Bize göre rekabet gücümüzü USD/TL kurundan daha fazla etkileyen, ülkemizde USD bazlı kişi başı maliyetlerin artması.
21’incisi açıklanan OVP rakamlarına göre 2026-2028 arasında ülkemizde kişi başı gelir sırasıyla 18.621, 19.710 ve 20.987 USD olacak. Kişi başı gelirde dünya ortalaması 2025 yılı için tahmin 14.210 USD. 2026 yılında %3 büyüse Türkiye ile karşılaştırdığımızda ülkemizdeki kişi başı gelir dünya ortalamasının %27 üzerinde olacak. Esas fark 2028 yılında olacak ve aradaki fark %35’e çıkacak. Avrupa Birliği’nde ise ortalama 43.145 USD 2025 için. Veri analizini biraz daha derinleştirirsek ortaya daha ilginç sonuçlar çıkıyor. TÜİK verilerine göre ülkemizde yaşayan ilk %20’lik kesim GSMH’nin %6,3’ünü, İkinci %20’lik kesim GSMH’nin %10,4’ünü, üçüncü %20’lik kesim GSMH’nin %14,6’sını, dördüncü %20’lik kesim GSMH’nin %20,7’sini ve beşinci %20’lik kesim GSMH’nin %48,1’ini alıyor.
Beşinci %20’lik kesim, 2026 tahmini olan 1,658 milyar USD GSMH’nin gelir dağılımında bir değişiklik olmaz ise %48,1’ini yani 797,5 milyar USD’yi alacak. 2026 nüfus tahminlerine göre %20’lik kesim 17,3 milyon kişi. 797,5 milyar USD’yi 17,3 milyon kişiye böler isek kişi başı gelir 46.100 USD olarak ortaya çıkmaktadır. Bu rakam Avrupa Birliği’nin kişi başı gelir ortalamasının %5 üzerinde. Ortalama hane halkının üç kişilik olduğu verisiyle her aileye yıllık 138.300 USD girmektedir. Bu verilere göre ülkemizde yaşayan 17,3 milyon insanın gelir ortalaması Fransa ile eşit, İtalya’dan %13 daha iyi. Kişi başı gelir Yunanistan’da 24.752 USD, Macaristan’da 23.311 USD, Polonya’da 25.022 USD, İspanya’da 36.192 USD ve Portekiz’de 28.845 USD. Bu verilerin etkilerini pazarda da gözlemliyoruz. Bir yandan pazarda sıkıntı var derken bir yandan hızı kesilmekle beraber devam eden tüketim harcamaları, esasında ülkemizin dinamiklerini gösteriyor. İş dünyası bu dinamiklere göre hedef müşteri ve iş modelini tasarlamalıdır. Dördüncü %20’lik bölümünü de bu gelir grubuna eklersek o zaman kişi sayısı 34,5 milyon ve kişi başı gelir 33.350 USD olup birçok Avrupa ülkesinin ortalamasının üzerinde. Yine OVP’de 2026 tahminleri gerçekleşir ise ülkemizin Meksika’yı geçerek dünyanın 15. ülkesi olma ihtimali var. Sayın Trump’ın koyduğu gümrük vergileri nedeniyle Meksika ekonomisinin biraz hız keseceğini düşünüyoruz.
Bu verilerin arkasında;
1- Büyüme,
2- Enflasyon
3- USD/TL kuru yatmaktadır.
2026 yılında %3,8 büyüyeceğiz ve hedef enflasyon %16. USD bazlı geliri artıran temel veri kur. 2026-2028 OVP’ye göre hesapladığımız ortalama kur, sırasıyla 46,6, 50,7 ve 53,7’dir. Bu verilere dayanarak 2026-2028 yıl sonu için hesapladığımız USD/TL kuru sırasıyla 49,2, 52,2 ve 55,2 TL’dir. 2025 için tahminin 44 TL olduğunu varsayarsak 2026’da TL %12 değer kaybedecek. 527 milyar brüt dış borç ve reel kesimin 187 milyar USD açık pozisyonu bizce en önemli risklerin başında geliyor.
Bize göre rekabet gücümüzü USD/TL kurundan daha fazla etkileyen, ülkemizde USD bazlı kişi başı maliyetlerin artması. İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu verilerine göre 2024 yılında kişi başı gider 2.350 USD olup 2025 ve 2026 yılında toplamda en az %10 daha artacağını tahmin ediyoruz. Zaten 2026 yılında kişi başı aylık gelir 1.500 USD’yi geçecek. İlk sekiz ayda %50-50 USD-EUR kur sepeti TL karşısında %24 değer kazanırken enflasyon ilk sekiz ayda TÜFE’de %19,8, ÜFE’de ise % 18,97 oldu. İhracat ve turizm gelirlerimizin Euro olduğu gerçeğiyle 2025 yılında TL’nin değer kazandığını söylemek mümkün değil.
Sonuç olarak, USD bazlı verilere göre ülkemizin dünya ekonomisi içindeki payı yükseliyor. Sanayi sektörünün payı %18,7’e geriledi ve hizmet sektörünün payı artıyor: %67. Ülkemizde artık emek ve kura dayalı bir rekabet stratejisinin kazanma olasılığı yok. Seçeneğimiz kalmadı. Teknoloji (son OVP’de en çok tekrarlanan 4. kelime), İnovasyon, tasarım, dijital ve yeşil dönüşüm iş modelimizin ana parçası olmak zorunda. Yapmazsak kaybedeceğiz.