LEVENT AKBAY
Bayraktarlar Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bayraktar, dünyadaki yeni ekonomik konjonktürde globalleşmenin sona erdiğini, korumacılığın başladığını, değişimin ana karakterinin belirsizlik olduğunu belirtti. Bayraktar, “Bu yeni konjonktüre hazırlanmalıyız” dedi. Bayraktar, yeni dönemde enflasyon, enerji başta olmak üzere yüksek girdi fiyatları, yüksek faiz, finansmana erişim, işgücü temini gibi sorunların yanı sıra öngörülemeyen belirsizliklerin müteşebbis olmayı engellediğini, yatırım ve üretim iştahını ortadan kaldırdığını söyledi. Bayraktar, “Müteşebbislik tereddüt kaynağı oldu. Yeni yatırım, yeni iş, yeni risklerin alınması ciddi sorun haline gelmeye başladı. Batı’da da bunu görüyoruz” diye konuştu.
Küresel piyasalarda bol para döneminin bittiğini, “bol ve ucuz para” ya dayalı büyümenin sona erdiğini anlatan Ahmet Bayraktar, otomotiv sektörünün küresel ekonomideki değişimi birebir yaşadığını, Batı’nın büyümenin sanal olması gerçeği ile yüzleştiğini, bu nedenle tarife savaşlarının başladığını belirterek belirsizlik döneminin daha da süreceğini kaydetti. Başta otomotiv olmak üzere birçok sektörde devasa ölçeklerle Çin faktörünün devreye girdiğini ifade ederek öncelikli olarak yapılması gerekenin Türkiye’nin sanayi birikiminin korunması olduğunu söyleyen Bayraktar; sanayinin korunması ve geliştirilmesi için akıllı teşviklere ihtiyaç olduğunu bu amaçla iyi düşünülmüş teşvik araçlarının üretilmesi gerektiğini, sadece yerli araçlar için uygulanan engelli araç ÖTV muafiyetinin otomotivde iyi bir akıllı teşvik örneği olduğunu, benzer araçların geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
Ahmet Bayraktar’ın küresel ekonomik gelişmeler ve Türkiye ekonomisine yansımaları ve otomotiv sektörünün geleceğine ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
DEĞİŞİMİN NEREYE GİTTİĞİ BELLİ DEĞİL
Ben globalleşmeyi bünyesine en iyi adapte etmiş, dünyanın her yerindeki işbirlikleri ile üretim yapan otomotiv sektörünün içinde yaşadım. Otomotiv global bir sektör olduğu için dünyadaki siyasi, ekonomik, davranış biçimleri ile ilgili ya da teknolojik değişimleri aynı paralelde yaşıyor. Bu nedenle tepeden düşmüş gibi bir ortamın içine girdik. Son iki yılda çok sık jeopolitik değişimler, siyasi değişimler veya hiç düşünmediğimiz sürpriz gelişmelerin olduğunu görüyoruz. Bugün bu değişimin nasıl gelişeceğini ve nereye gittiğini net olarak bilmekte veya anlamakta zorluk çekiyoruz.
GEÇMİŞTE STRATEJİ VE HEDEF BELLİYDİ
2010’larda Almanya’daki Odela şirketini aldığımızda Mercedes, BMW, Volkswagen, Audi gibi dünyanın en kaliteli müşterileri Nafta ve Çin’e yatırım yapmamızı istediler. Stratejik imalatçıları olarak onların büyüdükleri bu coğrafyalarda yanlarında olmamız gerekiyordu. Dünyada ve Avrupa’da birlikte büyümek stratejisi vardı. Batı dünyası 2009’da konut kredileri kaynaklı büyük bir kriz yaşadı. Buna karşın siyasi tercihlerle krizin bedelini ödettirmeyerek bankaları yaşattılar. Faizleri düşürerek, büyümeyi ve globalleşmeyi destekleyecek şekilde paraları pompaladılar ve kendi ülkelerinde enflasyon yapmadığını gördükleri bu para ile beraber Çin'e gittiler. Biz de bu çerçevede bu işlere girdik. Otomotiv sektörü de bundan çok iyi nemalandı.
PANDEMİ İLE İŞLER DEĞİŞTİ
Müthiş bir tedarik zinciri çalışıyordu. 2010’dan 2020’ye kadar bütçe ve planlar tam tutuyordu. Ancak pandemi ile birlikte keskin bir duruş yaşandı. Bu şok aslında dünyayı, ekonomik anlamda insanların bir sanal dünyada büyümeye gidildiği gerçeğiyle yüzleştirdi. Ve sonra bir toparlanma aşamasına girdi 2020-2022 arasında.
SORUNLAR BÜYÜMEYE BAŞLADI
Ama sonrasında baktılar ki bu iş öyle eskisi gibi değil, eskisi gibi de olmayacak. Enflasyonla yüzleşmeye başladılar, faizler artırıldı, maliyetler yükseldi. Üretim hacmi hiçbir zaman pandemi öncesine dönmedi. Yeni konjonktür her şeyi değiştirdi. Büyüme bitti, globalleşme bitti, istikrarlı üretim bitti. Yüksek adetli işler bitti. İstikrarsız değişen dünya diyorduk, aynısını otomotivde yaşıyoruz.
ALMANLAR ÇİN İLE ANLAŞTI
2000’li yılların başında Almanlar Çin’e büyük sermayeler götürerek Çin yerel hükümetleriyle anlaşmalar yaptılar. Firmaların anlaşmalarında araç üretimlerinde muhakkak yüzde 50 yabancı sermaye yüzde 50 yerel sermaye olma şartı vardı. Çok büyük yatırımlar yapıldı, büyük kapasiteler oluşturuldu. Parayı bol ve kolay buldukları için, her model, her marka, her kategoride araç yapmaya kalktılar. Ancak şimdi ucuz para alternatifi ortadan kalktı. Enflasyon başladı, faiz yükseldi, enerji fiyatları yükseldi. Şimdi bu sorunlara bir çıkış noktası arıyorlar.
CİDDİ BİR SANAL PARA VAR
Benim hissiyatım şu. Ciddi bir sanal para var ortada dolaşan. Bu sanal, karşılığı olmayan bir para. Bu, yanmadan, büyük kötülükler gelmeden ortadan kalkmayacak gibi gözüküyor. Bunun dışında Ukrayna’da ve Ortadoğu’daki son dönem gelişmelere baktığınız zaman, Batının artık o globalleşmeyi, büyümeyi beceremediğini bu nedenle oyunu bozmak istediğini görüyoruz. Globalleşme iptal olacak ve korumacılık başlayacak. Ondan sonra “sen buraya giremezsin.” diyecekler. Zaten görüyoruz Amerika’nın Trump’ın tavrını.
ÇİN’DE BÜYÜK KAPASİTE VAR
Çin’in özel sektörü büyük finansman kaynaklarına sahip. Örneğin 47 tane otomobil üreticisi var. Çok büyük bir kapasiteye sahipler. Merkezi hükümetin uyarılarına rağmen rekabet ediyorlar. Bu kapasite Almanların ortaklığını, Pekin hükümetiyle yaptığı üretimleri de sekteye uğrattı. Sonuçta büyüme, globalleşme derken, Batı dünyaya hâkim olacağını düşünürken Çin aldığı yabancı sermayeyle, ucuz paradan yararlanarak iyi bir ekonomi, refah yarattı ve Batı’ya rakip oldu.
BELİRSİZLİK SÜRECEK
Pandemi sonrası bir türlü istikrara kavuşmayan, belirsizliğin sürekli arttığı, nereye gittiğini bilemediğimiz, göremediğimiz, anlayamadığımız olayların arka arkaya gelmesi devam ediyor. Bence bu süreç devam edecek. Yönetimlerin bu değişimi görmesi şart. Otomotivdeki gelişmeler bunun ipuçlarını bize gösteriyor.”
“Otomotiv devleri için yüksek teknolojili üretim yapıyoruz”
Bayraktarlar Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bayraktar, EKONOMİ’ye özel yaptığı açıklamalarda, Batı’nın büyümenin sanal olması gerçeği ile yüzleştiğini, bu nedenle tarife savaşlarının başladığını belirtti. Bayraktar, Bayraktarlar Holding’in; Çin, Bulgaristan, Türkiye, Slovenya ve Meksika’daki üretim tesislerinde Odela Grup ve Farba şirketleri ile küresel otomotiv devlerine yüksek teknolojide far ve stop lambası ürettiğini, turizm ve gayrimenkul geliştirme alanında faaliyet gösterdiğini kaydetti.
"Öncelik mevcut birikimi korumak olmak gerekiyor"
Türkiye’de otomotiv sektöründe ciddi bir birikim var. Yatırım var, sermaye var, edinilmiş bir tecrübe var. Bugün ekonomik, jeopolitik olarak birçok sorunla karşı karşıyasınız. Bence birinci tercih bu mevcut yatırımların, edinilmiş kazanımların öncelikle korunması olmalı. Biz Togg’a üretim yapıyoruz. Bir Türk firması olmasaydı bu ihtiyaç çok daha pahalıya temin edilecekti. Bu bir kazanım ve bence korunması için tedbirlerin alınması lazım.
"Müteşebbislik tereddüt yaratıyor"
Gelinen noktada belirsizlik ve istikrarsızlık yatırım yapma ve büyüme iştahını ortadan kaldırıyor. Müteşebbislik tereddüt yaratır hâle geldi. Yani yeni yatırım, yeni iş, yeni risklerin alınması ciddi sorun haline gelmeye başladı. Birçok firma yüksek maliyetleri yönetemediği için can derdine düştü. Yeteri kadar iş gücü, insan kaynağını da bulamamaya başladılar. Türkiye de bunu yaşadı. Avrupa'da da bunu gördük. İnsan kaynağı meselesi Avrupa’nın yaşlanan nüfusu ve rehavet nedeniyle ciddi bir sıkıntı aslında.
"Çin bile sanayicilerini koruyor"
Çin hükümeti bile sanayicileri, araç üreticilerini, büyükleri çağırıyor. "Rekabet yapmayın, birbirinizi kırmayın" diyor. Buraya gelen Çinlilere karşı biz ne yapabiliriz? Yerli üreticiyi korumak gerekir mi? Bence gerekir. Buradaki Çin firmaları tedariklerini kendi imalatçılarına veriyorlar. Biz Çin'de de Çinlilerle çalışamıyoruz, Çin'de Çinli araç üreticilerine imalatçı olamadık. Onlar kendileri üreterek üreticilerini koruyorlar.