Dünya borsalarında satıcılı bir hava ile haftaya başlıyoruz. Başkan Trump’ın, görüşmelerin yavaş ilerlediği Avrupa’nın gümrük vergisini haziran başında %50’ye yükseltmeyi planlaması ve ABD’de üretilmeyen telefonlardan %25 vergi alınması tehdidi, risk iştahını bozan temel gelişmeler.
Açıklama sonrası ABD ve Avrupa endeksleri %1-2 arasında değer kaybederken, otomotiv, lüks ürünler, havacılık satış dalgasında başı çekti. Avrupa Birliği’nin ABD’ye ihracatı 500 milyar Euro civarında. Bu ihracatın üçte birini Almanya yapıyor. İlaç, otomotiv, kimya ve havacılık ürünleri ABD ihracatında öne çıkıyor.
Hazine Bakanı Bessent’in “ABD kısa sürede bazı büyük ülkelerle ticaret anlaşması imzalayacak” açıklaması piyasaları bir nebze de olsa sakinleştirdi. Başta Hindistan, Kore ve Japonya olmak üzere Çin harici Asya ülkeleri ile ticaret görüşmeleri verimli geçiyor. 15-17 Haziran tarihlerinde Kanada’da yapılacak G7 liderler zirvesinde yeni anlaşmaların açıklandığını görebiliriz.
Türkiye küresel ticaret savaşı ile ekonominin yavaşladığı, siyasi gerginliğin sönümlenmediği bir konjonktürde karşılaştı. Ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadeleyi ve finansal istikrarı öncelikleyen politikaları sayesinde 19 Mart siyasi depremi sonrası ülke risk primi ve rezervlere verilen zararın üçte ikisinden fazlası geri kazanıldı.
Kur şokuna rağmen dezenflasyon süreci asgari hasarla devam ediyor. Ancak bu kazanım küresel ticaret savaşı ve siyasi riskin büyümede sert yavaşlama riskini artırdığı bir ortamda elde edildi.
Merkez Bankası ekonomideki yavaşlamaya faiz indirerek cevap verecek mi? Bu sorunun cevabı
henüz net değil. Enflasyon ana eğiliminde önemli bozulma olmaması, reel faizlerin yüksekliği Merkez Bankası’nın fiili fonlama faizini politika faizine yaklaştırarak örtülü bir faiz indirimine gitme ihtimalini artırıyor.
Enflasyon Raporu toplantısında çizilen iyimser tablo ve para piyasasında faizlerin bir günlüğüne de olsa %46 seviyesine gerilemesi bu konuda piyasaları umutlandırdı. Ancak siyasi gerginlik ile kurun hareketlenme işareti vermesi üzerine Merkez Bankası piyasa faizlerini yeniden %49 civarına çekti.
Haftaya Merkez Bankası'nın yeni makro ihtiyati tedbiri ile başlıyoruz. Yurtdışından temin edilen krediler ve repo benzeri fonlar için zorunlu karşılık oranı bir aya kadar olan vadede yüzde 18’e, üç aya kadar vadede %14’e yükseltildi. Eskiden bu oran bir yıla kadar olan kaynaklar için %12 idi.
Merkez Bankası’nın Temmuz ayında faiz indirimine başlayacağı görüşümüzü koruyoruz. Ama bunun için iyi bir enflasyon verisi ve beklentilerde iyileşmenin yanı sıra kurun sakin seyretmesi ve rezervlerde artışın devam etmesi lazım. Bu cephede iyi gelişmeler oldukça Merkez Bankası’nın piyasa faizini haftalık politika faizine yaklaştırarak zeminin kayganlığını kontrol etmesini bekliyoruz.
Hisse senedi piyasasına son dört haftada 1,5 milyar dolar, devlet iç borçlanma senetlerine son iki haftada 2,8 milyar dolar giriş bizi umutlandırıyor. Ancak gerek hisse senedinde gerekse devlet iç borçlanma senetlerinde oluşan kayıplar yerine konulamadı. Küresel ticaret savaşlarına yönelik belirsizlik, bütçe performansında sınırlı iyileşme ve siyasi belirsizlik yatırımcıların uzun vadeli Türkiye varlıklarına yönelik iştahı sınırlıyor.
ABD-Avrupa ilişkilerindeki belirsizliğin azalması ve faiz indirim döngüsünün başlaması beklentisi ile önümüzdeki haftalarda bu varlık gruplarında yukarı yönlü bir seyir bekliyoruz. Ancak belirsizlik yüksek olduğu için dalga boyu yüksek olacak.