Hiç kamera karşısına geçtiniz mi?
Böyle, prodüksiyonlu bir stüdyodan bahsediyorum. Yüksek lümen spotlar, kameralar ve sunucu olan bir programda konuk olduğunuzu düşünelim. Canlı yayın da olmasın, bir bant yayını olsun. Genelde yayın öncesi konukların nabzı yükselir. İçlerinde fokurdayan heyecan volkanı, dışarıya ter damlaları olarak süzülmeye başlar. Heyecan daha da artarsa, kendisine bakan kamera objektifleri birer tüfek namlusu gibi görünmeye başlar.
Aslında canlı yayın bant yayına göre çok daha rahat geçer. Bantta geri alabilme şansı olduğu ve yayınlandığında kendilerini izleyecekleri için konuklar mükemmel bir iş olması için çabalar, bu da genelde stres seviyesini yükseltir.
Robotla görüntülü görüşmek
Son dönemde iş hayatının belki de en stresli aşamasında, farklı bir formda olsa da bu bant kayıtları çok popüler bir hâl aldı. “İş hayatının en stresli aşaması nedir” diye soruyorsanız, cevap elbette: İş görüşmesi. Datassist’te sekizinci yılımdayım ancak öncesinde çok sık iş değiştirmiştim. 24 yaşıma geldiğimde 12 farklı iş yeri tecrübem olmuştu bile. 12 farklı iş yeri! 24 yaşındaki biri için ne kadar da fazla değil mi!
Yaklaşık 10 yıl kadar önce işe başladığım bir yerde “gerçek” bir mülakattan geçmiştim. Onun dışında da mülakatlara gittiğim her yerin beni alacağından emindim ve benim için bu süreç sadece bir formaliteydi ya da network ile ilerliyordum. “Gerçek” mülakata girdiğim yerde işe alım süreçleri birkaç aşamadan oluşuyordu. Her yeni aşamada stres seviyesi artmıştı.
Bugünlerde “büyük” bir şirketle iş görüşmesi yapacaksanız, ilk mülakatınız genelde bir robotla görüntülü görüşerek oluyor. Bu görüşmede robot sizi analiz ediyor. Bunu da sizin ses tonunuza, yüz ifadelerinize bakarak yapıyor. Sonrasında bu verileri ne yaptığına dair bir bilgimiz olmuyor. Bu şeffaf olmama durumu bile bana göre bir ayıp.
Yapay zekâ ile yapılan bu mülakatlarda en dikkat çekici olan şey şu: Karşınızda “biri” yok, bir “şey” var. Size bakan gözler ya da dinleyen kulaklar yok. Cevap verdiğiniz şey bir sistem ve bu sistemin sizi nasıl “ölçtüğünü” bilmiyorsunuz. Üstelik kaydediyor! Karşıdan hiçbir elektrik alamıyorsunuz. Sempatik mi olmanız gerekiyor, yoksa ciddi mi? Ancak daha temel soru şu olmalı “Kardeşim! Ben bir finansçıyım ve bu alanda bir iş başvurusu yapıyorum. Artist değilim ki rol yapayım!”
Evet “robotlu mülakatlar” özellikle turn-over’ı yüksek şirketlere çok büyük hız kazandırıyor. Aynı anda çok daha fazla kişiyle görüşme imkânı sunuyor. Bunlar doğru tabii ki. Ancak özellikle iş mülakatı gibi zaten aday için stresli olan bir süreci daha da stresli hale sokmak insanî değerlerle örtüşmüyor. Bunu çok yanlış buluyorum. Bunu bir dehümanizasyon olarak değerlendiriyorum.
CV tarama için robotlar
Yapay zekâ ile ilgili çok olumlu düşünceler besliyor, birden fazla yapay zekâ asistanı kullanıyorum. Ancak iş arama durumunun biraz daha hassas olması gerektiğini savunuyorum. Bir insanın robotlar tarafından eleniyor olmasını küçük düşürücü buluyorum. Tabii ki burada birtakım istisnalar da mevcut. Gerçekten o iş için uygun olmayabilirsiniz. Ancak mülakattan önce bu durumu CV taraması yapan robotlarla belirlemek ve eleme sistemini çalıştırmak mümkün.
Bu yazıyı tam buraya kadar yazdıktan sonra şöyle bir okudum ve normalde çok sevdiğim tarihi olay ya da kişilerden bir örnek vermediğimi fark ettim. Kısa bir duraksamadan sonra “hayır, bu kez bugünü geçmiş gibi yazmışım” dedim. Yapay zekâdan sonra tarih çok hızlı akmaya başladı. 3 yıl önce yaşanan bir şey sanki 100 yıl öncenin tozlu tarih sayfalarında yaşanmış gibi. Haliyle hızlı olabilmek, güncel kalabilmek hiç olmadığı kadar önemli. Bu yüzden CV taramalarını robotlara yaptırıp, mülakatları insanlarla yapmak kimseyi gücendirmeden şirkete hız kazandırır.
Duygusu olan tek sistem
Elbette birçok şirket hatta her şirket için hız, nicelik, maliyet gibi olmazsa olmaz duvarlar var. Ancak insan kaynağı hâlâ şirketlerin en değerli bileşeniyse, o hâlde onu değerlendiren sistemlerin de “insanî” kalması gerekiyor bence.
Daha adil, daha şeffaf, daha empatik bir sürecin mümkün olduğunu savunuyorum. Yapay zekâ doğru kullanılırsa çok iyi bir yardımcı olabilir ama karar verici mi? Orası hâlâ tartışmalı. Çünkü karar mekanizması yalnızca veriye dayalı değildir. Bu mekanizma duygulardan da beslenerek sonuca ilerler.
Ve henüz hâlâ duygusu olan tek sistem insan.