebilirlik Yöneticisi Batuhan Gireyhan, üretim süreçlerinde kullandıkları hammaddelerin yüzde 80’ini sürdürülebilir kaynaklardan temin ettiklerini vurguladı.
Gireyhan, “FSC (Orman Yönetim Konseyi) belgeli ürünlerimiz, ISO 14001 çevre yönetim sistemiyle destekleniyor. Ayrıca Yeşil Nokta lisansımız sayesinde ambalaj atıkları yönetiliyor ve geri kazanım sistemine entegre ediliyor. Estetik kadar etik değerlere de önem veren, kültürel birikimi yüksek, bilinçli tercihler yapan bir müşteri grubuna hitap ediyoruz. Onlar için sürdürülebilirlik bir trend değil, yaşam biçimi” dedi. Toplam satışlarının yüzde 70’ini ihracattan elde ettiklerini belirten Gireyhan, Avrupa ve Amerika gibi çevresel standartlara duyarlı pazarlarda da yüksek bir tercih oranına sahip olduklarına işaret etti. Öte yandan fabrikanın tüm ihtiyacını karşıladıkları çatı GES ile yıllık 4.164.306 kWh enerji ürettiklerini ve yaklaşık 2 milyon kilogram karbon salımının önlediklerini vurgulayan Batuhan Gireyhan, şeffaflık ilkesi gereği bu bilgileri kamuoyuyla anlık olarak paylaştıklarını aktardı. Tasarım gücünün sürdürülebilirlik yaklaşımıyla birleşerek kendilerine global çapta başarı getirdiğinin altını çizen Gireyhan, 2024 yılında kazanılan European Product Design Award ve Good Design Awards gibi prestijli ödüllerin markanın uluslararası itibarını pekiştirdiğini, şu anda da Turquality programına katılmak için çalışmalar yürüttüklerini anlattı.