Uzun yıllar boyunca insan kaynakları, iş dünyasının arka planında kalan bir fonksiyon olarak değerlendirildi. Şirketlerin stratejik kararları genellikle finans, satış ve operasyon tarafından şekillendirilirken, İK “destek birimi” olarak konumlandırıldı. Ancak artık tablo değişiyor. İK, organizasyonel dönüşümün merkezinde; kültürü, yeteneği ve daha da önemlisi ücreti yöneten bir güç haline geldi.
Bu değişimde sessiz ama etkili bir başka faktör daha var: Kadınlar.
Sessiz Değişim: İK’nın liderliği kadınlarda
İnsan Kaynakları iş dünyasında sonradan konumlanan bir departman olarak kadın ağırlıklı oldu. Konum olarak yönetim kademesinde bir alt segmentte yerini aldı sesleri her zaman duyulmadı. Son yıllarda bu durum değişti.
Artık birçok şirkette CHRO (Chief Human Resources Officer) pozisyonu, CEO’ya doğrudan bağlı ve yönetim kurullarında temsil edilen bir stratejik rol. Bu pozisyonlarda kadın oranı diğer üst düzey pozisyonlara kıyasla çok daha yüksek olunca durum sessiz bir devrime dönüşüyor.
LinkedIn’in 2024 raporuna göre, Fortune 500 şirketlerinde CHRO pozisyonundaki kadın oranı %55’i aşıyor.1
Bu liderlik pozisyonlarındaki kadınların sayısının artması, yalnızca çeşitlilik açısından değil, kurum içi ücret politikalarının yapısal olarak dönüşmesi açısından da önemli bir kırılma noktası.
Kadınların karar verdiği masada ne değişiyor?
Kadın CHRO’lar, ücretlendirme kararlarını yalnızca rekabetçilik ya da maliyet etkinliği penceresinden değil; adalet, şeffaflık ve kapsayıcılık gibi insani değerler üzerinden de değerlendiriyor.
McKinsey’nin 2022 tarihli araştırması, kadın liderlerin ücret şeffaflığına erkek meslektaşlarından %35 daha fazla önem verdiğini ortaya koyuyor.2
Bu farklı bakış açısı, “eşit işe eşit ücret” ilkesini yalnızca bir ilke olmaktan çıkarıp uygulamaya dönüşen bir sistem haline getiriyor.
İngiltere örneği: Sessiz gücün istatistiğe yansıması
Birleşik Krallık, 2017’den bu yana 250+ çalışanı olan şirketlere, her yıl cinsiyete dayalı ücret farklarını açıklama zorunluluğu getiriyor. 2025 verileri, bugüne kadar ölçülen en düşük ücret farkını gösteriyor.3
Bunun nedenlerinden biri, artık bu raporları hazırlayan ve değerlendiren kişi profillerinin değişmesi. Giderek daha fazla kadın profesyonel, bu tabloları sadece analiz etmiyor; harekete geçirici içgörülere dönüştürüyor.
“Rakamları yazan kadın olduğunda, sadece veri değil; deneyim ve adalet yazılıyor.”
WeAreTheCity’nin analizine göre, kadın CHRO’ların görev yaptığı şirketlerde, cinsiyet bazlı ücret farkları 2 yıl içinde ortalama %8 oranında azalıyor.4
Kaleyi içten fetheden sessiz güç
Kadınlar, iş dünyasının yönetim kulelerine bir anda çıkmadı. Ama insan kaynakları gibi sistemin kalbindeki alanlara adım adım girerek, organizasyonel adaleti içeriden yeniden kurdular.
Belki yüksek sesle konuşmadılar, ama kararı verdiler.
Ve bu kararlar şimdi ücret tablolarına yansıyor.
Bu nedenle kadınlar yalnızca sayılarla değil, sessiz güçleriyle fark yaratıyor.
Kaleyi içten fethediyorlar.
Ve ücret eşitliği, artık yalnızca bir hedef değil—gerçekleşen bir sonuç.
Kadınların insan kaynaklarındaki stratejik liderliği, yalnızca kurum kültürünü değil, iş dünyasının temel dinamiklerinden biri olan ücretlendirme anlayışını da dönüştürüyor; sessiz ama kararlı adımlarla daha adil bir gelecek inşa ediliyor.
Kaynaklar
1 - LinkedIn Talent Solutions (2024). Global Talent Trends: Diversity in Leadership
2 - McKinsey & Company (2022). Women in the Workplace
3 - UK Government Equalities Office (2025). Gender Pay Gap Service – Annual Summary
4- WeAreTheCity (2025). Gender Pay Gap Report: Ticking Boxes or Changing Systems?