Eski Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti’yi de kaybettik. Başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerinin, ekonomi camiasının başı sağ olsun, Allah rahmet eylesin.
Ankara’da belli bir kuşak ekonomi muhabirinin çok iyi ve yakinen tanıdığı, saygı duyduğu bir isimdi merhum Serdengeçti.
Gazeteci arkadaşım sevgili Nursun Erel’in şu satırları Süreyya Serdengeçti’ye bakışı çok güzel özetliyor:
“İyilerin tamamı birlikte göç etme kararı mı aldı?”
Mayıs ayında da önceki başkanlardan Rüşdü Saracoğlu aramızdan ayrılmıştı.
Sevgili Nursun’un dediği gibi 2025’te zaten o kadar çok “iyi insan”ı yolcu etmek durumunda kaldık ki...
HER KADEMEDE GÖREV ALDI
Serdengeçti Merkez Bankası’nda 1980 yılında göreve başladı ve neredeyse her kademede görev ala ala başkanlığa kadar yükseldi.
2006 yılında da başkanlıktaki görev süresi sona erdi ve bir süre uzatımı söz konusu olmadığı için Merkez Bankası’ndan ayrıldı.
Ankara’da ekonomi muhabirliği yapıp da Merkez Bankası’nda bu kadar uzun süre çalışmış bir isimle yolları kesişmeyen, tanışıklığı olmayan gazeteci pek yoktur.
Ben de başkanlığından çok önceki dönemden beri Serdengeçti’yi tanıyordum. Serdengeçti 2001 yılının mart ayında Merkez Bankası Başkanlığı koltuğuna oturduğunda ben de Dünya Gazetesi’ne yeni geçmişim. Zaten çok çalkantılı ve yoğun günler, zamanını almamak amacıyla ziyaretine gitmeyip yalnızca telefon ederek kutladım. Daha önceki yıllarda özellikle ödemeler dengesi konusunda yaptığı çalışmalardan çok yararlandığımı da ifade ettim, memnun olduğunu söyledi. Daha sakin günlerde bir araya gelmek üzere sözleşip kapattık telefonu.
TRT’de yapılan saygısızlık
O yıllarda bir yandan Dünya Gazetesi’nde çalışıyorum, bir yandan da TRT’de her gün ekonomi programı hazırlayıp sunuyorum. Kamudaki ayak oyunlarına pek alışkın değilim, bir şeyler oldu ve TRT ile ilişiğim kesildi. Nedenini öğrendim, konunun üstüne gittim ve birkaç haftalık aradan sonra programımı yeniden aldım. İlk programın konuğu önemli bir isim olmalı. Ankara’da ekonomi bürokrasisinde Merkez Bankası Başkanı’ndan daha önemli isim olabilir mi, tabii ki hayır...
Süreyya Bey’i aradım. Benim için önemli bir program olduğunu, katılabilirse memnuniyet duyacağımı söyledi. İkiletmedi bile, “Tabii ki katılırım” dedi.
TRT’nin Oran’daki ana binasında canlı yayını yaptık. Öğleden sonra bir saatti. Yayın bitti; dedim ya ayak oyunları hiç bitmiyor, dönemin haber dairesi başkanı stüdyonun kapısında ceketinin ilikli düğmelerini tutmuş bekliyor. “Efendim odama buyurun, bir çay kahve içelim.”
Büyük bir nezaketle “Hay hay” dedi rahmetli Serdengeçti ve birlikte başkanın makam odasına girdik.
Bir de ne göreyim! Kamera düzeneği kurulmuş, röportaj yapılacak.
“Efendim bir röportaj yapalım, akşam ana haber bülteninde kullanacağız.” Süreyya Bey şaşırdı ve anlam veremedi.
“Ben söyleyeceğim her şeyi biraz önce canlı yayında Alaattin’e söyledim, oradan alsanız” dedi ve sonra bana baktı “Sen ne diyorsun” der gibi.
“Siz bilirsiniz Sayın Başkanım.”
Ne diyebilirdim ki, “Hayır burada konuşmayın” desem olmaz.
Dedim ya her şey ayarlanmış. Akşam ana haber bültenindeki Merkez Bankası Başkanı haberi benim programdan alınmış görünmesin, tüm amaç bu.
Muhabiri de ayarlamış daire başkanı olan kişi, zaten bir süre önce ben ne sormuşum, canlı yayında dinlemişler, onları sorup röportajı tamamladılar.
Arabasına kadar birlikte yürüdük merhum Serdengeçti ile. “Bu da neydi Alaattin” dedi.
“Burada böyle küçük ayak oyunları bitmek bilmiyor Sayın Başkanım, kusura bakmayın, ben de müdahil olamadım” dedim ve kendisini uğurladım. Böylesine anlamsız ve TRT’nin kendi iç çekişmesine adeta alet edilme durumunda kalmayı bile sorun etmeyecek kadar olgun bir isimdi merhum Serdengeçti.
Serdengeçti program ortağımı alıyor
2001 yılı... TRT’de “Ekonominin Seyir Defteri” adlı haftalık bir program yapacağım. İki isim arıyorum. İstiyorum ki birbirleriyle iyi anlaşan, iyi konuşan, akademisyen olan ama konuşmalarında ders verir gibi bir üslup takınmayan, ekonomiyi halkın anlayacağı dilde aktarabilecek kişilerle yapayım bu programı. Biraz araştırma ve görüşme sonrasında o iki isimle başlıyoruz programa...
Prof. Dr. Fatih Özatay ve Prof. Dr. Güven Sak ile...
Dedim ya yıl 2001 ve televizyonlarda pek ekonomi programı yok. Biz haftada bir gün akşamları ekranda keyifli bir şekilde adeta sohbet ediyor, her hafta bir konuya ağırlık veriyoruz.
Bir gün yayın öncesi konuşurken Güven Fatih’e döndü ve “Artık söylemen gerekir” dedi. Ben anlamsız bir şekilde bakınca Fatih Hoca, Süreyya Serdengeçti’nin Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı görevini teklif ettiğini ve bu görev yüzünden artık programa katılamayacağını söyledi.
Ekonominin Seyir Defteri’ni Fatih Hoca’nın yerine katılan başka bir isimle devam ettirdik ama Fatih Özatay Hocamın yerini dolduramadık.
Ama teklif edilen görev Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı idi ve görevden daha önemlisi bu teklifte bulunan isimdi...
Halef selef, çeyrek yüzyıl
Süreyya Serdengeçti ile halef selef olan Durmuş Yılmaz’la konuştum dün. Serdengeçti’yi tanıyan herkes gibi çok üzgündü Yılmaz da, üstelik çeyrek yüzyıldan uzun süre birlikte çalışmışlardı. Süreyya Serdengeçti’den sonra başkanlık koltuğuna gecikmeli olarak Durmuş Yılmaz oturmuştu.
“1980 yılında beş altı ay arayla başladık Merkez Bankası’na. Çeyrek yüzyıldan fazla bir süre birlikte çalıştık. Bizim dönemimizde Merkez Bankası’nın kredibilitesi çok yüksekti. Örneğin Merkez Bankası olarak enflasyona ilişkin bir tahmin açıkladığımızda kamuoyu bu orana burun kıvırmak şöyle dursun daha düşük bir gerçekleşme olabileceğini düşünürdü. Merkez Bankası’na öylesine güvenilirdi. 2001 krizinden de böyle çıkıldı. Bir kere ortada bir program vardı. Siyaset kurumu da ister istemez sahiplendi bu programı. Bu sayede krizin etkilerinden sıyrılmak kolay oldu.”
Bir buçuk aylık arayış...
Durmuş Yılmaz ile Süreyya Serdengeçti’den sonra başkanlığa getiriliş sürecini de konuştuk.
Türkiye, eski Türkiye’dir...
Merkez Bankası Başkanlığı’na yapılacak atamanın Cumhurbaşkanı tarafından onanmasının gerektiği günler...
Merhum Serdengeçti’den sonra dört ya da beş isim gitti Çankaya Köşkü’ne. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bu isimlerin hiçbirini onaylamadı. Hatırlıyorum, Ankara’da iddialar havada uçuşuyordu o günlerde:
“Filancanın eşinin başı kapalı, Sezer o yüzden veto etti!”
“Filancanın eşinin başı açık ama o da veto yedi!”
Merkez Bankası Başkanlığı’na bir buçuk ay kadar Yılmaz’dan sonra bu göreve getirilecek olan Erdem Başçı vekalet etti. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ince eleyip sık dokuyarak ve artık ikisi de rahmetli olan Rüşdü Saracoğlu ve Süreyya Serdengeçti’den de dolaylı yollardan bilgi alarak Durmuş Yılmaz’ın başkanlığını onayladı.
“Filanca kişi eşinin başı kapalı olduğu için veto edildi” diyenler herhalde utanmıştır; çünkü Durmuş Yılmaz’ın eşinin de başı kapalıdır ama devlet adamı olan Ahmet Necdet Sezer çok daha başka şeyler aramıştır bu görev için.