Fizik bilimine göre evrendeki her şey bir dengenin, bir korunum ilkesinin sonucunda ortaya çıkmıştır. Evren bile bir anlamda onların ürünüdür. Bu bağlamda madde ve enerji yoktan var olmaz ve de yok edilemez ancak günün sonunda bir kısmı dönüşür, bir kısmı da kaybolur. Kaybolan madde ve enerji evrenin bir yerlerinde olabilir ancak kaybolması yok olması anlamına gelmez. Zira madde ve enerji asla yok olmaz, sadece biçim değiştirerek bir formdan diğer forma dönüşür. Örneğin kömür yanar; ısı, gaz ve kül ortaya çıkar. Ortaya çıkanlar ise bir daha birleşemez. Birleşse bile asla kömür elde edilemez. Dönüşüm tek yönlüdür. Bu da Eddigton’a göre doğanın en üstün, bana göre en acımasız yasasıdır.
Ekonomi dünyasında ise durum daha farklıdır. Söz konusu ilkeler ve yasalar sıklıkla ihlal ediliyor gibi görünmektedir. Örneğin üretim belli bir hızla artarken servet onun önüne geçerek ondan daha fazla artmaktadır. Ortaya çıkan *servet ise son derece eşitsiz ve adaletsiz olarak dağıtılmaktadır. Kaldı ki doğada fiziksel bir artış gözlenmezken servet neden böylesine büyümektedir sorusunun sorulması önemlidir ve cevabı da insanlığın geleceği açısından elzemdir.
Bu yazıda Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla (*GSYİH) ile servet arasındaki farkın fiziksel yasalar ve ilkelerle neden bağdaşmadığı ve uyumlu olmadığı, modern ekonomik yapının bu "yasasızlığı ve adaletsizliği" nasıl meşrulaştırdığı ortaya konmaya ve neden ürettiğimizden daha çok zenginiz sorusunun cevabı aranmaya çalışılmaktadır.
Sayılara göre tablo
Dünya ekonomisinin sayısal değerlerine bakıldığında, büyük çoğunluk açısından pek de hoş olmayan değerler görmek mümkündür. Bu bağlamda tablonun iç açıcı olmadığı anlaşılmaktadır. 2023 dünyasında küresel Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH) 100 trilyon dolar olurken küresel servet (Credit Suisse) 460 trilyon dolar olmuştur. En zengin %1'in sahip olduğu servet, toplamın %38'i olurken en alt %50'nin payı yalnızca %2 olmuştur. Beş büyük milyarderin servet artışı ise (2023-2024) 405-869 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Yukarıda belirtilen fark büyük ölçüde mülk değerlemeleri, finansal balonlar ve spekülatif (açıktan vurgun) artışlarla oluşturulan "kâğıt üzerindeki" zenginlikten kaynaklanmaktadır.
Servet nereden geliyor?
Modern ekonomik sistemin etkin olduğu günümüz dünyasında, servet yalnızca emek ve üretimle ortaya çıkan bir olgu değildir. Finansal piyasalar, borsadaki işlemler, gayrimenkul spekülasyonları, kripto paralar gibi unsurların da etkisiyle maddi yani fiziksel karşılığı olmayan servet artışları ortaya çıkmaktadır. Ayrıca borç temelli büyümeler, değerleme artışları, mülkiyetin yeniden dağılması gibi etkenler de bu artışa zemin hazırlamaktadır.
Fiziksel yasalar ve ekonomik gerçeklik
Termodinamiğin birinci yasasına göre enerji (ve madde) yukarıda da ifade edildiği gibi korunur, yoktan var edilemez ve yok edilemez. Ancak servet sanki yoktan var ediliyor. Oysa bu durum, fiziksel bir yanılgıdan çok finansal sistemin soyut doğasından kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda para, kredi ve türev ürünler maddi değil temsili değerlerdir. Bu yapılar fiyatlandıkça yeni servetler yaratılmış gibi ortaya çıkmaktadır. Ancak bu yapı er ya da geç gerçek dünya ile çatışacaktır. Sonuçta kriz, çöküş, borç krizi gibi olgular ortaya çıkacaktır.
Ekonomik entropi artışı
Shannon'un bilgi kuramındakine benzer şekilde, ekonomik sistemde belirsizlik arttıkça sistemin entropisi artacaktır. Servetin bu denli eşitsiz dağılması ve birikimin çoğunun dışarıda bırakılması ise sistemin uzun vadede dengesizleşmesine yol açacaktır. Bu nedenle sadece servet artışını göz önüne almak yerine, şu soruların da sorulması kanımca faydalı olacaktır: Bu servet kim tarafından, hangi yollarla edinilmiştir? Servet üretimle mi, yoksa sırf finansal araçlarla mı artmaktadır? Servet enerji gibi dağıtılabilir mi yoksa sadece birikim anlamında yığılıyor mu?
Sonuç;
Servet fiziksel karşılığı olmadan büyümeye devam ederse toplumda sosyal gerilim artacak, reel ekonomiyle finansal ekonomi arasındaki mesafe açılacak, sonunda sistem termodinamik manada termal dengeye yani krize ulaşacaktır.
Servet sadece elde tutulacak bir miktar değildir. Tıpkı enerji gibi üretimi, dağıtımı ve eşitliği planlanması gereken bir akış ve korunmayan büyüklükten de biridir.
Bu yazıda ekonomik eşitsizliğin fiziksel düzenle olan metaforik çatışması vurgulanırken aslında insan yapısı kurumların entropisinin artarak düzeni bozabileceği ancak yeniden düzenleyebileceği anlatılmak istenmiştir. Ayrıca maddenin ve enerjinin korunumu yasalarının, servet büyümesini hatalı gibi göstermediği fakat büyümenin neden, ne şekilde gerçekleştiğinin sorgulanması gerektiği vurgulanmıştır.
*GSYİH: Bir yılda üretilen toplam mal ve hizmetin piyasa değeri.
*Servet: Küresel ölçekte birikmiş konut, arazi, menkul kıymetler, yatırımlar gibi tüm varlıkların toplamı.