Yanan sadece orman alanları değil, tarım alanlarında da ciddi yangınlar yaşanıyor. Sadece 2024 yılında yakılan anızdan dolayı 3 bin 412 hektar orman alanı yandı.
Ülkenin dört bir yanında ormanlar yanarken “hiçbir şey yapılmıyor, yangınları söndürmek için yeterli uçak, malzeme yok, hatta ormanlar kasıtlı yakılıyor” diyenler ile “havada, karada dünyanın en iyi yangın söndürme filosuna sahibiz, günde 70-80 yangın söndürüyoruz” diyenlerin kavgasına tanık oluyoruz. Bu tartışmalar arasında Türkiye, ormanlarını kaybediyor; çölleşiyor.
Türkiye’nin 2024 yılı verileri ile toplam 23 milyon 363 bin hektar orman alanı var. Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre 2020 yılında 3 bin 399 yangın çıkarken 2021 yılında 2 bin 793 yangın, 2022 yılında 2 bin 160 yangın, 2023 yılında ise 2 bin 579 yangın çıktı. 2024 yılında yangın sayısı 3 bin 797’ye ulaştı. Bu, 1999 yılından bu yana en yüksek yangın sayısı olarak kayıtlara geçti. 2025 yılında ise yazın başlamasından bu yana 27 Temmuz itibarıyla 3 bin 67 yangın çıktı.
Yanan orman alanlarına bakıldığında 2021 yılı 139 bin 503 hektar ile cumhuriyet tarihinde ilk sırada. 2022 yılında 12 bin 799 hektar, 2023 yılında 15 bin 520 hektar orman alanı yanarken, 2024 yılında 27 bin 485 hektar orman alanı yandı.
Yangınların çıkmasında insan faktörü ilk sırada
Yangının çıkış nedenleri ihmal, kasıt ve kaza olmak üzere 3 ana grupta değerlendiriliyor. Ayrıca sebebi bilinmeyen ve doğal nedenlerle de orman yangınları yaşanıyor. Orman Genel müdürlüğü verilerine göre, 2024 yılında 27 bin 485 bin hektar orman alanı yandı. Bu yangınların alansal olarak bakıldığında, anız ( hasat yapıldıktan sonra tarlada kalan sapların yakılması) nedeniyle 3 bin 412 hektar orman alanı yandı. Çöplüklerden çıkan yangınlardan dolayı 350 hektar, avcılık ve çoban ateşi yakılması nedeniyle 814 hektar orman alanı yandı. Sigaradan dolayı 560 hektar, piknikten 166 ve diğer ihmallerden dolayı 9 bin 260 hektar orman alanı kül oldu.
Kasıtlı olarak çıkarılan orman yangınlarına bakıldığında 2024’te terörden dolayı bir yangın yok. Kundaklama sonucu 135 hektar, diğer nedenlerle 82 hektar orman alanı yandı.
Kaza ile çıkan orman yangınlarında ise enerji kaynaklı yangınlar ilk sırada. Elektrik tellerinden, enerji nakil hatlarından, trafo patlaması ve benzeri nedenlerle 2024 yılında 3 bin 263 hektar alan yandı. Trafik kazalarından dolayı 556 hektar ve diğer kazalardan dolayı 1573 hektar orman alanı kül oldu.
Sebebi bilinmeyen nedenlerle 6 bin 571 hektar, doğal nedenlerden çıkan yangınlarda ise 735 hektar orman yandı.
Verilere bakıldığında orman yangınlarının en büyük sebebi insan. İhmal, kaza, kasıt, bilinçsizlik, kişisel çıkar sağlama ve daha birçok nedenden dolayı insanlar orman yangınlarına neden oluyor. Bu nedenleri ortadan kaldırmadan, yangınların çıkmasını önlemeden sadece söndürmekle başarı elde edilemez.
Yaz mevsiminden bu yana 3062 yandın söndürüldü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pazar günü (27 Temmuz) sosyal medyada yaptığı paylaşımda orman yangınları ile ilgili özetle şu değerlendirmeyi yaptı: “Tarım ve Orman Bakanlığımız başta olmak üzere ilgili tüm kurumlarımız AFAD’ın (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) koordinasyonunda çalışmalarını aralıksız şekilde, büyük bir hassasiyetle, özveriyle ve fedakârlıkla sürdürmektedir. Yaz mevsiminin başından bu yana ülkemizde çıkan 3 bin 62 yangını tamamen söndürdük. ‘Yeşil Vatan’ımızın farklı bölgelerinde devam eden ve en kısa sürede hayırlı haberler almayı dilediğimiz yangın söndürme çalışmalarında yüreğini ortaya koyan, canla başla görev yapan kahramanlarımıza Allah’tan muvaffakiyetler diliyor, emekleri için her birine ayrı ayrı şükranlarımı ifade ediyorum. Yangınlarla mücadelede şehit olan tüm kardeşlerime bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Ruhları şad olsun.”
İki ayda 3 bin 62 yangın çok değil mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasına göre yaz ayının başlamasından bu yana yani haziran ve temmuzda 3 bin 62 yangın söndürüldü. İki aya bölersek günde ortalama 51 yangın. Bu kadar çok yangının olması normal mi? Bu yangınlar çıkmadan önlem alınamaz mıydı? Orman yangınlarındaki artış sadece aşırı sıcak havaya bağlanabilir mi?
Orman yangınlarının artması ile birlikte son yıllarda yaşanan yangın söndürme uçağı tartışması da bir kez daha alevlendi. “Orman yangınlarını söndürmek için yeterli uçak, helikopter ve karada kullanılan araç, gereç ve insan kaynağı var mı?” sorusu her fırsatta dile getiriliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve birçok bakanın Orman Genel Müdürlüğü verilerine dayanarak sosyal medyada yaptığı paylaşıma göre, orman yangınlarını söndürmek için 27 uçak, 105 helikopter kullanılıyor. Bu 132 hava aracının toplam su atma kapasitesi 438 ton. Ayrıca 14 insansız hava aracı (İHA) görev yapıyor. Karada ise, 2 bin 742 ilk müdahale, bin 786 arazöz, 831 iş makinesi olmak üzere toplam 5 bin 359 araç var. Sahada 25 bin personel ve 131 bin gönüllü görev yapıyor.
“Personel ve ekipman yetersiz” iddiası
Muhalefet partileri daha çok sayıda yangın uçağı alınması gerektiğini bunun için yeterli kaynak olduğunu savunuyor. Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in konuya ilişkin açıklaması özetle şöyle: “Ülkemizin dört bir yanında ormanlarımız yanıyor, içimiz yanıyor. Orman yangınları elbette her ülkede yaşanabilir. Ancak iktidarların görevi, önleme-etkili müdahale ve yangın sonrası iyileştirme çalışmaları yapmaktır. Bunun için özellikle iklim değişikliği etkilerinin zirveye çıktığı bir dönemde Orman Genel Müdürlüğü’nün imkan ve kabiliyetleri yeterli seviyede olmalıdır. Ancak ne yazık ki Orman Genel Müdürlüğü personel sayısı 2022’den sonra bırakın artmayı, yaklaşık 2 bin 300 azalmıştır, 29 bin kadro boş durumdadır. Kurumun bütçesi ve söndürme uçakları dahil olmak üzere araç ve gereçleri yetersizdir. Kısa kollu tişörtlerle yangına müdahale etmeye çalışan orman işçilerinin ekipmanları yetersizdir.
Orman Genel Müdürlüğü’nün 2025 bütçesinde “ormanların korunması” programında 32,5 milyar liralık ödenek varken, ilk 6 ayda yalnızca 12,5 milyar liranın, yani ödeneğin sadece yüzde 38’inin kullanılmasına izin verilmiştir. İşte bu durum iktidarın ekonomik tercihlerinin sonucudur. Ormanlarımız için ilk 6 ayda kullanılan kaynak, kamunun faiz ödemelerine ayırdığı kaynağın sadece yüzde 1’idir.”
Ormanları yok eden sadece yangınlar değil
Türkiye’de birçok alanda olduğu gibi orman yangınları konusunda da riski yönetmek yerine krizi çözme odaklı bir politika uygulanıyor. Orman alanlarında yangına karşı koruyucu önlemler almak ve yangınların çıkışını önlemek yerine, yangın çıktıktan sonra söndürme çalışmalarına odaklanılıyor. Oysa asıl hedef yangınların çıkmasını önlemek olmalı.
Sadece Orman Genel Müdürlüğü ile ormanları korumak, yangınları söndürmenin yeterli olmadığı görülüyor. Bu yetkinin, görevin yerel yönetimlerle paylaşılması, en azından ciddi bir işbirliği yapılması gerekir.
Eskiden orman köylüleri ormanlardan hem geçimini sağlar hem de ormanı korurdu. Keçi yetiştiriciliği ve bilinçli otlatma ile ormanlar korunuyordu.
Uygulanan politikalarla köylü ormandan uzaklaştırıldı. Ormanlar adeta talan edildi. Köylülerin yerini maden şirketleri, enerji tesisleri, villalar, turistik tesisler, kaçak yapılar aldı. Bu tesislerin altyapısı için ormanlar delik deşik edildi. Enerji hatları çekildi. Plansız piknik alanlarının açılması ve bu alanların bilinçsiz kullanımıyla orman yangın riski çok arttı. Kısacası orman alanları iyi yönetilemedi. Orman içinde ciddi yapılaşma faaliyetleri var.
Yangınların artmasında elbette iklime bağlı olayların da etkisi var. Hava sıcaklığının bu kadar yüksek olduğu ortamlar ciddi risk taşıyor. Ancak “havalar çok sıcak o nedenle yangınlar arttı” diyerek sorumluluğu iklime atamayız.
Anız yakmayı önleyemedik
Yanan sadece orman alanları değil, tarım alanlarında da ciddi yangınlar yaşanıyor. Hatırladığım kadarıyla en az 50 yıldır “anız yakmayın” uyarıları yapılıyor. TRT’den kamu spotları yayınlanıyor, son yıllarda sosyal medya yaygın kullanılıyor. Camilerden, belediyelerden duyurular yapılıyor. Buna rağmen anız yakılıyor. Sadece 2024 yılında yakılan anızdan dolayı 3 bin 412 hektar orman alanı yandı. Tarım ve Orman Bakanlığı bu sorunu eğitimle, destekle, bilinçlendirme ile çözmesi gerekiyor.
Anızın yakılması sadece orman yangınlarına neden olmuyor, canlıları yok ettiği gibi toprağa da zarar veriyor. Gelişen teknoloji ile artık anız yakmak yerine anıza ekim yapmak çiftçiye daha çok kazandırıyor. Bunun mutlaka anlatılması gerekiyor.
Ekim’e kadar teyakkuz hali devam edecek
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, orman yangınları ile ilgili günde bir kaç kez canlı yayınlarda açıklamalar yapıyor. Bakan Yumaklı yaptığı son açıklamaların birinde :” Riskli günlerden geçiyoruz. Bu da 2 gün sonra, 3 gün sonra duracak gibi değil. Bunu ifade etmek için Ekim 2025'e kadar teyakkuz halinde olduğumuzu, sadece biz değil, bütün vatandaşlarımızın teyakkuz halinde olması gerektiğini buradan bir kez daha ifade edelim. Hep söylediğimiz gibi en maliyetsiz, en kolay, hiçbir bedeli olmayan yangın söndürme metodu onun çıkmamasını sağlamaktır. Ülkemizin kaynaklarını, doğal güzelliklerini, o ekosistemde yaşayan canlıları yok etmeye sadece bir kıvılcım yetiyor. Türkiye'nin hangi noktasında ne olacağını şimdiden bilemeyiz. Ama tüm vatandaşlarımızın bizlere bu hassasiyette destek olmalarını özellikle istirham ediyorum” dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı ikiye ayrılmalı
Eskiden “Orman Bakanlığı” ile “Tarım Bakanlığı” iki ayrı bakanlıktı. Zaman zaman birleştirildi veya ayrıldı. Orman Bakanlığı ilk olarak 1969’da kuruldu ve 1980 yılına kadar da bağımsız olarak devam etti. 1980 yılında tarım bakanlığı ile birleştirilerek Tarım ve Orman Bakanlığı oldu. Sadece 3 yıl sonra Tarım ve Orman Bakanlığı’na “Köy İşleri” eklendi ve 1991 yılına kadar Tarım, Orman ve Köy İşleri Bakanlığı olarak devam etti. 1991 yılında Orman Bakanlığı tekrar bağımsız bir bakanlık yapıldı ve 2003 yılına kadar devam etti. 2003 yılında bakanlığın adı Çevre ve Orman Bakanlığı olarak değiştirildi ve 2011 yılına kadar böyle devam etti. 2011 yılında bu kez bakanlığın adı Orman ve Su İşleri Bakanlığı olarak değiştirildi ve 2018 yılına kadar böyle devam etti. 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilince 1980 yılına geri dönülerek Tarım ve Orman Bakanlığı tek çatı altında birleştirildi.
Yazıyı Boğaziçi Üniversitesi’nden İklim Bilimci Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın sözleriyle bitirelim; “Biz felaketlerin hep başkalarının başına geleceğini ve daha da önemlisi felaketlerin geçici olduğunu düşünüyoruz. Dünya artık (bir uçuruma doğru) yokuş aşağı hızlanarak gidiyor. Büyük felaketlerde daha az zarar görmek için öncelikle yangınların, depremlerin, kuraklıkların ve sıcak hava dalgalarının geçici olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. Sonra da dayanışma içerisinde geleceğe hazırlanmamız gerekiyor çünkü bizden başka kimse gelip bizi kurtarmayacak.”
Tarımda da yangın var ama bakan yok
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın çalışma alanı zaten çok geniş. Bitkisel üretim, gıda, su ürünleri ve daha birçok faaliyeti varken ormanın da eklenmesi ile iş yükü ve çalışma alanı çok arttı. Haziran ayından itibaren orman yangınlarının çıkması ile tarım bakanı mesaisinin tamamını orman yangınlarına ayırıyor. Takip ediyorsanız tarım bakanı neredeyse 24 saat orman yangınları ile ilgileniyor. Tarımda hasadın başladığı, birçok üründe fiyatın belirlendiği, alım politikasının yürütüldüğü bir dönemde tarım bakanı tarımdan kopuyor. Şu günlerde birçok üründe de deyim yerindeyse yangın var. Üretici ürettiği ürünü satamıyor. Mısır, fındık bibi bazı ürünlerde alım fiyatının açıklanması gerekiyor. Bakan, tarımdan kopmuş, orman yangınında. Tarım bakanlığı ile orman bakanlığının eskiden olduğu gibi ayrılması hem tarım sektörü için hem de ormancılık için çok daha yararlı olacaktır.