ŞEBNEM TURHAN
ING Yatırım Genel Müdürü Murat Yılmaz, eylülde beklentilerin üzerinde gelen enflasyon verisi sonrasında politika faiz indirimi beklentilerinde aşağı yönlü revizyon yaptıklarını dile getirerek “2025 yılı sonunda yıllık TÜFE artışının yüzde 31’e yaklaşmasını bekliyoruz. Yıl sonuna kadar TCMB’den gelebilecek faiz indirim miktarının ise toplamda 300 baz puanı geçmeyeceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
ING Yatırım Genel Müdürü Yılmaz’a EKONOMİ’nin yönelttiği sorular ve yanıtları şöyle:
■ Hisse senedi piyasaları için yılın son çeyreğinden beklentiniz nedir? İç siyasi gündeminin bu performansta nasıl bir etkisi olmasını bekliyorsunuz? Yılsonu BİST100 beklentiniz nedir, yılbaşındaki beklentinize göre nasıl bir fark var?
Son çeyreğe girdiğimiz bu günlerde önemli gündem maddeleri olduğu görülüyor. Yurt dışına baktığımızda; ABD’de federal hükümetin ne kadar süre kapalı kalacağı belirsiz. Fransa ve Japonya’da siyaset tarafı hareketli. Jeopolitik risklere yönelik haber akışı yakından izlenmeye devam ediliyor. Teknoloji şirketleri önderliğinde bu yıl sürekli rekor kıran S&P 500 endeksinde, yüksek değerlemelere bağlı olarak bir süredir balon riski olasılığı değerlendiriliyor. Ancak son aylardaki bu endişelere karşın endeksteki yükselişin devam ettiği görüldü. Bu durum, satışa neden olabilecek unsurlar gündeme geldiğinde, endeksteki düşüşün belirgin olabileceğini işaret ediyor. Nitekim Çin’in nadir toprak minerali ihracatına kısıtlama getirmesinin ardından 10 Ekim’de ABD Başkanı Trump’ın 1 Kasım’dan itibaren Çin ithalatına yüzde 100 ek gümrük vergisi getireceğini açıklaması, ABD borsalarında sert satışlara neden olurken, S&P 500 endeksi yüzde 2,7 ile son altı ayın en büyük düşüşünü yaşadı.
Yurt dışında hareketli gündem maddeleri varken, yurt içinde son TÜFE verisinin yüksek gelmesi, TCMB’den beklenen faiz indirim miktarının aşağı yönde revize edilmesine neden oldu. Faizin önceden düşünülene göre daha az miktarda indirilme ihtimali, hisse senedi piyasaları için bir baskı unsuru olarak düşünülebilir. İç gündeme yönelik haberler de yurt içi piyasalarda yakından izlenmeye devam edilecek
BIST100 endeksinde 2018 yılından beri her kasım ayında yükseliş görülürken, son 7 yılın kasım aylarındaki ortalama artış yüzde 12,63 gibi oldukça dikkat çekiciydi. 2025 yılının kasım ayında da yükseliş serisinin devam edip etmeyeceği takip edilecek. Yakın zamandaki gündem maddelerinin önemi, nasıl sonuçlanacağının bilinememesi ve birçok “eğer”e bağlı olunması ise yıl sonu için net bir endeks tahmininde bulunulmasını zorlaştırıyor.
■ TL varlıklar mevduat ve yatırım fonları kanadında iyi gitti ancak faiz indirimleri başlıyor. Para piyasası fonlarından çıkış bekler misiniz? Çıkan yatırımların yönü ne olacaktır? TL mevduattan gelen yatırımcının tercihi sizce ne olur?
Eylül ayında beklentinin üzerinde gelen TÜFE gerçekleşmesi ve ekim ayında TÜFE artışının yüksek gelebileceği öngörüleri, TCMB’nin önceden düşünülene göre daha temkinli faiz indirimleri yapabileceğine işaret ediyor. Tahvil faizlerinde yükseliş olmadıkça Para Piyasası Fonları’ndan yakın zamanda anlamlı bir çıkış olmasını beklemiyoruz. Ancak, Para Piyasası Fonları’ndan ve TL mevduattan çıkış yaşanmasına yol açacak gelişmelerin olması halinde, altın, döviz ve hisse fonlarında yükseliş görülebileceğini dikkate alıyoruz.
İlk çeyrekteki gündem hareketliliği sonrası döviz fonlarını çok konuşuyoruz, bu fonlarda nasıl bir değişim beklersiniz, artış eğilimi devam eder mi? Bu artış döviz riski yaratma potansiyeli taşıyor mu?
3-10 Ekim haftasında döviz fonlarındaki artışın yavaşladığı görülüyor. Döviz fonlarındaki artış eğiliminin yavaşlamakla birlikte devam edebileceğini düşünüyoruz. Mevcut koşullar altında bu durumun döviz riski yaratmasını beklemiyoruz.
■ Merkez Bankası'nın ekim ve aralık toplantılarından beklentiniz nedir? 2026 için tahminlerinizde değişiklik oldu mu?
Eylülde TÜFE artışı aylık bazda yüzde 3,23 ile yüzde 2,6 olan ortalama beklentinin üzerinde gelirken, enflasyonun ana eğilimi aylık bazda yükseldi, üç aylık ortalamalar bazında ise daha sınırlı bir artış kaydetti. Bu durum, yılsonu TÜFE beklentimizde sınırlı yukarı yönde, TCMB politika faizi indiriminde ise sınırlı aşağı yönde revizyona gitmemize neden oldu. 2025 yılı sonunda yıllık TÜFE artışının yüzde 31’e yaklaşmasını bekliyoruz. Yıl sonuna kadar TCMB’den gelebilecek faiz indirim miktarının ise toplamda 300 baz puanı geçmeyeceğini düşünüyoruz.
■ ING Yatırım olarak yatırımcılarınıza ne öneriyorsunuz? Bir sepet yapsak hangi yatırım enstrümanları ne kadar pay alır sizin önerilerinize göre?
Orta risk algısına sahip bir yatırımcı için risk ve getiri arasında dengeli bir portföy oluşturmak ideal görünüyor. Gelişmelere ve beklentilerdeki değişimlere göre portföy dağılımında zaman zaman farklılığa gidilmesi esnekliğine sahip olunması, stop-loss seviyelerini belirlemek ve hedging araçları kullanarak riskleri sınırlamak önem taşıyor. Orta vadeli bakış açısıyla portföy dağılımının yüzde 35’inin TL mevduat/ mevduat benzeri ürünler, yüzde 20’sinin emtia, yüzde 20’sinin hisse, yüzde 15’inin dövizli enstrümanlar ve yüzde 10’unun da tahvil-bono olmasının dengeli bir risk anlayışıyla uyumlu göründüğünü düşünüyoruz. Bu yatırım araçlarını içeren fonlar da aynı ağırlıklar kapsamında dikkate alınabilir.
■ 2026’nın ana teması politika faiz indirimleri olacak
2026 beklentileriniz nelerdir? 2025 yılına göre nasıl bir yıl bizi bekliyor?
2025 yılı, küresel piyasalarda oynaklığın zaman zaman ciddi şekilde arttığı ve birçok gündem maddesinin piyasalar üzerinde etkili olduğu bir yıl. Hızlı akan konu başlıkları ve yılın bitmesine 2.5 aylık bir süre olduğu düşünüldüğünde, yıl bitmeden yeni gelişmelerin yaşanması ihtimali ve bunların ışığında 2026 yılı beklentilerinin biraz daha netleşmesi beklenebilir. 2026 yılında yurt dışındaki kritik konular arasında Fed’in yeni başkanının kim olacağı, Fed üyeleri arasındaki dağılım ile faiz indirim süreci yer alıyor. Gümrük tarifelerinin küresel ekonomik görünüme yansımaları, jeopolitik ve siyasi risk durumu önemini koruyabilir. 2026 yılında küresel büyümenin 2025 yılına göre biraz yavaşlaması beklenmekle birlikte ekonomik aktivitede ülkeler arasında ayrışmalar olabilir. Korumacı politikalar, ABD-Çin rekabeti, olası politika belirsizliği, ABD’de yapılacak ara seçimler hassas konular arasında sayılabilir. Türkiye ekonomisinin 2025 yılında yüzde 3,3, 2026 yılında ise yüzde 4,0 büyümesini bekliyoruz. Yurt içinde enflasyon görünümü ve TCMB’den beklenen faiz indirimleri ana temalar arasında olacak. Bu alandaki gelişmeler, yabancı yatırımcıların Türkiye varlıklarına ilgisini şekillendirmede de kritik önemde olacak.
■ Dijitale yatırımı önceliklendiriyoruz
ING Yatırım Genel Müdürü Murat Yılmaz, ING Türkiye’nin bankacılık lisansına sahip teknoloji şirketi olma vizyonunu yatırım alanına taşıyarak, Türkiye’nin en sevilen dijital aracı kurumu olmayı amaçladıklarını dile getirerek “Biz de bu hedef doğrultusunda dijitale yatırımı önceliklendiriyoruz; bu kapsamda müşterilerimize hesap açılışından kredi sözleşmelerine kadar birçok alanda zahmetsiz ve uçtan uca dijital bir finansal deneyim sunuyoruz. Birkaç rakama bakmak gerekirse; bugün pay senedi işlem hacmimizin yüzde 90’ı, gelirlerimizin yüzde 92’si dijital kanallar üzerinden gerçekleşiyor; bireysel müşterilerde bu oran yüzde 94’e ulaşıyor. Ayrıca, hesap açılışlarının tamamı dijitalden yapılırken, VİOP işlem hacminin ise yüzde 99’u dijital kanallardan gerçekleşiyor. ING Yatırım olarak bundan sonraki hedefimiz teknoloji yatırımlarımızı ve müşteri odaklı inovasyonlarımızı sürdürerek büyümeye devam etmek. Aynı zamanda dijital platformlar üzerinden kişiselleştirilmiş çözümler geliştirmeyi ve teknolojiyi etkin şekilde kullanarak müşteri deneyimini en üst seviyeye çıkarmayı da hedefliyoruz” diye konuştu.