Türkiye’de teknolojinin geliştirilmesi son yılların önemli bir konusu, burada pek çok modelin olduğunu görüyoruz. Devletin oluşturduğu, yönlendirdiği bu modellerin performansları tabii kendi içinde değerlendirilebilir. Bu modellerden en çok dikkat çekeni kuşkusuz Teknoparklar… Ar-Ge Merkezleri, Tekmer’ler de yine benzer amaçla kuruldular. Bu modellerin de gelişmelerle farklı yönlere evrildiğini söyleyebiliriz. Peki Türkiye’de teknolojinin geliştirilmesinde, dijital dönüşüme çare oldular mı? Her birim kendi performansını sergiliyor. Fakat şu bir gerçek ki, artısıyla eksisiyle önemli bir dönüşüme ön ayak olduklarını söyleyebiliriz. Tabii tüm sistemde her şeye çare oldular da diyemeyiz. Geliştirilecek pek çok yönleri olabilir. Örneğin benim en çok beklediğim endüstriler dikeyinde teknolojilerin geliştirildiği Teknoparklar… Sanayinin, üretimin dönüştürülmesinde dikey teknoloji üretimi ve iş birliklerinin Türkiye için hayati olduğunu düşünüyorum. Yoksa hep moda ve trend sektörleri destekleyerek ihtiyaçları gözden kaçırıyoruz.
Onlar birer teknoloji ekosistemi
Tüm bu konuları bu dönüşümün merkezinde yer alan isimlerden biri Dijitalpark Teknokent Genel Müdürü Prof. Tahsin Engin ile konuştuk. Genel Müdür Yardımcısı Tolga Bildirici de bizimle birlikteydi. Tahsin Engin Teknopark’lar ve Ar-Ge sistemine önemli katkıları olmuş bir isim… Onun görüşlerinin gelecek için önemli olduğunu düşünüyorum. Teknoparklar sadece ”fiziksel ofis alanlarından” ibaret değil teknolojinin, geleceğin oluşturulduğu ekosistemler.
Pandemi sonrası dönem
Her şeyi olduğu gibi, pandemi Teknoparkları da etkiledi. Prof. Tahsin Engin, “Pandemi sonrası dönemde Teknoparklar’dan bir boşalma uzaklaşma meydana geldi… Bu zaruriyetten kaynaklanmıştı. Sonrasında ekosistemin paydaşları Teknopark’a gitmeden de olabiliyormuş noktasına geldi. Üniversite iş birliği, uzmanlık, ekosistem oluşturma hedefleri sekteye uğradı. Ben ilk bu işlere 2020 yılında atandığımda 85-90 civarında teknopark vardı. Sonrasında 113’e çıktı… Bizde de başlangıçta biraz boşalma oldu ama lokasyon avantajımız ve güçlü temellerimiz sayesinde kalite erozyonundan en az etkilenenlerden biri olduk.”
Teknoparklar neye evrildi?
Prof. Tahsin Engin, “Potansiyeline bakılmaksızın her yere teknoparklar açılıyor, Tekmer’ler açılıyor, Ar-Ge merkezi gibi birbirinin tamamlayıcısı ve rakibi olacak unsurları hepsini birden açmaya başladık. Eskiden Ar-Ge merkezi olmak için 50 kişi gerekliydi. Önce 30, sonra 15’e indi… Böylece Teknoparklar belli kesim için gerekli olmaktan çıktı. Şimdi genel olarak artık 3-5 kişilik hatta tek kişilik girişimlere evrildi. Biz hem attığımız temeller ve lokasyon avantajı sayesinde bundan kalite erozyonu olarak en az etkilenenlerde biri olduk. Finansal teknolojilerinde en büyük kümelerden biri Digiltalpark Teknokent’te… Ciddi bir fokusumuz var. Büyük yatırım alan unicorn yolunda ilerleyen Sipay bizim bünyemizde yer alan şirketlerden. Dijitalpark Teknokent bünyesinde bugün 300’e yakın firma faaliyet gösteriyor. Bunların 180’den fazlası start-up, 80’den fazlası ise kuluçka firması. Kesin olmamakla birlikte, Ar-Ge firmalarımızın 2024 yılı yurt içi Ar-Ge satış hasılatının 100 milyon Euro’yu geçtiğini öngörüyoruz.
Teknoparklar kiralama yerleri değil
“Teknoparklar kiralayalım büyük paralar kazanalım yerleri değil… Biz ekosisteme nasıl değer yaratırız bunun peşindeyiz. Burasını olması gerektiği gibi bilişim ekosistemine en nitelikli bir biçimde nasıl sunabiliriz onun peşindeyiz. Diyen Dijitalpark Teknokent Genel Müdürü Prof. Tahsin Engin bir ilk haberi de benimle paylaştı: “Oyun kümelenmesi ile ilgili bir başvura var. Şimdi onu desteklemek istiyoruz. Daha önce oyundan exit etmiş bir yatırımcı kendi yatırım yapıyor olduğu oyun firmalarını burada barındıracak. O kümesini buraya taşıyacak. Bunun diğerlerini de çekeceğini ve 250-300 firmayı burada ağırlayabileceğimizi düşünüyoruz. Ayrıca bizim Teknopark’ın kendisine ait bir şirketi Teknoloji Transfer Ofisi de var. Oyun sistemi Türkiye’nin güçlü kaslarından biri ve ekosistemin çok canlı olduğunu düşünüyorum. Buradan da unicorn’lar çıkarabiliriz”.
