ABD’de Başkan Donald Trump, Fed’in politikasını yerden yere vurabilir. Ama kurum buna takılmaz. Ne yapılması gerekiyorsa onu yapar.
Türkiye’de her kesimin bir hoşnutsuzluğu bulunuyor. Çalışanlar, emekliler, maaş zamlarından memnun olmuyorlar. Reel sektör finansman maliyetlerinin yüksekliğine veryansın ediyor. Son 1,5 yıldır faizden iyi kazanan yatırımcılar, hisse senedi piyasasının düşük performansından yakınıyorlar.
Bu konuların bir denge bulmasının yolu, enflasyonu makul seviyelere düşürmekten geçiyor. Yıllık enflasyon geçen hafta yüzde 35 olarak açıklandı. Bu oran hâlâ yüksektir. Beklentiler açısından değerlendirilirse, para politikasında üç-dört ay geriye gidildi. Mart ayında yaşanan politik gelişmelerden sonra faiz artırıldı. Döviz rezervlerinden 60 milyar dolar gitti. Dış faktörler de etkili oldu. Merkez Bankası haziran toplantısında faizi indirebilirdi. Orta Doğu’da başlayan savaş ve kısa sürede yüzde 30 yükselen petrol fiyatı, planları bozdu. Faiz indirimi ve diğer adımlar 24 Temmuz’daki toplantıya kaldı.
ABD’de Başkan Trump, Fed’in politikasını yerden yere vurabilir. Ama kurum buna takılmaz. Ne yapılması gerekiyorsa onu yapar. Türkiye’de siyasetçi ile bürokrat ilişkisi her zaman farklı bir düzlemdedir. Cuma günkü yazımı, ‘‘Faiz indirimlerinin varlık fiyatlarına olumlu etkisi sürecektir. Tabii siyasi tansiyon düşmeyeceğinden, yatırımcılar tetikte olmak zorundalar.’’ ifadeleriyle bitirdim. Önümüzdeki dönemde bu tarafın çok hareketli olacağı görülüyor. Yoğun baskı altındaki TCMB, bu ay rahatça hem faizi indirip hem de kredi musluklarını açabilir mi?