Macrocenter, sürdürülebilirlik kavramını, bir yaşam biçimi olarak tanımlıyor. Macrocenter İş Birimi Direktörü Tülye Sekendiz, "Biz projelerle değil, değerlerle yaşıyoruz" diyor ve gıda atığının üçte birini yeşil etiketle geri kazanan, kadın üreticilerle omuz omuza çalışan ve 2025 sonu itibarı ile enerji ihtiyacının yüzde 100’ünü yenilenebilir kaynaklardan sağlayacak bir perakende modelini anlatıyor
“Bir marketten fazlası” demek kolaydır ama bu tanımın altını, sorumlulukla ve etkiyle doldurmak kolay değildir. Macrocenter İş Birimi Direktörü Tülye Sekendiz, “Bizim farkımız ölçekten değil, değerlerden geliyor” diyor ve sürdürülebilirlik yaklaşımını bir pazarlama söylemi değil, kurumsal DNA olarak tanımlıyor.
1993 doğumlu Macrocenter, 2005’te Migros çatısına katıldığında yalnızca 8 mağazaydı. Bugün 19 ilde 143 mağaza, 91 kiosk ve bir Taze Direkt mağazası ile Türkiye’nin en seçkin perakende markalarından biri. Ancak Sekendiz’in önceliği büyüklük değil: “Bizim varlık nedenimiz, taze ve iyi ürün kadar, iyi etki üretmek. Biz değer üreterek var oluyoruz. İşte bu yüzden, bizim işimiz yalnızca gıda değil, etki odaklı bir vizyonun hikayesi.”
“Etik kodlarımız bir varoluş biçimi”
Sekendiz’in ifade ettiği gibi, sürdürülebilirlik bir “hedef” değil, bir yaşam disiplini. “Etik kodlarımızla, standartlarımızla yaşamak bizim için bir tercih değil, bir varoluş biçimi” diyen Sekendiz, şu yorumları yapıyor: “Gıda perakendesi kendi doğası gereği etki ve süreç odaklı olmak durumunda. Olası en iyi seçkiyi olası en iyi fiyatlarla sunmak için ölçek ekonomisinin dinamiklerinden yararlanılması gerekiyor. Bizim Macrocenter olarak iki büyük avantajımız var. Bunlardan bir tanesi Migros çatısı altında olmak. Bir diğeri de Macrocenter’in kendi müşteri profili. Macrocenter müşterisi o kadar değer odaklı bir profil ki bu bizim bazıları için belki romantik olabilecek projeleri önce cesaretle yapmamızın ve daha sonra ölçeklendirmemizin önünü açıyor.
Bu iki unsur ile bütün varoluşumuzu projeler çerçevesinde değil, bir tür etki odaklı düşünce tasarımımız sayesinde kodlayabiliyoruz.”
Gıda atığına karşı “Yeşil Etiket” devrimi
Gıda perakendesinin en önemli başlıklarından birisi gıda atığı konusu. Macrocenter, Yeşil Etiket Projesi ile raf ömrü yaklaşan ürünleri yeniden ekonomiye kazandırıyor: “Tarihi geçmemiş ama yaklaşmış ürünleri tercih eden müşterilerimiz var. Diyoruz ki ‘domates sos için fark etmez ama dünya için fark eder’ ya da ‘smoothie için fark etmez ama dünya için fark eder’. Yani biraz yumuşamış bir domatesin de esasında mutfağımızda yaşayabileceği bir alan var. Ya da biraz daha fazla şekerlenmiş bir muz ile yapabildiğimiz tarifler var. Dolayısıyla bu iletişimle biz sürekli olarak insanların düşünce kodlarında bu ürünlerin davetine de icabet edebileceklerini canlı tutmaya çalışıyoruz. Bunu da yeşil etiketle yapıyoruz. Bugün bu sayede imha edilecek ürünlerin üçte biri geri kazanılıyor. Hedef, 2030’a kadar bu oranı yüzde 50’ye çıkarmak” diyor Sekendiz ve ekliyor: “Yeşil Etiket tek başına bir uygulama değil, atık hiyerarşisi dediğimiz ve her bir ürünü faydaya dönüştürmek için yönettiğimiz sürecin bir etabı. Bu kapsamda bu bahsettiğimiz ürünleri belirli oranlarda indirimlerle müşterilerimize ulaştırıyoruz. Bir sonraki aşamada hala satışa dönüşmeyen, son tüketim tarihi geçmemiş ve tüketilebilir durumda olan gıdaları sokak ve orman hayvanlarının beslenmesi için bağışlıyoruz. Son aşamada ise organik atıkları, biyogaz ve kompost üretimine yönlendirerek döngüsel ekonomiye katkı sağlıyoruz.”
Poşetsiz alışveriş ve 10 yıllık bez çanta hikâyesi
Plastik tüketimini azaltmak Macrocenter’ın diğer önceliği. “Doğada plastiği tamamen yok edemiyorsunuz. Tek çözüm, tekrar kullanılabilir sistemler yaratmak” diyor Sekendiz.
Mağazalarımızda plastik poşete ek olarak geri dönüştürülebilir bez ve kraft çanta seçeneklerimiz var. Bazı modellerimiz o kadar beğenildi ki 10 yıldır üretiliyor.
Sekendiz ekliyor; "Zaten veriye bakılırsa, herhalde en büyük tüketicisi benimdir.”
Kadın üreticilerle omuz omuza
Makro düzeyde sürdürülebilirlik hedefi, mikro düzeyde emek ile hayat buluyor. Migros ve Macrocenter, bugün yaklaşık 50 kooperatifle çalışıyor; bunların yarısı kadın kooperatifleri. “Kadın kooperatiflerine sadece kapımızı açmıyoruz, onlarla yoldaşlık ediyoruz. Bazen öğretmen, bazen danışman, bazen denetçi oluyoruz diyen Sekendiz, kadın üreticinin yerelde güçlenmesinin bölgesel kalkınmanın da anahtarı olduğunu vurguluyor: “Kadını bulunduğu yerde güçlendirirseniz, hem kendi ekonomisine hem toprağına sahip çıkar. Görünürlük bu işin en kritik halkası.”
Enerjide yenilenebilir dönem
Sürdürülebilirliğin bir diğer boyutu ise enerji. Migros, 2022’de kurduğu Migen Enerji ile yenilenebilir kaynaklara yatırım yaptı. Kırşehir’deki santralin ardından Erzurum, Ağrı ve Malatya tesisleriyle birlikte 2025 sonunda toplam enerji ihtiyacının yüzde 20’si yenilenebilir kaynaklardan sağlanacak.
Macrocenter özelinde tablo daha da güçlü. Şöyle diyor Sekendiz; “Migen, Macrocenter mağazalarındaki tüketimin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamak üzere gerekli elektrik tedarikini sağlıyor. Bu, yılda 41.000 MWh’lik bir dönüşüme karşılık geliyor.”
Homemade, sürdürülebilir bir tercih
Macrocenter, raflarında sadece ürün değil, bir yaşam kültürü sunuyor. Artizanal üreticilerden el emeği lezzetlere, coğrafi işaretli yöresel ürünlerden özel beslenme stillerine kadar geniş bir yelpazeyi “değer odaklı seçki” anlayışıyla buluşturuyor. Bu yaklaşımın en özgün örneklerinden biri Macropicks: dünyanın farklı köşelerinden, özel lezzetleri ve markaları elle seçerek oluşturulan özel bir koleksiyon. Her ürün, temsil ettiği kültürü yansıtma misyonuyla raflarda yer alıyor. Bir diğer imza ise Homemade ürün seçkisi. Maslak’taki özel imalathanede, hiçbir endüstriyel katkı içermeden hazırlanan Homemade mezeler ve hazır gıdalar, “evde yapılan kadar doğal ve güvenilir” mottosuyla tüketiciyle buluşuyor. Sekendiz bu noktada altını çiziyor: "Homemade ürünlerimizi, evimizde kullandığımız kalitedeki malzemelerle üretiyoruz. Homemade ürünlerinden ihtiyacınız kadar alıp gıdayı israf etmeden tüketmek mümkün. Bu hem ekonomik hem sürdürülebilir bir tercih.”