Vergi güvenliği, mali müşavirler tarafından sağlanan uzmanlıkla mümkündür. Yetki sınırlarını aşan talepler, mali disiplini, kamu yararını ve meslektaşların motivasyonunu zedeler.
Değerli okurlar, 18–19 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilen Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odalar Birliği (TÜRMOB) Genel Kurulu’nda yapılan seçimler sonucunda yeni yönetim kurulumuz belirlenmiş ve görev dağılımıyla birlikte TÜRMOB Genel Başkanlığı sorumluluğunu üstlenmiş bulunuyorum.
Görev süresi boyunca 3568 Sayılı Yasa çerçevesinde odalarımıza, mesleğimize ve meslektaşlarımıza önemli katkılar sunan önceki Genel Başkanımız Sayın Emre KARTALOĞLU’na teşekkürü bir borç biliyor, değerli emekleri için kendisine gönülden şükranlarımı sunuyorum.
Bundan sonra da her 15 günde bir salı günü yayımlanacak “TÜRMOB ile İş Yaşamı” sayfamızda siz değerli okurlarımızla buluşamaya devam edeceğiz. Mali müşavirlerin mesleki sorunları, mali ve ekonomik mevzuattaki gelişmeler, maliye ve ekonomi politikalarına ilişkin analizlerimiz, bilgilendirme ve değerlendirmelerimiz gündemimizde olmaya devam edecektir.
VERGİ GÜVENLİĞİ TEHLİKEYE ATILAMAMALIDIR
Türkiye ekonomisinin bel kemiğini oluşturan vergi sistemi, yalnızca devletin gelir mekanizması değildir; aynı zamanda kayıt dışıyla mücadelede, mali disiplinin sağlanmasında ve gelir adaletinin korunmasında stratejik bir araçtır. Yapılan bütün müdahalelere rağmen Vergi Usul Kanunu’ndan 3568 sayılı meslek yasamıza kadar tüm mevzuat, titizlikle örülmüş ilkesel ve kavramsal bir çerçeve üzerine kuruludur.
Son günlerde kamuoyuna yansıyan bazı açıklamalar, bu çerçeveyi sarsacak ve ülkemizin vergi sisteminde geri dönülmesi güç zararlar doğurabilecek niteliktedir. İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı tarafından yapılan ve “gerçek usulde vergilendirilecek taksici esnafının defterlerinin ve beyannamelerinin esnaf odaları tarafından tutulabileceği” yönündeki açıklamalar, mali müşavirler camiasında ciddi endişelere yol açmıştır.
Gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerin defter ve beyannamelerini düzenleme yetkisi, 3568 sayılı Kanun gereği yalnızca Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirlere verilmiştir. Bu yetkinin verilmesi; yüksek uzmanlık gerektiren, kamu adına güvence sağlayan, etik bir mesleğin icrası için bir zorunluluktur.
Bu nedenle, hiçbir meslek odası gerçek usulde tutulan defterlere ve beyannamelere müdahale edemez. 09/09/2025 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile bazı faaliyetlerde basit usulden çıkış yeniden düzenlenmiş, şehir içi yolcu taşımacılığı yapanlar da basit usul kapsamı dışına alınmıştır. Bu son derece net bir karardır. Ancak bu durum, taksici esnafının defterlerinin esnaf odasında tutulabileceği anlamına gelmez. Basit usulde olan mükellefler hariç hiçbir grup için böyle bir imkân yoktur; yeni düzenleme bunu değiştirmemiştir.
Bugün taksicilere verilecek bu yetki yarın kuaförlere, ertesi gün lokantacılara ardından diğer esnaf odalarına yayılabilecek bir zincir oluşturur. Bu zincirleme sürecin sonu ise apaçık ortadadır; Türkiye’de mali müşavirlik mesleği fiilen tasfiye edilmiş olur. Kamu maliyesi ağır bir vergi kaybı riskiyle karşı karşıya kalır.
Muhasebe, denetim ve beyanın bir parçasını, uzmanlık gerektiren bir meslekten alıp oda yönetimlerine teslim etmek; denetimsizlik, hatalı kayıt, kayıt dışılıkta artışı ve vergi güvenliği zafiyetini beraberinde getirir.
Ayrıca taksicilerin kamuoyunda aylık “yüksek muhasebe ücretleri” ödedikleri iddiaları doğru değildir. 2025 yılı asgari ücret tarifesine göre bu rakam; İstanbul’da 912 TL, 2. grup illerde 798 TL, 3. grup illerde 707 TL, 4. grup illerde 616 TL’dir. Bu tutarlar ne taksici esnafını zorlayacak düzeydedir ne de mesleğimizin ekonomik sürdürülebilirliği açısından bir anlamı bulunmaktadır. Hatta bu tarifenin bile indirimli olarak uygulanması tarafımızca kabul edilebilir. Dolayısıyla talebin ekonomik gerekçesi de bulunmamaktadır.
3568 sayılı Kanun’un açık ve bağlayıcı hükümleri gereği, böyle bir talebin hayata geçirilmesi hukuken ve fiilen mümkün değildir. Unutulmamalıdır ki; ülkemizin vergi güvenliği, kayıt dışılıkla mücadele, uzmanlık temeline dayalı mali müşavirlik mesleğinin gerçek anlamda icrasıyla mümkündür.
Son dört yıldır ücret gelirleri enflasyon karşısında reel olarak büyük erozyona uğrayan meslek mensupları ayrıca aşırı iş yükü altında bunalmış durumdadır, bir de yetki alanlarına yapılacak müdahaleyle moral motivasyonlarının düşürülmemesi büyük önem arz etmektedir.