Fonlarda günlük bazda düşüşler dikkat çekti. Aylık getirilerde ise kazançların büyük oranda korunduğu görülüyor.
Temmuz ayı, yatırımcılar için sıcak bir gündemle başladı. Yurt içinde risk iştahındaki artış, yurt dışında ise rekor seviyelere ulaşan borsalar, yazın ilk haftasında piyasalarda pozitif bir hava estirdi. Ancak ikinci haftada tablo hızla değişti. Gelen yeni haber akışı, yükselişin kalıcılığına yönelik soru işaretlerini artırdı ve hem küresel hem yerel piyasalarda volatilite geri döndü.
Yurt içindeki siyasi gerginliklerin etkisi, hisse senedi ve tahvil piyasalarındaki olumlu havayı gölgede bıraktı. Haziran enflasyonunun ardından güç kazanan banka, GYO ve holding hisseleri önderliğinde yükselen Borsa İstanbul'da 10.000 puan seviyesinin altına yeniden bir geri çekilme yaşandı. Riskli varlıklara yönelen yatırımcı ilgisi, yerini temkinli bir bekleyişe bıraktı.
Bu değişken görünüm fon performanslarına da birebir yansıdı. Temmuzun ilk haftasındaki güçlü getiriler, ikinci haftada yerini dalgalı bir görünüme bırakırken, günlük bazda düşüşler dikkat çekti. Aylık getirilerde ise kazançların büyük oranda korunduğu görülüyor.
Yurt dışında blok zincir ve yarı iletken temaları önde
Yurt dışı fonlarda öne çıkan temalar arasında yarı iletken, blok zincir ve enerji dikkat çekiyor. Özellikle yarı iletken fonları aylık bazda %10’un üzerinde getiri sağlarken, blok zincir fonları %10,1 ve enerji fonları %9,3 oranında yükseliş kaydetti. Günlük bazda ise elektrikli araç ve sağlık temalı fonlarda düşüşler öne çıktı. Tesla CEO’su Elon Musk’ın politik arenaya gireceğine dair haberler elektrikli araç hisselerinde baskı yaratırken, sağlık tarafında ise Trump’ın vergi reformuyla teşviklerin azalacağı beklentisi etkili oldu. Buna karşın siber güvenlik fonları hem günlük hem de aylık bazda pozitif ayrışmaya devam ediyor.
Yurt içinde hisse fonlarında sert ayrışma
Yurt içi hisse senedi temalı fonlar açısından ikinci haftada tablo daha net olumsuzdu. Holding, banka ve BIST30 temalı fonlar günlük bazda %1,5’in üzerinde değer kaybı yaşarken, aylık bazda hala %10 civarında pozitif bölgede kalmayı başardılar. Bu, yatırımcıların kısa vadeli dalgalanmalara rağmen orta vadeli beklentilerinde temkinli iyimserliği koruduğuna işaret ediyor.
Tahvil fonlarında vade ve içerik farkı öne çıkıyor
Borçlanma araçları fonlarında ise vade ve içerik bazında belirgin ayrışmalar dikkat çekiyor. Kısa vadeli ve özel sektör tahvili ağırlıklı fonlar, dalgalı piyasa koşullarında daha istikrarlı bir seyir izlerken; orta ve uzun vadeli tahvil fonlarında ikinci haftada ciddi bir kırılganlık gözlendi. Ay başında oluşan pozitif beklentinin yerini temkinli bir bekleyiş aldı. Ancak uzun vadeli yatırımcılar için bu oynaklık dönemsel bir fırsat olarak da değerlendirilebilir.
Portföylerde sepet stratejisi öne çıkıyor
Yurt dışında Trump’ın tarife politikaları ve Fed’in faiz indirimi süreci, yurt içinde ise hem siyasi gündem hem de faiz politikaları piyasa yönü açısından belirleyici olmayı sürdürecek. Bu bağlamda riskli varlıklara geçişin tek adımda ve bütün risksiz varlıklar satılarak yapılmasından kaçınılmalı. Para piyasası, kısa vadeli borçlanma ve serbest para piyasası fonları, hala reel getiri potansiyeli sunuyor. Bu nedenle, bu araçlardan tamamen çıkıp hisse ve tahvil tarafına yoğunlaşmak, ani gelişmeler karşısında yatırımcı psikolojisini zorlayabilir.
Yatırımda “sepet” yaklaşımı her zamankinden daha kritik. TL likit enstrümanlarla birlikte borçlanma araçları, hisse senedi ve kıymetli madenleri içeren dengeli portföyler, hem dalgalı dönemlerde koruma sağlar hem de yükselişlerde getiriyi optimize etme imkanı sunar.