MEHMET UTKU ŞENTÜRK - YÖM OKULLARI & CALIFORNIA GLOBAL EDUCATION KURUMSAL İLETİŞİM DİREKTÖRÜ
Bir ülkenin en değerli hazinesi nedir? Yeraltı kaynakları mı? Coğrafi konumu mu? Hayır. Bir ülkenin en değerli hazinesi, onu geleceğe taşıyacak olan beşerî sermayesidir; yani eğitimli, nitelikli genç nüfusudur.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yükseköğretim göçü verileri, bu hazinenin endişe verici bir hızla elden çıktığını gözler önüne seriyor. Durum, artık "beyin göçü" tabirinin hafif kalacağı, "beyin hemorajisi*" olarak adlandırılmayı hak eden bir noktada.
Rakamlar ne söylüyor?
TÜİK verilerine göre, Türkiye'den yurt dışına göç eden kişi sayısı 424 bin 345 oldu. Göç eden nüfusun %55,7'sini erkekler, %44,3'ünü ise kadınlar oluşturdu. Türkiye'den yurt dışına giden nüfusun 151 bin 140'ını Türk vatandaşları, 273 bin 205'ini ise yabancı uyruklular oluşturdu.
2022 yılında yurtdışına göç eden 148 bin 394 kişiden 53 bin 344'ü yükseköğretim mezunu. Bu, %35.9 gibi çok yüksek bir orana işaret ediyor. Daha da çarpıcı olan, bu oranın 2017'de %30.8, 2021'de ise %33.5 olması. Yani, oran istikrarlı bir şekilde her yıl artıyor**.
Basit bir hesapla, her gün ortalama 146 üniversite mezunu gencimiz ülkemizin kapısından çıkıyor. Bu, bir fakültenin neredeyse bir yıllık mezun ettiği öğrenci sayısına denk geliyor. Peki, bu gençler neden gidiyor?
Arka planda "nedenler sarmalı" yatıyor
Bu sorunun tek bir cevabı yok; birbiriyle örülü bir "nedenler sarmalı" ile karşı karşıyayız:
- Ekonomik belirsizlik ve gelecek kaygısı: Yüksek enflasyon, liyakate dayalı olmayan işe alım süreçleri, düşük ücretler ve mesai saatlerinin uzunluğu, genç mezunlar için en büyük itici güç. "Burada çalışsam da ne olacak?" sorusu, zihinlerde dolanan en ağır soru.
- Sosyal ve siyasal ortam: Özgürlükler alanının daralması, ifade özgürlüğüne yönelik endişeler ve toplumsal kutuplaşma, özellikle yaratıcı ve eleştirel düşünen gençleri kendini ait hissetmediği bir ortama itiyor.
- Eğitim sistemindeki sorunlar: Kalite problemleri, üniversitelerin özerkliği tartışmaları ve mezuniyet sonrası alanında kendini geliştirebileceği imkânların kısıtlılığı, gençleri daha iyi araştırma olanakları sunan ülkelere yönlendiriyor.
Kaybeden Kim?
Bu sorunun cevabı çok net: Hepimiz.
- Ülke olarak kaybediyoruz: Üniversite sınavlarına hazırlanırken ailelerin ve devletin ciddi kaynaklar ayırdığı, en iyi okulları kazanan parlak zekalar, diplomalarını aldıktan sonra başka ülkelerin ekonomisine katkı sunmak üzere ayrılıyor. Bu, en değerli varlığını ihraç eden bir ülke modelidir ve sürdürülebilir değildir.
- Geride Kalanlar kaybediyor: Bu gençler, gittikleri ülkelerde sadece mühendis, doktor, sanatçı olmuyor; aynı zamanda girişimci, işveren ve istihdam yaratıcı olma potansiyelini de beraberlerinde götürüyorlar. Bu potansiyelin yokluğu, ülke içindeki ekonomik canlılığı ve inovasyonu zayıflatıyor.
Ne yapılmalı? retorik sorular değil, somut adımlar
"Beyin göçünü tersine çevirmek" artık klişe bir laftan öteye gitmiyor. Mesele, bu gençleri ülkede tutacak "cezbedici ortamı" yaratmaktır.
- Liyakat, liyakat, liyakat: İşe alımlardan proje desteklerine, kamudaki tüm süreçlerde liyakat şeffaf bir şekilde tesis edilmeli. Gençler, emeğinin ve yeteneğinin karşılığını alacağına inanmalı.
- Ekonomik İstikrar Şart: Geleceğini 5 yıllığına değil, 5 aylığına bile planlayamayan bir genç, doğal olarak daha istikrarlı limanlara yelken açar.
- Özgür ve Yaratıcı Bir İklim: Üniversiteler sadece diploma dağıtan kurumlar değil, özgür düşüncenin ve bilimin filizlendiği yerler olmalı. Gençlere, kendilerini ifade edebilecekleri, fikirlerini sansürsüzce tartışabilecekleri bir ortam sunulmalı.
“Giderlerse gitsinler” (mi?)
TÜİK'in verileri sadece bir istatistik değil, geleceğe dair bir kırmızı alarmdır. Bu rakamlar, ülkenin en değerli "beyin"lerinin, hayallerini ve potansiyellerini başka topraklarda gerçekleştirmek üzere sessizce vedalaştığının kanıtıdır.
Sorun, gidenlerde değil, onları burada tutamayan ortamdadır. Mesele, gençleri "Vatan, Millet Sakarya" nutuklarıyla geri çağırmak değil, onların bu topraklarda kendi vatanlarını inşa edebilecekleri umudunu ve imkanını yeniden yeşertmektir. Aksi takdirde, geriye sadece gidenlerin istatistiklerini tutmak kalacak.
…………………………………………………………………………………………………...
*Hemoraji: vücuttaki damarların hasar görmesi sonucunda kanın damar dışına çıkması durumudur. İç veya dış kanama şeklinde ortaya çıkabilir. Travma, cerrahi işlemler, pıhtılaşma bozuklukları veya bazı hastalıklar kanamaya yol açabilir. Şiddetine göre hayati tehlike oluşturabilir ve tıbbi müdahale gerektirebilir.
** https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Uluslararasi-Goc-Istatistikleri-2024-54083#:~:text=T%C3%BCrkiye'den%20yurt%20d%C4%B1%C5%9F%C4%B1na%20g%C3%B6%C3%A7,ini%20ise%20yabanc%C4%B1%20uyruklular%20olu%C5%9Fturdu.