Perakende sektörünün buluştuğu Perakende Günleri 2025, bu yıl 24’üncü defa yapılıyor. Sektörün nabzının attığı bir ortam olması nedeniyle de önemli bir misyonu var. Bu senenin ana teması “Perakendenin Geleceğini Şekillendirmek- Müşteriyi ve Teknolojiyi Kucaklamak” olarak belirlenmiş. Perakende aslında son yıllardaki teknoloji ve müşteri dönüşümünden en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Perakendenin geleceği aslında bugün yaşadığımız an itibariyle oluşuyor. Kısaca geleceği aslında bugün yaşıyor… Çünkü değişimler çok hızlı ve bugünkü rekabet koşulları içinde oluşuyor. Konuşmacıların, markaların ana konseptleri de aslında bunlardan oluşuyordu. Bir yandan teknolojiye vurgulu yaparken, iyilik/dünya/iyileşme konseptlerini öne çıktığını görüyoruz. Teknolojinin bu kadar hızlanması iletişimde de tüketici ile markaları aslında çok yakınlaştırdı… Bu yüzden duygusal mesajlar, toplumsal değerler, dünya değerleri giderek ön plana çıkıyor.
Sektör sorunlu bir dönem yaşıyor
Perakende için günümüz Türkiye koşullarında önemli sorunlar var. Enflasyonla birlikte gelen maliyet ve fiyatlama sorunları… Bunları sektörlerin başkanları anlattı… Ama yan koşullar da sektörü etkiliyor. Örneğin, tekil alıcılar, gelip İstanbul’da alım yapıp bir hafta on gün satıcıları dolaşan yapancı alıcıların sadece konaklama masraflarından dolayı bile gelmedikleri kulislerde anlatılıyor. Yine özellikle başka Arap turistler olmak üzere, alışveriş için başka ülkelere kaydıkları anlatılıyor. Bunlar sektörü olumsuz etkiliyor. Bu kapsamda Global Blue CEO’su Jacques Stern’in maliyetler nedeniyle Türk turistlerin yurt dışında alışverişlerinin arttığını belirterek, “Türkler en çok İtalya, Almanya ve Fransa’da alışveriş yapıyor” demesi çok önemli bir tespitti. Yine BMD Başkanı Sinan Öncel öğle yemeğinde taklit ürün pazarının gerçek ürün pazarını solladığını söylüyordu. Gerçekten çok doğru özellikle yazlık yerlerde büyük patlama var. Mağazalar açılıyor hatta bunları satmak için… Gerçekten bu kadar bunlar için yapılan üretimi keşke kendi markalarımıza üretim için yatırsak diye düşünmeden edemiyorum.
Perakende teknoloji ve iyiliklerle büyüyecek
Baştaki konularımıza dönersek, Karaca’nın sunumunda Genel Müdür Cihat Özbekli ‘İyi olma’ yolculuğunda örneğin bahsediyordu. Bu köklü markanın genlerinden de bahsederken aslında kuruluşundan itibaren bu temalara yakın olduğunu, bugün konuşulanların yıllar önce marka sloganlarında kullanılan örneklerini verdi. Zaten o yüzden bugünlere gelen bir marka… Bir perakende markasının, şirketinin var olması üretim ve diğer iş süreçlerinin yanı sıra ancak toplumla birlikte yürüyebilmesi ile mümkün…

Derimod Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Zaim, “50 Yılın Öyküsü” başlıklı oturumda Türkiye’nin ve Derimod’un 50 yıllık yolculuğunu aktardı. Zaim, deri sektörünün lokomotifi olduklarını ve hep ilk’leri hayata geçirdiklerini anlattı. Aslında yeni dönem teknoloji ve veri yönetimiyle ilgili de çok güzel şeyler anlattı. Özellikle Abdullah Kiğılı ile birlikte ‘Türk usulü fizibilite’ kavramını anlatırken: “İngiltere’de fizibilite araştırılır, bizde telefon gelir. Bir AVM’de yer tuttum yanını da sana tuttum: Bizimki fizibilite değil, görebilite” diye anlatıyordu. Görebilite artık veriyle, teknolojiyle gerçekleşiyor. Türkiye’nin efsane iş adamlarından Ümit Zaim’in bu tanımlamaları yeni dönem için de referans noktası aslında…
Önemli konuşmalardan biri Perakendenin Evrimi: Teknoloji ve Deneyim” başlıklı sunum yapan MediaMarkt Türkiye CEO’su Hulusi Acar ise herkesin şirketlerinin gelecek 5 yılını düşündüğünü söyleyerek sözlerine devam etti: “En hızlı adapte olan kazanacak. Müşterilerimizin hayat kalitesini nasıl değiştireceğimize odaklanmamız gerekiyor. Bir ürün e-atık oluncaya kadar yanında olmak zorundayız.” diyordu.

E-ihracat perakende için kritik

Erdem İnan
Perakende sektörü sorunlardan çıkış yolu arıyor. Trendyol CEO’su Erdem İnan da e-ihracatın perakende sektörü için çok önemli olduğunu konuşmasında söylerken, “Ülkemizin e-ihracatta lojistik, üretim ve kültürel avantajları var. Lojistik avantajımız, 5 saatlik uçuş mesafemizde 4,2 trilyon dolarlık bir pazar var. Bu pazara kolayca ulaşabiliyoruz. Kültürel avantajımız ise dizilerimiz. Dizilerimiz her yerde izleniyor. Suudi Arabistan’ta en çok izlenen ilk 10 dizinin 2’si Türk dizisi. Bu bizim için önemli bir ‘yumuşak güç’ yaratıyor. Markalarımızın sevilmesini, tanınmasını sağlıyor. Üretim kabiliyetimiz ile hazır giyimde Avrupa’da bir, dünyada ise dördüncü sıradayız.” Ayrıca, geçen yıl 1,5 milyar dolarlık ihracata aracılık ettiklerini belirten İnan, 1 milyar dolarlık da yatırım yaptıklarını vurguladı.