“Büyüme tahminleri yukarı geldi” nidalarına rağmen yüzler pek gülmüyor. IMF-Dünya Bankası tarafında mesajlar çok temkinli.
IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları bu sene de ABD’de, Washington, DC’de gerçekleşiyor. Ben de öğrenciliğimden beri yakından takip ettiğim bu toplantıları izlemek için Yeni Dünya’dayım.
Bu toplantılara denk gelecek şekilde, farklı düşünce kuruluşları ve yatırım bankalarının da eş anlı panelleri var. Bankadan arkadaşlarımın desteği ile bu konferans ve panel serilerine kayıt yaptırıyorum ve Voltran’ı oluşturuyoruz.
Dünyanın farklı yerlerinden, farklı mevzuları, farklı uzmanlardan dinlemek gerçekten çok zenginleştirici. Keşke hepsini dinlemek mümkün olsa ama zaman kısıtını aşmak zor. Üstelik toplantılar şehrin farklı bölgeleri arasında dağılmış durumda. Yıllar içinde iki yöntemle ilerlemeyi öğrendim. İlki, gitmeden önce bütün içerikleri çalışıp saat-saat kendime bir takvim yapmak. İkincisi de lastik ayakkabılar. Takım elbisenin altına çektiğim lastiklerle, bir toplantı binasından diğerine koşarcasına yürüyor, eğer seçtiğim paneli yakalayabilirsem hiç yorulmadığımı fark ediyorum. Bu yıl da performansım fena değil. Kemal Sunal’ın Postacı filmindeki yürüyüş performansı birinciyse, beni de ikiye yazabilirsiniz.
Bu yazıyı yazarken toplantı takviminin henüz ortasındayız. Ben birkaç gün daha buralarda olacağım. O nedenle bunu “ilk izlenim” yazısı gibi okumanızı rica edeceğim. Buyursunlar:
- “Büyüme tahminleri yukarı geldi” nidalarına rağmen yüzler pek gülmüyor. IMF-Dünya Bankası tarafında mesajlar çok temkinli.
- Elbette genel görünümün nisandaki toplantılarda öngörülen kadar kötü olmaması görece iyimser bir pencere açıyor.
- Lakin belirsizliğin çok yüksek olması, yorumcuların da politika yapıcıların da işini zorlaştırıyor.
- Bu belirsizlik konusunda yanlış anlaşılmak istemem. Konu sadece tarifeler değil. Dünya ekonomisinde biriken dönüşüm ve bölüşüm sorunu artık ilgi bekliyor.
- Sanayi politikaları ve büyüme temel gündem. Kim, nasıl, ne kadar büyüyecek?
- Bu aslında dinamik bir oyun. Şimdiden bilmek zor. Çünkü mevzu artık engelli koşu. Bir ülkenin büyümesinin önündeki engeller başka ülkeler tarafından da yükseltiliyor olabilir. Korumacılık bizimle birlikte olmaya devam edecek.
- Peki ayrılık acısı dışında her derde deva olması beklenen yapay zeka için ne deniyor? IMF Başkanı Georgieva’nın bir sözü beni çok etkiledi: Yapay zekanın dönüştürücü bir güç olduğu konusunda iyimserim. Ama yapay zekanın dünyayı daha iyi bir yer yapacağı konusunda iyimser değilim.
- Tabii Georgieva kıyamet düdüğünü çalıyor gibi düşünmemek gerek. Yapay zekanın daha kapsayıcı bir hale gelmesi için öne çıkardığı dört konu var.
- Fiziki alt yapı
- Beşeri sermaye
-Teknolojinin yayılımı
- Düzenlemeler
- Bu dört madde çok basit görünebilir. Ama ABD ve Çin yapay zeka konusunda her saniye uçarken, elektriğe ulaşımı son derece sınırlı olan ülkelerin var olduğunu hatırlayınca mevzunun önemi ortaya çıkacaktır.
- Beşeri sermaye vurgusu bence en önemli olanı. Sıkıcı bir ekonomist olarak adlandırılmayı göze alarak, bu zamana kadar yaptığım gibi bundan sonra da “insan”ın en önemli meselemiz olduğunu anlatmaya devam edeceğim.
- Ben pek severim bilirsiniz, pek çok merkez bankası temsilcisini dinleme şansım oldu. Çekya, Macaristan, Güney Afrika, Brezilya vb. Enflasyon riski tümden bitmiş değil ama şimdilik gündemde sıra gelmiyor diyebiliriz.
- Asya yine önemli bir gündem ama Çin konusunda bir uzlaşı yok. Çin’den katılım da artık eskisi gibi değil zaten.
- Piyasalar için bence müzik sürecek. Türü ne olur derseniz, “Hip-hop tarzı arabesk” derim. Her iki yöne hareketli nağmeler…
Macera devam ediyor muhteremler…