Google’un eski CEO’su: “Evden çalışarak şampiyon olmak zor.“
Bir kitapta altını çizdiğimiz sözler zaten bildiklerimizdir diye bir söylem vardır. Eski Google CEO’sunun sözleri benim gibi eski kuşak yöneticilerin altını çizmek istediği ve mümkünse tekrarlamak istediğimiz sözler oldu. Son yıllarda yaygınlaşan ve evden çalışmanın getirisinin müthiş olduğunu anlatan araştırmalara rağmen evden çalışmanın toplu bir tembellik dalgası yaydığını hepimiz ince ince hissediyoruz.
Eric Schmidt şunları söylüyor “ Google, iş-yaşam dengesi eve erken gitmek ve evden çalışmayı ‘kazanmaktan’ daha önemli olarak gördü… Özür dilerim bu kadar açık olduğum için, ama gerçek şu ki; üniversiteden çıkar ve bir şirket kurarsanız, eğer diğer start-uplarla rekabet etmek istiyorsanız, insanlara evden çalışmalarına ve haftada sadece bir gün gelmelerine izin vermezsiniz.”
Teknoloji dünyasında uzaktan çalışmanın yaygınlaşması, özgürlük ve esneklik açısından devrim niteliğinde olsa da, bazı liderler bu modelin start-uplar için tehlikeli bir konfor alanı oluşturduğunu düşünüyor. Google’ın efsanevi eski CEO’su Eric Schmidt, bu konuda en açık sözlü isimlerden biri.
Schmidt’e göre start-up dünyasında “kazanmak”, herkesin rahat ettiği bir düzende değil, birlikte üretme kültürü içinde mümkün.
Yeniliğin kaynağı: Aynı masada olmak
Schmidt, ofis ortamını sadece fiziksel bir çalışma alanı değil, yaratıcılığın doğduğu zemin olarak tanımlıyor. Fikirlerin tesadüfen geliştiğini, koridorda yapılan kısa sohbetlerin ya da beyaz tahta başındaki anlık tartışmaların, bir start-up’ın yönünü değiştirebileceğini söylüyor.
Uzaktan çalışmada bu “etkileşim anları” kayboluyor. Her şey planlı, takvimli ve ekran arkasında gerçekleştiği için spontane öğrenme ve fikir alışverişi büyük ölçüde azalıyor. Schmidt’e göre, bu spontane eksikliği, erken aşama şirketlerin büyümesini en çok yavaşlatan faktörlerden biri.
Aslında Eric Schmidt’in “start-uplar birlikte kazanır” mesajı tam da bu durumu özetliyor. Google, 2000’lerin başında “deneysel bir ekip” ruhuyla arama teknolojisinde devrim yarattı. Ancak bugün o yenilikçi enerjiyi taşıyan ilk dil modeli öncülerinin neredeyse tamamı Google’dan ayrılmış olması, bize start-up dinamizminin kaybolduğunu söylüyor.
Dil modeli devrimini başlatan 8 kişilik ekip
Yapay zekâ dil modellerinin (AI LLM’lerin) temelini atan Google Brain, 2011’de Jeff Dean ve Andrew Ng öncülüğünde kurulmuştu.
İlk sekiz kurucu araştırmacının (örneğin Geoffrey Hinton, Ilya Sutskever, Oriol Vinyals, Quoc Le vb.) çoğu artık Google’da değil:
- Kimisi OpenAI’a,
- Kimisi Anthropic’e,
- Kimisi kendi start-up’ına geçti.
“Kazananlar, birlikte düşünenlerdir.”
Ve bugün bu birlikte düşünebilen ekipler, artık Google’ın dışında.
Bugün AI devrimini yönlendiren yeni şirketlerin çoğunun -OpenAI, Anthropic, Cohere, Inflection- Google’dan kopan eski mühendisler tarafından kurulmuş olması tesadüf değil.
Uzaktan çalışma, verimlilik sağlasa da, start-up evresindeki bir şirket için asıl değer, beraber düşünmek, hızlı karar almak ve aynı enerjiyi paylaşmakla ortaya çıkar.
“Kazanmak, konforla değil çabayla olur.”
Start-up kültürü; risk alma, hızlı deneme-yanılma ve birlikte üretme kültürüdür.
Büyük şirketler ise genellikle bu ruhu bürokrasiyle bastırır.
Start-up ruhu olmadan yenilik sürmez
Başarının bedeli birlikte üretmek
Schmidt’in görüşü, aslında tüm girişimcilere şu gerçeği hatırlatıyor:
“Start-up başarısı, ekip uyumunun hızında saklıdır.”
Uzaktan çalışma, verimlilik sağlasa da, start-up evresindeki bir şirket için asıl değer, beraber düşünmek, hızlı karar almak ve aynı enerjiyi paylaşmakla ortaya çıkar.
Başarılı bir girişim kurmak, konforlu değil; yoğun, etkileşim dolu ve zaman zaman kaotik bir süreçtir. Ama tam da bu süreç, yeniliği mümkün kılar.
Schmidt’in mesajı net: rekabet konforlu bir yerde kazanılmaz. Birlikte tartışmak, duvara fikir yazmak, koridorda spontane sohbet etmek… Bunlar start-up’ların büyüme yakıtıdır. Ekran arkasında planlı toplantılarla bu atmosferi tam olarak yakalamak zordur.
Ve belki de bugün AI yarışına yön veren isimlerin çoğunun Google dışına taşması, bu gerçeğin en somut kanıtı.
